Korona milâdıyla birlikte, hemen herkesin hayatında bazı değişiklikler kaçınılmaz olarak yaşandı, yaşanmaya devam ediyor.
Ağır hastalık ve ölümler cihetiyle, en çok etkilenen kesim, şüphesiz ki ileri yaşta olanlar. Hemen bütün istatistikî bilgiler, bu noktaya parmak basıyor.
Bu arada, aylardır sürmekte olan pandemi sürecinde hayatının akışı ve gidişatı itibariyle en çok etkilenen, başka bir ifadeyle en çok sarsıntı, kriz, bunalım yaşayan kesim, öğrencilerin de dahil olduğu gençlik kesimidir.
Çocuklar, yaşları itibariyle işin ciddiyetinin pek farkında değiller. Dışarı çıkamadıkları zaman, evde can sıkıntısı yaşarlar.
Kadınlar, anneler, nisbeten ev hayatına, ev ortamına alışkındırlar. Ayrıca, çocuklara ve gençlere nazaran daha sabırlı ve tahammüllüdürler.
İleri yaştaki insanlar da, gün görmüş ve hayatın tecrübesini yaşamış kimseler olduklarından, ev hapsini sabır ve sükûnetle karşıladılar, karşılıyorlar.
Öğrencilerin de dahil olduğu özellikle 15-25 yaşları arasındaki gençlik kesimi ise, diğer bütün yaş gruplarından farklı, aynı zamanda çok yönlü sıkıntılı bir durumla karşı karşıya kaldılar.
Özetle ve kısa ifadeler halinde sıralamak gerekirse:
* Milyonlarca genç insanımızın geleceğe dair plan ve programı ya bozuldu, ya da meçhul bir vaziyete büründü. Bu ise, son derece can sıkıcı bir durum.
* Milyonlarca öğrencinin okul hayatı sekteye uğradı. Çalışma düzeni, sınav şekli değişti. Yeni duruma uyum sağlayan oldu, sağlayamayan oldu. Paçasını kurtaran oldu, kurtaramayan oldu. Yaşadıkları günün sıkıntısını aşmaya çalışırken, gelecek dönemlere dair endişeler, mevcut sıkıntıya eklenir oldu. Belirsizlik, ruh hallerini olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor.
* Okul hayatının akışı değişen son sınıftaki öğrenciler, okul sonrasındaki iş hayatına dair endişelerin girdabına yakalanıyor. Aynı yaştaki diğer gençlerin de iş arama, iş bulma endişeleri had safhada. Ortada tecrübeye dayalı bir gelişme yok. Dijital hayatta öğrenilenler ile normal hayatta yaşananlar arasında büyük farklılıklar görülüyor.
* Evlenme çağına gelmiş olan gençler, iş bulma derdinde, işini kurma telâşesinde iken, yeni bir aile hayatını kurmayı mecburen başka bir bahara bırakmak durumunda kalıyor. Ayrıca, “Bahar gelecek mi, ne zaman gelecek?” tarzındaki sorular da zihinlerini meşgul ediyor.
* Erasmusla veya başka bir vesileyle yurt dışına gitmek, ilmini ilerletmek, tahsilini geliştirmek isteyen gençlerin hayalleri suya düştü. Yaklaşık yüz yıldır, ilk defa böyle bir hayal kırıklığı yaşandı. Bu da, hedefleri olan gençler üzerinde travmatik etkiler meydana getirdi.
Bunlar gibi, daha başka maddeler de eklenebilir. Bu maddeler, genç kesimin ne derece sıkıntılı olduğunu ve maalesef yer yer bunalım derecesinde dayanılmaz sıkıntılara maruz kaldıklarını gösteriyor.
Bu vahim durumdan çıkış ve kurtuluş yollarını gösterenler ise, hem sayıca az, hem de çoğu yerde bulunmuyor.
Biz ise, burada kendi çapımızda yaptığımız araştırma neticesinde, mevcut şartlar içinde sıkıntıları hafifletecek, bir kısmını büyük çapta ortadan kaldıracak ufuk açıcı bazı teklifleri sunmaya çalışalım.
Genç kardeşlerimize şöyle bazı tavsiyelerde bulunmak istiyoruz ki:
* Enerjilerinin en yüksek derecede olduğu şu yaşlarda, vakitlerini asla boş geçirmesinler. Vaktin boşa geçmesi, sıkıntıyı katmerli hâle getirir.
* Fırsat buldukça kitap okusunlar. Okudukça, hem sıkıntıları azalır, hem düşünce ufukları genişler. Sosyal medyada saatlerce oyalanmak yerine, kitap okumak, şüphesiz çok daha verimlidir, faydalıdır.
* Boş yere beklemek veya bir beklenti içinde kalmak yerine, hemen harekete geçmek ve faydalı bazı işlerle meşgul olmak, çok daha doğru bir hareket olsa gerektir.
* Kendilerine iş, meslek, branş, hatta hobi şeklinde de olsa bir meşguliyet seçmeleri ve bir iş üzerinde odaklanmaları, bugünün şartlarında en hayırlı bir gayret olacaktır: Bu çaba ve gayret, faydalı müzik, spor, resim gibi sanat dalları olabileceği gibi, sanayi, teknoloji, hatta mümkünse tarım ve hayvancılık alanında da olabilir.
* İnsan harekete geçmeden, bir işe el atmadan, herhangi bir işin kenarından-köşesinden tutmadan hayatta başarılı olamaz. Durduk yerde hareketsiz kalarak başarı sağlandığı, sıkıntıdan kurtulma şansı olduğu görülmüş değil. Kaldı ki, durgun insan, durgun su gibi çabuk bozulur. Hareket ise, hem bozulmaktan kurtulmak, hem enerji üretmek demektir.
Genç kardeşlerimize, yapacakları iş ve meşguliyetlerde hayırlı muvaffakiyetler dileğiyle...