11 Mart 2014, Salı
“Adliyede adalet hakikati ve müracaat eden herkesin hukukunu bilâ tefrik muhafazaya, sırf hak namına çalışmak vazifesi hükmettiğine binaendir ki; İmam-ı Ali (ra) hilafeti zamanında bir Yahudî ile beraber mahkemede oturup, muhakeme olmuşlar.”Bediüzzaman Said Nursî
Hz. Ali günlerce arayıp bulamadığı zırhını Küfe’de bir Yahudînin elinde gördü. Yahudîye:
“Ey Yahudî! Bu zırh benimdir. Onu ne sattım ne de başkasına verdim. Sen de nasıl oluyor?” diye sordu.
Yahudî cevap verdi:
“Hayır, bu benim yıllardır kullandığım zırhımdır!”
O zaman Hz. Ali:
“O halde bu meseleyi kadı çözer. Gel kadıya gidelim.” dedi.
Ve beraber Kadı Şüreyh’in yanına gittiler. Şüreyh, Hz. Ali’ye hitaben:
“Ey mü’minlerin emiri! Buyurun, konuşun.” dedi.
Hz. Ali:
“Bu yanımdaki Yahudînin elindeki zırh bana aittir. Onu günler önce kaybettim. Küfe’ye geldiğimde de zırhı onun elinde gördüm.” dedi.
Kadı Şüreyh:
“Ey Yahudî, söyle bakalım. Sen ne diyorsun bu duruma?” diye sordu.
Yahudî:
“Bu zırh bana aittir. Yıllardır kullanıyorum.” dedi.
Kadı tekrar Hz. Ali’ye döndü:
“Ya Ali, şu an zırh onun elinde. Sana ait olduğunu düşünüyorsan, bana bir delil göstermen gerek.”
Hz. Ali:
“Oğlum Hasan, bu zırhın bana ait olduğuna şahittir.” dedi.
Kadı:
“Tek delilin bu mudur ya Ali?” diye sordu. Hz. Ali’den “evet” cevabı alınca:
“Oğulun babaya şahitlik etmesi caiz değildir. Eğer tek delilin bu ise, zırh yahudînindir.” diye karar verir.
Neticeye hayret eden Yahudî:
“Kadı’nın benim aleyhimde karar vereceğini düşünmüştüm. Ama kadı, Ali’nin dininden olmasına rağmen benim lehimde karar verdi. Böyle bir adalet ancak hak dinde olur.” dedi ve Müslüman oldu.
Okunma Sayısı: 5513
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.