Bir kısım sûrelerin başlarında şifre gibi “Elif laam mim?’’ “Elif laam ra’’, “Ta ha’’, “Ayyyn siin gaaf’’, “Haa miiim’’, “Yaasiin’’ gibi mukatta harflerindeki üslûplarda, Kur’ân’ın i’cazındaki güzellikleri akıl sahiplerine açık şekilde göstermektedir.
Kur’ân’ın üslûpları hem gariptir, hem güzeldir, hem ikna edicidir. Hiçbir şeyi, hiçbir kimseyi taklit etmemiş, hiç kimse de onu taklit edemiyor. Geldiği gibi gençliğini taravetini muhafaza etmiş ve ediyor.
Sûrelerin başlarındaki İlâhî şifre olan harflerden evliyalar ve muhakkikler çok sırlar çıkarmışlar. Bu hurufu mukattalar tek başıyla parlak birer mu’cizedir.
Yine bazı âyetlerde ve kelimelerde Kur’ân’ın eşsiz güzelliğini görmek mümkündür. Meselâ Amme Sûresi’nde öyle bir üslûp güzelliğini görüyoruz.
Bu sûrede Cennet ve Cehennem, dünyada İlâhî fiillerin, Rabbani eserleri, ahiret ile ilgili halleri birer birer ispat eder ve kalbi ikna eder şöyle ki:
Sûrenin başında kıyamet gününü ispat için der “Size zemini güzel serilmiş bir beşik, dağları hanenize ve hayatınıza defineli direk, hazineli kazık, sizi birbirini sever, ünsiyet eder çift; geceyi rahat uykunuza örtü, gündüzü geçim meydanı, güneşi ışık verici, ısındırıcı bir lamba, bulutları hayat suyu çeşmesi gibi ondan bulutları akıttım. Basit bir sudan bütün erzakını taşıyan bütün çiçekli, meyveli çeşitli eşyayı kolay ve az bir zamanda icat ederiz. “Öyle ise kıyamet sizi bekliyor, onu getirmek bize ağır gelmez.’’
İşte bundan sonra kıyametle dağların dağılması semavatın parçalanması, Cehennemin hazırlanması ve Cennet ehline bağ ve bostan vermesini gizli bir suretle ispatlarına işaret eder. Mânen der; “Madem gözünüz önünde dağ ve zeminde şu işleri yapar ahirette dahi bunlara benzer işleri yapar.’’ Demek sûrenin başındaki dağ, kıyametteki dağların haline bakar ve bağa bakar. İşte diğer noktaları buna kıyas edilirse Kur’ân’ın ifadelerinde ne kadar güzel ve yüce bir üslûp olduğu apaçık görülür.