"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mazlumların Avukatı: Bekir Berk - Mahkemelerden mahşere bir hayat

Mehtap Yıldırım Yükselten
14 Haziran 2025, Cumartesi
Avukat Bekir Berk, 1926 yılında Ordu’nun Uzunhisar nahiyesinin Delikkaya köyünde dünyaya geldi. İlk, orta ve liseyi İstanbul’da bitirdi.

1945-46 öğrenim yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde üniversite öğrenimine başladı. Üniversiteyi bitirmesinin hemen ardından stajını yapıp 15 Nisan 1952’de İstanbul barosuna girerek avukatlığa başladı.

Bekir Berk 1950’li yılların sonlarına doğru hayatının akışına yön verecek bir dâvâ ile karşılaştı ve Nur Talebelerinin müdafaalarını üstlendi. Asrın Müceddidi Bediüzzaman Said Nursî ile tanıştı. Onun hem talebesi, hem de avukatı oldu.

Kendisi hayat safhasından bahsederken şöyle anlatmış: “Ben eskiden beri milliyetçi damarı kabarık biriydim. Tan Matbaası basıldığında milliyetçi gençlerle beraberdik. Sonraki yıllarda solcuların aldattığı Mareşal Fevzi Çakmak’ı bir konuşma ile uyardım. “Komünizme Karşı Mücadele” dergisi çıkardım. Osmanlı padişahlarına ve bilhassa Fatih, Yavuz ve Kanunî’ye hayrandım. Bu sevgi ve hayranlığım Risaleleri ve Nur Talebelerini tanıdıktan sonra daha da katlandı.” 

BİZİ DEĞİL, DAVAMIZI SAVUN

“Bir defasında Nur Talebelerinin Ankara’da içeri alındığını ve yargılanacaklarını haber aldım. Müslüman bir ülkede din ve vicdan hürriyetlerine bu derece baskı yapılması beni derinden üzdü ve hamiyet duygularımı tetikledi. Bu arkadaşları savunayım dedim ve görüşmeye gittim. Ankara Ulucanlar Hapishanesi’nde kendilerini ziyaret ettim. Başta Zübeyir, Tahirî, Sungur ve Bayram Ağabeyler olmak üzere, Anadolu’dan pırıl pırıl Nur Talebeleri. Kendilerine iki sual tevcih ettim: Sizi buradan kurtarmaya mı çalışayım? Yoksa davanızı mı savunayım? Bu suale karşılık hep birden, ‘Bekir Bey bizim için mühim olan davamız. Biz icabında uzun süre burada kalalım, beis yok. Yeter ki siz davamızı müdafaa edin, o bize kâfi’ dediler.”

“BEN DE NURCU OLMAYA KARAR VERDİM”

“Davaları uğruna hapiste kalmaya razı olan bu ihlâs, sadakat, mahviyet ve tevazu abidesi kahraman insanların hali beni derinden etkiledi ve bu bahtiyar adamları karşımda görünce fedakârlığın ve âlicenaplığın ne demek olduğunu o zaman anladım. Ben de onlar gibi olmaya karar verdim ve bu davaya perçinlenmem orada başladı.”

KEFENİNİ ÇANTASINDA TAŞIDI

Artık Bekir Berk’in hayatında yeni bir safha açılmıştı. Laikliği dinsizlik olarak anlayıp o şekilde tatbik edenlerin zulmüne maruz kalan masum ve mağdur insanları müdafaa etmek hayatının en büyük gayesi oldu. Bu uğurda büyük bir hukuk mücadelesi başlattı. Yanında taşıdığı kefeniyle Türkiye’nin bir ucundan bir ucuna sayısız kilometreler kat etti. Samsunlu Hamdi Sağlamer anlatıyor:

Sene 1964. Ankara Yargıtay’daki Temyiz Mahkemesindeyiz. Savcı Egesel, Bekir Ağabeyin moralini bozacak şeyler yapıyordu: Eliyle masaya vuruyor, dinlemez gibi görünüyordu. Bekir Ağabey, hiç aldırış etmeden 40 dakika savunma yaptı. Elindeki bütün belgeleri sundu ve bunların zapta geçirilmesini istedi. Zapta geçme talebi, Egesel’i kızdırdı. İki eliyle masayı tutup yüksek sesle: “Kime, neye güveniyorsun Bekir Bey! Neyine güveniyorsun sen!” diye tehdit etti. Bekir Ağabey, tehdide pabuç bırakacak adam değildi. Hemen “Ver şunu!” deyip hızla elimdeki çantayı kaptı. Başka bir evrak çıkarıp gösterecek sandım. Bir de baktım ki, çantasında sürekli taşıdığı kefenini çıkardı. Sonra, gür ve yürekli bir sesle cevap verdi: “Ben Allah’a güveniyorum!” dedi ve kefeni fırlatarak konuşmaya devam etti.

