"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sarıkamış kar altında...

M. Latif SALİHOĞLU
14 Ocak 2020, Salı
Binlerce Mehmed’in şehit düştüğü Sarıkamış Felâketi, 22 Aralık 1914-15 Ocak 1915 tarihleri arasında yaşandı.

Takvime göre, yekûn bir ay bile sürmedi. Orada yaşanan trajedi ise, dünya durdukça unutulmayacak türden.

O yüksek dağlarda yaşanan en dondurucu günün takviminde ise 14/15 Ocak gecesi yazar: Sarıkamış kar altında, şehit düşen Mehmedlerin cesedi ise karlar altında kalmış olduğu anlaşıldı sonradan...

İşte, o günler için yakılmış olan yanık bir türkün dört mısrâlık sözleri:

Sarıkamış kar altında,

Mehmedim karlar altında, 

Yüreğinde yavuklusu;

Memleketi kor altında.

Evet, yaklaşık 90 bin Osmanlı askerinin bulunduğu Kafkas Cephesinin en kritik bölgesi olan Sarıkamış’ta, 1915 senesinin bilhassa 14/15 Ocak gecesinde eksi kırklara (-40) varan şiddetli soğuklar sebebiyle binlerce Mehmetçik donarak şehit düştü. Muhtelif kaynaklara göre, en az 18  bin (Genel Kurmay Harp Dairesine göre 30-40 bin civarında) askerimizin şehit olması sabebiyle, bu elim hadise “Sarıkamış Fâciası” ismiyle de anılıyor.

Aslında, şehit sayısı ne olursa olsun, orada yaşananlar meselenin ehemmiyet ve ciddiyetini azaltmıyor, küçültmüyor. 

Aynı gerçek, Çanakkale ve diğer cepheler için de geçerli. Burada mühim olan, yaşananları olduğu gibi, yani abartısız şekilde yansıtabilmektir.

* * *

Tarihin çok garip bir tecellisi, Filistin- Sînâ Cephesinde yaşanan meşhûr Kanal Harekâtının da aynı gün ve tarihlere denk gelmiş olmasıdır. Kısaca şöyle: Birinci Dünya Savaşının Sînâ Cephesinde, tam da 1915 yılı 14 Ocak-15 Şubat tarihleri arasında Cemal Paşa kumandası altında yaşanan Kanal Harekâtı, tıpkı Sarıkamış’ta olduğu gibi yine büyük bir kayıp ve hezimetle neticelendi.

Bugünkü Filistin'in Gazze, İsrail'in Birüssebi ve Mısır'ın Sînâ bölgesinde mevzilenen 4. Osmanlı Ordusu, 14/15 Ocak gecesi tam 14 bin adet deveyle (25.000 kişilik bir orduyla) Süveyş Kanalı'na doğru harekete geçti. Burada İngiliz kuvvetleriyle karşı karşıya gelen ordumuz büyük zayiat vererek geri çekilmek durumunda kaldı.

* * *

Sarıkamış ve Kanal Harekâtında yaşanan fecâat ve yenilginin asıl sebep ve sorumluları hâlâ tartışılmaya devam ediyor. Yaşanan mağlubiyeti bir tek sebebe dayandırmak kolaya ve basite kaçmak olur.

Bununla beraber, özellikle Enver Paşaya kin ve garazla bakanların söylediklerine hiçbir şekilde itibar etmemeli. Zira, Enver Paşa, Sarıkamış Fâciasından hemen sonra yaşanan Çanakkale Zaferi esnasında aynı durumda ve aynı konumda idi. 

Dolayısıyla, Sarıkamış’ın günahını Enver Paşaya yüklemek, Çanakkale Zaferini de M. Kemal Paşaya vermek, tam bir tarafgirlik, hatta bir bağnazlık göstergesi sayılır.

* * *

Son olarak, bazı kişi ve çevreler tarafından özellikle Sarıkamış’taki yenilginin asıl sorumlusu olarak Enver Paşanın gösterilmesine karşı, torunu Osman Mayatepek’in tesbitlerini aktaralım. Osman Efendi’in Sarıkamış Harekâtı hakkındaki değerlenmesi şöyle: "Şayet komutanlar Enver Paşanın emirlerini yerine getirseydi, Sarıkamış zaferle neticelenebilirdi. 10. Kolordu Hafız Hakkı Bey komutasında Bardız'a gitmesi gerekirken, Rus birliklerinin peşine takılıp Koşur istikametine yöneldi.  Yalnız 32. Tümen Bardız'a ilerledi. Bu hata, Hafız Hakkı'nın zafer kazanma ihtirası ile yolu 75 kilometre uzattığı yetmezmiş gibi, Allahuekber Dağlarını geçmeye mecbur kalmış; fırtına ve tipiye yakalanıp çok büyük zayiat vermiş ve zamanında Sarıkamış'a intikal etmemiştir. 9. Kolordu ise, 3.Ordu ile 24 Aralık'ta Bardız'da birleşti. Cephe arasındaki Rus birliklerine taarruz etmek için Kötek yönüne gidip ve Rus ihtiyat kuvvetleriyle taarruz edip Sarıkamış'a iltihak etmesi gerekiyordu. Maalesef, bu sapmanın başlıca sebebi Hafız Hakkı Paşanın 25 Aralık’ta Sarıkamış'ta olacağı varsayımı tamamen ile Enver Paşanın 10. Kolordu yalnız kalmasın diye yönünü Kötek'ten Sarıkamış'a çevirmesi olmuştur. Neticede, 10. Kolordu büyük zayiatla bitkin halde, ancak 29 Aralık'ta Sarıkamış'a gelebilmiştir." (Osman Mayatepek; Dedem Enver Paşa: 105.)

Okunma Sayısı: 3541
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdulkadir Turan

    14.1.2020 20:31:26

    Dini,vatanı,milleti ve devleti uğrunda binlerce şehit verdi,bu mübarek topraklar.Onlar;ölümü göze alıp,kefenlerini giyip çıktılar yola.Evet ölmek vardı,dönmek yoktu onlar için.Milletin selameti için,cehennemin alevleri arasında yanmaya razıyım diyen bir Üstad vardı.Şehitlerimiz de aynen Üstadımız'ın buyurduğu gibi,milletin selameti için,vatan için,bayrak için,en önemlisi de;mübarek İslâm dini için,savaştılar.Kar-kış,soğuk-ayaz dinlemeden.Şartları kısıtlıydı onların.Ama yılmadılar;onların iman dolu göğsü gibi,serhadleri vardı.Onlar İnşaallah,cennet yolcusu oldular.Ya onları acımasızca şehit edenler.Ahiret yurdunu kuracak olan Rabbimiz;elbette ki,zalimlere bunların hesabını tek tek soracaktır.Allah şehitlerimize ganî ganî rahmet eylesin.Mekanları cennet olsun İnşaallah.

  • Mürsel

    14.1.2020 14:55:22

    Ne haydo ne haydar ağa.Tabii ki son tahlilde asıl sorumlu rahmetli Enver Paşa.Olsaydı / olmasaydıyla tarih değişmez.Değişeceğini düşünmek hem zihni bir sapma hem mutezli kader inancına inanmak.Başkomutan ya Hakkı Paşa'ya emrini dinletmeli veya emre uymadığında tedbirini almalıydı. Enver Paşa'nın faicayı öğrenince İstanbul'a verdiği gizli bilgi, paşanın duygusal coşkusunu/ zaafını ele veriyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı