Allah yolunda, iman ve Kur’ân hakikatleri için mücahede edenler, hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazlar.
Bu Allah’ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Hak ve hakikat yolunda sebat ve metanetle ilerler. Önlerine çıkan engeller onları korkutmaz. Halkın dedikodusunu değil, Hakk’ın rızasını gözetirler.
Tarih boyu hak ve hakikati tebliğ eden peygamberler, filozoflar, aydınlar halkın çeşitli iftira ve karalamalarına maruz kalmışlar. ‘Cahil, mecnun, sihirbaz, sapkın, hain, gerici’ gibi sıfatlarla yaftalanmışlar. Nice Nur saçanlar, yangın çıkarmakla suçlanmış. ama haklılıkları zamanla anlaşılmış. Şimdi de durum farklı değil.
“... DERLER!”
Bediüzzaman Hazretleri’nin Kur’ân tefsirindeki siyasî ve içtimaî prensipler doğrultusunda; -dini siyasete alet edenleri değil- Demokratları desteklersin sana ‘Masonları destekliyor’ derler.
12 Eylül ihtilâline karşı çıkarsın ‘Komünistlerle aynı safta oldu’ derler.
The Christian Science Monitor isimli uluslar arası yayın yapan dergiden ilmi yazı alıp yayınlarsın ‘Misyonerlerle işbirliği yapıyor’ derler.
‘Adalet Yürüyüşü’nü desteklersin ‘Halkçı oldu’ derler.
Ayasofya’nın açılışını desteklersin ‘iktidar yanlısı oldu’ derler.
Risale-i Nurlar’ın tekelleşmesine karşı çıkarsın ‘Nurlar’ın yayılmasını istemiyor’ derler.
Adalet-i mahza gereği hakkı, hukuku savunur; mağdur ve mazlumun yanında, zalimin karşısında olursun sana ‘şuncu buncu’ derler.. de.. derler...
Öyleyse aldırma! Zaman seni haklı çıkarır ve öyle diyenleri ise mahcup eder..
NASREDDİN HOCA DİYOR Kİ...
Hoca merhum, oğlu ile köye gidiyormuş. Oğlunu eşeğe bindirmiş. Bazı kimseler:
— Hey gidi zamane gençleri, ihtiyar babasını yayan yürütüyor da, kendisi eşeğe biniyor, demişler.
Çocuk inmiş:
— Sana ısrar etmedim mi baba? Haydi bin, demiş.
Hoca eşeğe binmiş. Biraz gitmişler. Karşılaştıkları bir kaç kişi:
— Hoca, oğlunu yürüt, sen keyif sür. Caiz mi? demiş.
Hoca tutar, çocuğu da arkasına bindirir. Birkaç adım gider gitmez, bir gruba daha tesadüf ederler. Bunlar da:
— Amma insafsızlık ha! Bir eşekçiğe iki kişi birden biner mi? Bakın şu herife, bir de hoca olacak! derler.
Eşekten ikisi de inerler. Çok geçmez karşılaştıkları birkaç adamın:
— Allah Allah! Eşek önlerinde bomboş gitsin de; kendileri bu sıcakta kan ter içinde yayan yürüsünler. Dünyada ne şaşkın adamlar var!
Dediklerini işitince Hoca oğluna dönerek demiş ki:
— Bu halkın dilinden kurtulabilene aşk olsun! Ne yaparsan yap, herkesi memnun edemezsin. Öyleyse sen yalnızca Allah’ı memnun etmeye bak evlât!
‘AT SİNEĞİ SOKRAT!’
Ya Sokrat ne demiş? “Atina Site Devleti uyuşuk bir at.. Ben de onu canlandırmaya çalışan bir at sineğiyim.”
Hiçbir ücret istemeden halkı, bilhassa gençleri irşat ve devrin idarecilerini ikaz için ömür boyu gayret etti. Yapılan tehdit ve hakaretlere, idam kararlarına aldırmadan...
Bir gün pazar yerinde birileri Sokrat’a fena hakaret ediyordu; “Sen bir alçaksın, cahilsin ve sarhoşsun!”
Sokrat, başını sallayarak cevap vermedi, sadece gülümsedi...
Zengin bir aristokrat, bu sahneyi izlerken ona sordu: “Böyle hakaretlere nasıl tahammül ediyorsunuz? Kendinizi kötü hissetmiyor musunuz?”
Sokrat yine gülümsedi. Eski tozlu bir depoda bulduğu eski, kirli bir pelerini adama verdi ve dedi ki: “Bunu giyer misin?”.
Adam pelerine baktı. Kızarak: “İyi misin Sokrat? Bu paçavrayı hiç giyer miyim?” diyerek geri attı.
“Gördün mü?” dedi Sokrat. “Elbette kirli ve eski pelerini giymeyi reddettin. Aynı şekilde adamın söylediği saçma ve edepsiz sözler de bana dokunmadı... Başkalarının hakaretlerine üzülmek ve öfkelenmek, onların attıkları paçavraları giymeyi kabul etmek gibidir!..”
YETER Kİ; HAKKIN HATIRI KIRILMASIN!
Evet; kötü söz sahibine aittir. Hayatta olduğun ve hizmet ettiğin sürece herkes bir şey diyecek, taş veya çamur atacak.
6 bin sayfalık Nur Külliyatı ortada, 50 yıllık gazete, dergi, kitap neşriyatı ortada.. Onlar seni senden iyi tanıyorlar, öyle olmadığını çok iyi biliyorlar. Merak etme! Sadece moralini bozmak, hizmet şevkini kırmak istiyorlar...
Ne demişti Nasreddin Hoca: “Ne yaparsan yap, herkesi memnun edemezsin. Öyleyse sen yalnızca Allah’ı memnun etmeye bak.”
İnsanlığın iman selâmeti yolunda her türlü meşakkate katlanan Üstadımız ne diyor:
“Hakk’ın hatırını kırmayacağım, hakikati söyleyeceğim. Zira Hakk’ın hatırı âlîdir, hiçbir hatıra feda edilmez. Kimin hatırı kırılırsa kırılsın, yalnız hak sağ olsun.”