Bugün bir meşhur şahsiyetin, Osman Yüksel Serdengeçti’nin vefat yıl dönümü. Lisanı gibi imanı da kuvvetli, aynı zamanda cesaretli bir şahsiyet idi. 10 Kasım 1983’te vefat etti. Cenab-ı Hak, ona rahmet ve mağfiret eylesin.
Merhum Serdengeçti’ye şân ve şöhret kazandıran çeşitli hadiseler olduğu gibi, ayrıca kendisinde var olan türlü meziyet ve kabiliyetleridir.
Ana başlıklar halinde sıralamak gerekirse, Osman Yüksel’i şöylece tarif etmek de mümkün:
Milliyetçi, mukaddesatçı bir vatanperverdi.
Gazeteci–yazar ve şair bir nüktedan idi.
Cesur ve gözükara bir siyasetçiydi.
Hemen bütün hayatını hapishanelerde, mahkemelerde ve çeşitli mücadeleler içinde geçirmiş bir kavga ve dâvâ adamıydı.
***
Serdengeçti’nin, bir de Üstad Bediüzzaman ile ilgili bağlantıları var. Tarihçe-i Hayat’ın Tahliller bölümünde, onun destan gibi bir makalesi var. “Said Nur ve Talebeleri” başlığını taşıyan bu yazıyı, Tarihçe-i Hayat’ı okuyan hemen herkes bilir, hatırlar. Hakikaten, fevkalâde veciz ve coşkulu bir makaledir. Yazı, “Bahtiyar bir ihtiyar var...” diye başlayıp şu paragrafla bitiyor: “...Şimdi Türkiye’de, her teşekkülün, vatanını seven herkesin önünde hürmetle durması lâzım gelen bir kuvvet vardır: Said Nur ve talebeleri. Bunların derneği yoktur, lokali yoktur, yeri yoktur, yurdu yoktur, partisi, patırdısı, nutku, alâyişi, nümâyişi yoktur. Bu bilinmezlerin, ermişlerin, kendini büyük bir dâvâya vermişlerin şuurlu, îmanlı, inançlı kalabalığıdır.” (Asıl kaynak: Serdengeçti; Mart 1952)
Şimdi de bu makalenin hikâyesinde bakalım.
***
12 Eylül İhtilâlinden kısa bir süre sonra Cağaloğlu’daki gazetemiz binasında görüştüğümüz Osman Yüksel, Üstad Bediüzzaman’ı iki kez ziyaret ettiğini söyledi.
Birinci ziyaret 1952’de İstanbul’da, ikincisi ise 1954’te Isparta’da gerçekleşmiş. Bu iki ziyaretle ilgili olarak “Son Şahitler”de de yer alan hatıra notlarının bir hülâsası şöyledir:
“Said Nursî’nin mücadelelerle dolu hayatı, o yılmazlığı, o dönmezliği, bana İlâhî bir heyecan veriyordu. Onun hayatıyla ve fikirleriyle ilgili gelişmeleri dikkatle takip ediyordum.
“Mart 1952’de Serdengeçti’de ‘Said Nur ve Talebeleri’ başlıklı bir yazı yazdım... Yazım, inanmış temiz, mü’min gönüller tarafından heyecanla karşılandı. Birçok tebrik telgrafları, mektupları aldım. Artık Said Nursî Hazretleri’ni görmek benim için adetâ bir mecburiyetti.
“İstanbul’a gittim. Aradım, sordum. Fatih’te Reşadiye Oteli’nde kalıyormuş... Gidip oteli buluyorum.
“Talebeleri, ‘ikindiden sonra kimseyi içeri almıyorlar. Amma sizi her halde kabul ederler. Bir soralım... Buyurun!’ dediler. İçeri girdik. Beni görünce: ‘Sen Serdengeçti Osman?’ ‘Evet’ dedim. ‘O yazıları yazan sen?’ ‘Evet’. Ellerinden öptük. Bize işaret etti. ‘Oturun.’ Oturduk.
“Üstad, ‘Ben seni eskiden biliyordum. Emirdağ’da iken mecmuanı getirdiler. Allah ve din yolundan herşeyimden vazgeçtim, ser’imi bu yola koydum, demişsin. Aferin, aferin, maşaallah, maşaallah... Daha çok da genç. Bir oğlum olsaydı adını Serdengeçti kordum’ dediler. Oğlum olsaydı böyle yetiştirirdim’ iltifatında bulundular.
“Soba yanıyor, Üstad bir mürakabe halinde imiş gibi susuyor, etrafındaki talebeleri hayal gibi sessizce dolaşıyorlar, Üstad’ın hizmetine bakıyorlardı. Sanki bu oda, bu köşe, şu bin bir milletin, bin bir rezaletin, kaynaştığı İstanbul’da değildi. Ahiretten bir köşe idi... Öyle bir haz içinde idim.”
***
“1954 senesiydi, bu, Üstadı ikinci defa ziyaretimdi.
“Isparta’da dinî ve millî neşriyatı satan bir kitapçı dükkânı vardı. Oraya giderek Üstadı sordum. Bu esnada aniden Zübeyir Gündüzalp zuhur etti. Rahmetli ne kahraman insandı, ne iman vardı Rabbim onda, ateş gibi bir delikanlıydı. Üstadı ziyaret etmek istediğimi söyledim. ‘Üstad hasta, ama sizi kabul eder’ dedi. Ayrı ayrı yollardan Üstadın kaldığı eve gittik. Devamlı polis kontrolündeydi. Mahalle arasında ahşap bir eve girdik.
“Kendilerine bazı mebusların selâmını götürmüştüm. Malatya (Hüseyin Üzmez’in Yalman’ı vurması) Hâdisesinden sonra tevkif edilişimi Üstada şikâyet ettim.
“Halk Partisiyle, Demokrat’ın mukayesesini yaptı. Halk partisinin kol kestiğini, Demokrat’ın ise parmak kestiğini, ehven-i şer olduğunu ifade etti. Halk Partisi’ne karşı, Demokrat’ı desteklemek lâzım geldiğini söyledi.
“Bu arada lâtife ederek, ‘Serdengeçti, beni siyasete karıştırıyor, bende siyaset yok’ dedi; ama, başka da ne söylemek lâzım geliyorsa söyledi.”