Bediüzzaman’ın hayatta iken vekâletname verdiği tek avukat olan Bekir Berk, Üstadının kendisine verdiği görevi lâyıkıyla yerine getirdi. 1958’den 1972’ye kadarki en buhranlı dönemlerde girdiği mahkemelerden, bini aşkın beraat kararı aldı.

Bu arada 1960 yılında Behçet Kemal Çağlar’ın yerine Türk-Pakistan Kültür Cemiyeti başkanlığına seçildi. 27 Mayıs ihtilâlinden sonra Yassıada mahkemelerine katılarak bir grup DP milletvekilinin müdafaasını yaptı.

AVUKATLIĞI BIRAKIP MEKKE’YE YERLEŞTİ

Meşhur İzmir Davasından sonra 8.12.1973 tarihinde avukatlığı bırakıp hacca gitti. Ve hep davasını savunduğu, Fahr-i Kâinat Peygamberimizin (asm) yattığı mukaddes topraklara yerleşti.

1974 yılı Eylül ayında Cidde Radyosunun Türkçe yayınlar bölümünde çalışmaya başladı. Spiker ve yapımcı olarak görev yaptı. 1989 yılında yaş haddinden emekli oldu. 

TERHİS VAKTİ

Aynı yıl yakalandığı kanser hastalığının tedavisi için Londra’ya gitti. Tedaviden sonra Türkiye’ye döndü. Mazlumların Avukatı Bekir Berk, 14 Haziran 1992 tarihinde Fatih’teki bir özel hastanede tedavi altında iken 66 yaşında terhis tezkeresini alarak Hakkın rahmetine yürüdü. Hakkın huzurunda, halkın muhabbeti ile dünyadaki son duruşmasına çıktı. Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından mahşerî bir kalabalıkla Eyüpsultan Kabristanına, Nur Talebelerinin medfun bulunduğu yere defnedildi. Cenab-ı Hak rahmet ve mağfiret eylesin. 

ŞİMDİ İKİSİ DE AHİRETTE

Geçen yıl ebedî arkadaşına kavuşan rahmetli Şükran Berk Abla şöyle anlatmıştı: “Vefat etmeden önce hastanede tedavi görüyordu. Oğlumuz Zübeyir bebekti. Her gün onu görmek istiyordu. Biz de her gün bu isteğini yerine getiriyorduk. Aramızda bir veda konuşması olmadı. Vefatından iki ay sonra Bekir Beyi rüyamda gördüm. Takım elbiseli, yüzü hiç kırışıksız, genç bir haldeydi. Dedim: ‘Sen yerinde duramazdın Bey, iki aydır kabirde nasıl duruyorsun?’ Dedi: ‘Ben hiç orada değildim ki.’ Kısa süren evliliğimizde evde olduğu zamanlar pek az oldu ama vefat ettikten sonra Bekir Beyin evde olduğunu çok defa hissediyorum. Ne zaman zor durumda kalsam, bir ihtiyacım olsa, bana yardım ediyor. Özellikle en sıkıntılı zamanlarımda benimle ilgileniyor. Zaten az da sürse, bir ömür de sürse, evliliklerin bu dünyaya bakan yönü sadece kısa bir tanışmadan ibaret. Eşler asıl ahirette birbiri ile tam manasıyla tanışacak ve ebedî arkadaş olacak. Bizim de bu anlamda evliliğimiz devam ediyor.” 

Vefatının 33. sene-i devriyesinde kahraman avukat Bekir Berk’i rahmetle ve dualarla yâd ediyoruz.

Okunma Sayısı: 784
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • I. Seyda

    14.6.2025 11:08:21

    Büyük insanların halleri de bir başka oluyor. Ne sadık ne inanmış insanlar gelmiş geçmiş bu alemden, Cenab-ı Hakk, hepsine rahmet ve mağfiret eylesin. Amin....

  • Abdulkadir Ceylan

    14.6.2025 02:10:05

    Ömer Özcan'ın Ağabeyler Anlatıyor 6 kitabında bizzat Av. Necdet Doğanata ağabeyden verdiği bilgiye Üstad, Necdet Doğanata'ya da vekaletname vermiştir. Dolayısıyla Bekir Berk ağabey için Bediüzzaman'ın vekaletname verdiği tek avukat ifadesi eksik kalıyor. Başta Bekir abi olmak üzere tüm ağabeylere Allah rahmet eylesin. Mekanları cennet olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı