"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hz. Âdem, Hz. Musa’ya ne demek istedi?

Mehmet ÇETİN
14 Ağustos 2021, Cumartesi
Sakındırıldığı yasak ağacın, şeytanın aldatmasıyla meyvesini yiyen Hz. Havva ve Hz. Âdem’in bu zellesinden (hatasından) dolayı Hz. Musa’nın (as), kınadığı vakıada, Hz. Âdem’in (as) verdiği cevaptan çıkaracağımız cüz-î irade ve kader dersimiz var.

Hz. Ebu Hureyre’den rivayet (ra) şöyle: “Hz. Âdem ve Hz. Musa (as) münakaşa ettiler. Musa, Âdem´e: ‘İşlediğin günahla insanları Cennetten çıkaran ve onları şekâvete (bedbahtlığa) atan sensin değil mi!’, dedi. Âdem de Musa´ya: ‘Sen, Allah´ın risalet vermek suretiyle seçtiği ve hususî kelâmına mazhar kıldığı kimse ol da, daha yaratılmamdan (kırk yıl) önce Allah´ın bana yazdığı bir işten dolayı beni ayıplamaya kalk (bu olacak şey değil)!’, diye cevap verdi.’ Resulullah devamla dedi ki: ‘Hz. Âdem, Musa´yı ilzam etti!” 1

Dünyaya gönderilme; inananları temsilen Âdem-Havva ile kâfirleri temsilen şeytanın düşmanlığı meselesidir, ta ki iman-küfür mücadelesi başlasın. Kaldı ki bu, dünyaya iniş, onların hatalarına karşılık verilmiş bir ceza olarak anlaşılmamalı, zira Âdem’in (as) tevbeleri kabul edilmiş, Bakara 2/37-38 de açıkça bildirilmiştir. 2

Bizi ilgilendiren husus, bir hatalı fiilin tercih edilip cüz-î irade ile işlenmesidir. Bu konuda söz konusu hatalarından dolayı her iki hazret tevbe dilemişler. Bakara 2/37-38. âyetlerle affedilme işinden bize çıkan husus ise, günah işlediğimizde tevbe etmeyi ve yapılan tevbenin kabulü ile o günahı hiç işlememiş gibi kabul edileceğinin müjdesidir3 ki yapılan hata ve işlenen günahın ardından tevbe edilmelidir. Böylece bir manada irade, anlamını bulsun. Hem istiğfar ve tevbe, şer ve günaha meyli keser, muhtemel haddi aşmalara engel olur. Evet, ciddî ve samimî tevbe günahların silgisidir.

Hz. Âdem’in kesbi ile yapılan hata sebebiyle Cennetten ihraç kaderinde; istiğfar ile o hata silindi ve geriye kaderin gerçekleşmesi kalıyor ki kadere itiraz olmadığı gibi, kınanması dahi söz konusu olamaz. Kaldı ki birisi, öncesinden yaptığı hatasından dönmüş, kuldan özür, Rabbinden tevbe dilemiş ise artık onun kınanması yapılmamalıdır. 4

Hadiste vurgulandığını düşündüğümüz bir husus ise, işlenen hatadan dolayı bir kınanması gerektiğidir, neticeden dolayı değildir. Katilin, maktulün ölümünden dolayı değil, işlediği cinayetten dolayı cezayı hak edeceğini unutmamak gerekir, ölümün yaratılması Allah’a ait bir keyfiyettir. O hâlde benzerî kıyas ve ders çıkarmalarda dikkat edilmesi gereken, hatanın kendisidir, yapılmaması dersidir, sonrasındaki işlemlere sebebiyet vermesidir. Hz. Âdem’in (as) cevabından cebrî bir anlayış çıkarmak da doğru olamaz. O; “Benim elimden bir şey gelmez. Allah böyle istedi, ben de yasak meyveden yedim”, demiyor ki Cebrî yaklaşıma yol açsın. Hem, Âdem (as), yaptığı zellesine karşılık kaderi kullanması da anlaşılmamalıdır. Hz. Musa da (as) ceddini, doğrudan Cennet’ten ihraca sebebiyeti noktasından kınamayıp, dünyaya gönderilmesindeki hikmetin zikredilmesi noktasından sorduğu da anlaşılmalı. 5

Ey Musa! Allah, Cennette her şeyi yemede beni serbest bırakırken yasak ağacın meyvesini yemekten men etti. Benim orada sorumlu olduğum, o yasak meyveyi yiyip-yememek idi. Benim fiilim, neslimin yeryüzüne inmesi değildi ki sen beni onunla suçluyorsun. O hâdiseden sonra Cennet’ten dünyaya gönderilmem benim bu hatalı fiilime mukabil; “Birbirinize düşman olarak inin, siz yeryüzünde bir müddet için yerleşip geçineceksiniz.” (A’raf, 7/24), diyerek, Allah; âdeta ‘Ey Âdem, senin o hatalı fiilin sebebiyle benim de sizleri dünyaya göndermem, orada iman-küfür mücadelesi içerisinde kullarımı imtihana tâbi tutmak, muradım vardır, mı, demek istedi?’ 6

Bediüzzaman, Cennet’ten ihraç, bir kısım âdemoğlunun da Cehenneme girmesine sebep olan bu hâdisenin hikmetini, vazifelendirme olarak yorumlar. Cennet’te kalsa idi manevî kalkınma olmaksızın makamı sabit kalacak idi ki o manadaki ibadeti melekler yapmaktadırlar, ama esma-i İlâhîyeye kapsamlı bir ayna olma vazifesine fıtratındaki nefis ve cüz-î ihtiyârînin günaha düşkünlüğü sebebiyle Cennetten ihraç edilerek, getirildi, der. 7

Netice olarak şunu söyleyebiliriz ki; insanlar kaderlerini ileri sürerek kendilerinin Allah katında günahlarından sorumlu olmamaları gerektiğini iddia edemezler. Allah, en doğrusunu bilendir.

Dipnotlar:

1- Buhârî, Kader 11, Enbiya 31, Tefsir, Taha 1, 3, Tevhid 37; Müslim, Kader 13, (2652); Muvatta, Kader 1, (2, 898); Ebu Davud, Sünnet 17, (4701); Tirmizî, Kader 2, (2135). 

2- Mehmet Türk, Allah’ın Kelâmı Meâl, Tefsir, s. 224. 

3- Kişi hakkında verilen hüküm ya da yapılan tevbenin neticesi hakkında bak. https://www.mehmetcetin.de/hukumler-hadler-gunahlari-affeder/ 

4- https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1488176 

5- Mahmut Sami Gülcü, http://mahmutsamigulcu.com/2020/11/30/adem-aleyhisselam-ile-musa-aleyhisselamin-tartismasi/; https://sorularlaislamiyet.com/hadiste-bildirildigine-gore-hz-musa-hz-adem-ase-insanlari-isledig-gunah-sebebiyle-cennetten-cikardin 

6- Ali Kurt, https://www.youtube.com/watch?v= NfOKzmD_mwA&t=1369s

Okunma Sayısı: 3823
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ramazan Çalışan

    14.8.2021 17:05:23

    Hadiste vurgulandığını düşündüğümüz bir husus ise, işlenen hatadan dolayı bir kınanması gerektiğidir, neticeden dolayı değildir. Katilin, maktulün ölümünden dolayı değil, işlediği cinayetten dolayı cezayı hak edeceğini unutmamak gerekir.Evet konun püf noktası bu cümlede saklı. İsm-i fâil, bir emr-i nisbî olan masdardan müştaktır. Yoksa bir emr-i sabit olan hasıl-ı bi'l-masdardan inşikak etmez. Masdar kesbimizdir, kàtil unvanını da biz alırız. Hasıl-ı bi'l-masdar, Hakk'ın mahlukudur. Mes'uliyeti işmam eden bir şey, hasıl-ı bi'l-masdardan müştak kılınmaz

  • Abdullah Şahin

    14.8.2021 15:33:57

    Abi, kalemine ve gönlüne sağlık; Allah razı olsun, istifadeli bir yazı olmuş...

  • Halil İbrahim Karahan

    14.8.2021 04:54:22

    Allah razı olsun Tebrik ederim

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı