"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Erdoğan, Gül ve ben adaletten yanayız” demişti

Mehmet KARA
29 Kasım 2020, Pazar
Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal’ın bir gece görevden alınması ile başlayan siyasetteki dalgalanma Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın bakanlıktan istifası ile devam edince ekonomide ve hukukta “reform” söylemleri başlamıştı. “Kendimizi Avrupa’da görüyor geleceğimizi Avrupa ile birlikte tasavvur ediyoruz” diyerek devam eden süreç saman alevi gibi bir an anda sönüverdi.

Erdoğan’ın, “Yatırımları yeşerten ve bereketlendiren iklimi tesis etmenin, ekonomik büyümeyi, kalkınmayı, refahı ve istikrarı sağlamanın en önemli yollarından birinin hukuk devleti ilkesi olduğunu biliyoruz” sözlerinin akabinde Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün “Hukukun güvenilirliği ekonominin de güvenilirliğini destekliyor, iç içe geçmiş bir konumda… Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun, bizim yargıçlardan, yargı mensuplarından beklediğimiz budur” sözüyle “reform” talepleri zirveye çıkmıştı ki…

Cumhurbaşkanı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç’ın özel bir televizyonun canlı yayınında, Sayın Cumhurbaşkanı da, Adalet Bakanı da ben de adaletten yanayız. Tayyip Bey’i adım gibi biliyorum ki o adalet istiyor. Köklü bir değişiklik bekliyorum. Önce zihniyette bekliyorum. Biz, âdil yargılama istiyoruz. Ancak hâkimler yanlış yapıyor. Uyarıyorum, yakın gelecekte onlar zarar görür” deyip peşinden, yargı reformunun Kavala ve Demirtaş’ı da kapsayıp kapsamayacağına ilişkin bir soruyu “Tabiî ki kapsar” mealinde cevaplamasıyla gündem reformdan “fitne”ye dönüştürülüverdi!

Hükümete ne dediyse yaptırma kabiliyeti olan bugüne kadar da bunun birçok örneğine rastlanan MHP Lideri Bahçeli’nin ağır ifadeleri ile trol denilen iktidara yakın medya mensubu, eski ve yeni siyasetçilerin ifadeleri devam ederken Erdoğan’ın sert ifadeleri Arınç’ı istifaya kadar götürdü. 

“Sosyal medya üzerinden istifa etmem” dese de sosyal medya üzerinden yaptığı açıklama ile istifa etmek durumunda kaldı. Bu arada, iktidara yakın medyada “Siyasete sızmış Truva atı gibi mübarekler! Sezar’ın Brütüs’ü bunlar!” denilmesi karşısında Sayın Arınç’ın ne düşündüğü merak edildi.

“Dâvâ arkadaşlığı”mı demiştiniz!

İstifa etmeden önce Erdoğan’ın ifadelerine çok üzüldüğünü söyleyen Arınç, “Devlet Bahçeli, Alaattin Çakıcı’yı ‘dâvâ arkadaşım’ diyerek sahiplendi, ben 45 yıllık dâvâ arkadaşıyım Tayyip Erdoğan’ın. Aramızda abi kardeşlik hukuku var. Bu kadar sert, dozu yüksek açıklamayı ben hak etmiyorum” demesi başka “dâvâ arkadaşları”nın da bir şekilde partiden uzaklaştırılmasını hatırlattı.

“Özgül ağırlığı” olduğunu söyleyen, “AKP’nin vicdanı” diye takdim edilen Arınç’ın, istifa etmek durumunda kalması AKP’deki ağabey-kardeş hukuku ve dâvâ arkadaşlığının tarihi geçmişini hatırlattı.

16 Ocak 1998’de Refah Partisi’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasıyla Millî Görüş geleneğinden gelen siyasetçiler Fazilet Partisi çatışı altında tekrar birleşti. Abdullah Gül liderliğindeki yenilikçiler, gelenekçiler ile Fazilet Partisi kongresinde başkanlık yarışına girdi. 14 Mayıs 2000 tarihinde düzenlenen kongreyi kaybeden “yenilikçiler” partide, “toplum tabanlı bir siyaset yapılamayacağı”nı düşündüler. Fazilet Partisi’nin 22 Haziran 2001’de kapatılması ve hapisten çıkan eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da aralarına katılması ile “yenilikçiler” hemen yeni bir parti çalışmalarına başladı. 14 Ağustos 2001 tarihinde kurulan partinin kurucuları arasında Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Abdüllatif Şener, Bülent Arınç gibi isimler yer aldı. 

Birlikte yürüdüler, birlikte ıslandılar, ama şimdi bu isimlerden sadece Erdoğan kaldı. (şu an itibariyle Arınç’ın parti üyeliği devam ediyor) AKP’nin ilk genel başkanı, ilk başbakanı, ilk cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Yardımcısı, Meclis Başkanı Bülent Arınç, yine Başbakan yardımcısı Abdullatif Şener artık yok. Bu fotoğrafta kimse kalmazken diğer fotoğrafta Erdoğan ve Bahçeli var.  Dâvâ arkadaşlığında 19 sene sonra gelinen nokta burası…

Nereden nereye…

“Reform kelimesi aşındı” denilmişti!

Bütün bu gelişmelerden sonra Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek’in, “Bir toplum 500 yıl adaleti arar mı? Bize topyekûn bir tevbe-i nasûh lâzım” cümlesiyle “Reform kelimesi çok aşındı, kimse bir şey beklemesin” uyarısı ise orta yerde duruyor. Arınç’ı istifaya götüren ifadeleri gündem olmamış olsaydı kim bilir belki de Çiçek’in bu cümleleri gündeme gelecekti. Belki, YİK’i “Millî Güvenlik Kurulu’nun sivil bir şekli” olarak gören Çiçek’i konuşuyor olacaktık.

Öyle görünüyor ki, hukukta ve ekonomide reform, ya başka bir bahara ya da Bahçeli’nin de onaylayacağı bir zamana kadar rafa kalkmış görünüyor…

Tek bir reis var

Sayın Arınç’ın istifa ettiği gün oğlu ve AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Mücahit Arınç’ın sosyal medya üzerinden paylaşımı dikkat çekmişti. İstanbul Milletvekili Arınç, “Aynı denize dökülen farklı ırmaklarız. Ama sefere çıktığımız ilk gün de dediğimiz gibi: Bu denizde tek bir gemi, tek bir rota ve tek bir reis var” diye bir twitt attı.

Babasının istifa ettiği ve Erdoğan tarafından kabul edildiği gün böyle bir paylaşımın anlamı neydi bilemedik… 

Okunma Sayısı: 3798
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    29.11.2020 22:35:04

    Siyaset yaparken din istismarını ana unsur olarak tepe tepe kullananların yakın çevresindeki yol arkadaşalrınıda İSTİSMAR etmesine neden şaşırıyoruz. Asıl şaşırılması gereken DİN İSTİSMARIDIR Asıl şaşırılması gereken vatan,millet edebiyatı yaparak 80 öncesinde binlerin kanını akıtmış,gencecik vatan evlatlarını kırdırtmış,ülkede seçilmiş siyasetçileri darbe ile alaşağı edip astırmış ve 28 Şubatta din düşmanlığını aşikar olarak gösteren,28 ŞUBAT Zulmünün siyasi ayağı olan bir akıl ve ruh sağlığını yitirenle kolkola girenlerden başka insani davranışlar beklemek bizi şaşırtır. Zira bunlara vefa,sadakat,yol arkdaşalığı fedakarlığı on değil binlerce gömlek büyük gelir. Sahi milleti yandaşına soydurtan,şehidi İsrailli katillere satanalrdan siz hala birşey bekliyormusunuz. Vallahi aldanıyorsunuz o zaman.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı