"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İlk ombudsmanla…

Mehmet KARA
02 Haziran 2013, Pazar
Türkiye’nin ilk kamu başdenetçisi yani ombudsmanı Mehmet Nihat Ömeroğlu, “Eğer TBMM bizim raporlarımızın arkasında durmazsa; biz otururuz, ‘yazın raporunuzu’ deriz, maaşımızı alırız, gezeriz tozarız, böyle olur. Bizim etkinliğimiz kamuoyundan ve Meclis’ten geliyor” diyor.

İdarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmak üzere TBMM’ye bağlı kamu tüzel kişiliğini haiz özel bütçeli olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) 2012 yılında kuruldu ve bu yılın Mart sonu itibariyle şikâyet başvurularını almaya başladı. Şu ana kadar 2 bin 72 başvuru almış durumda...
İlk ombudsman işte bütün bunları anlatmak, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri ile tanışmak için bir dâvet verdi. Başdenetçi ile eskiden Meclis içinde tabur binası olarak kullanan Bahçe Restoran’da kahvaltıda bir araya geldik. Toplantıda ayrıca eski Susurluk Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış olmak üzere diğer kamu denetçileri de hazır bulundu.
Özet olarak Kurum, devlet ile vatandaş arasında arabuluculuk görevi üstlenecek. Ömeroğlu’nun ifadesiyle, “Bizim görevimiz, klâsik anlamda vatandaşın şikâyetini almak ve ilgili kuruma göndermek şeklinde olmayacak. Ombudsman, bireyle idare arasında arabuluculuk görevi yapacak. Amacımız iki taraf için de kazan kazan politikasıdır…”
Burada dikkatimizi çeken bir durum şu oldu. Kuruma başvurmanın ilk şartı belki de en önemli şartı başvuru yapacak kişi ya da kurum mahkemeye gitmeden önce KDK’ya  başvurabilecek...
Kurumun sınırlarını ya da yetkilerini aşan dört başlık var. Gazeteciler buna “duvar” da dediler… Cumhurbaşkanı’nın tek başına yayınladığı karar, emir ve kararnameler. Yasama faaliyetleri. Yargının yani hakimin yetkisi içinde kalan kararlar. TSK’nın askerî nitelikli faaliyetleri… Bunları söylediğinde, “Bunların dışında ne kaldı ki?” diye soran bir gazeteciye, “daha çok konu var” diye cevap verdi Ömeroğlu…
Ömeroğlu, yasaların “devrim” niteliğinde olduğunu söylüyor. Ancak şunu da söylüyor. “Eğer TBMM bizim raporlarımızın arkasında durmazsa; biz otururuz, ‘yazın raporunuzu’ deriz, maaşımızı alırız, gezeriz tozarız, böyle olur. Bizim etkinliğimiz kamuoyundan ve Meclis’ten geliyor…”
“Talimat almayacağınızı söylediniz. Kamu ısrarcı olursa özgürlüğünüzü nasıl koruyacaksınız” şeklindeki soruya verdiği cevapta, “Tarafsız ve bağımsızlık sadece kâğıt üzerine yazılmakla olmuyor. Biz bu tarafsızlığımız ve bağımsızlığımızı, önümüzdeki hizmet süresi içerisinde yapacağımız eylem ve söylemlerle, kararlarla ortaya koyacağız. Bunu millete kanıtlamak durumundayız” diyerek bir taahhüt altına girdi.
Ömeroğlu’na İstanbul’da temeli atılan üçüncü köprünün isminden,  Taksim’deki gezi parkındaki eylemlere, devlet sırrından alkol kanununa, Danıştay kararlarından teröre karşı çözüm sürecine kadar birçok soru soruldu. Temkinli cevaplar verirken birkaç soruya “siyasî” diye cevap vermemeyi tercih etti.
Toplantıya giderken kafamızda başörtüsü yasağını sormak vardı. Üniversitelerde büyük oranda biten, ama kamuda anayasada olmayan ve kanunlarda yer almayan sadece bir yönetmeliğe dayandırılarak sürdürülen yasağı sormaya hazırlanıyorduk. Bizden önce başka bir gazeteci arkadaşımız bunu sordu. Ömeroğlu, başörtüsü, din ve vicdan özgürlüğü konusunda gelen bir başvuru olmadığı bilgisini verirken,  “Gelecekte gelirse altyapımız hazır” derken şartı da ortaya koydu. “Bize başvurmak için önce yargıya gitmemek gerekiyor, giderse bakamayız. Yargıya başvurmuşsa bakamayız. İdare ile bir sorun varsa, önce bize başvuru yapılmalı. Ondan sonra yargıya başvurulabilir…”
Bu açıklamalarından bir şeyler çıkarmak isteyen başka bir gazeteci de, “Bu konuda Anayasa Mahkemesi’nin ve AİHM’in kararları olduğunu bu yüzden kuruma başvuru yapılamayacağını söyleme gereği hissetti. Bu arkadaşın mahkeme kararlarından önce anayasada ya da kanunlarda böyle bir yasağın olup olmadığını araştırsa daha yararlı olacağı kanaatindeyiz. Yoksa yorumlarla, kararlarla hürriyetlerin kısıtlanamayacağı ilkesini nereye koyacağız! Yorumlar, kararlar hiçbir zaman kanunlar ve anayasa üzerinde olamazlar ilkesini de hatırlatmakta yarar var.
Türkiye’nin ilk ombudsmanı Ömeroğlu, bundan sonra da sivil toplum kuruluşları ile bir araya gelecek. Henüz kendine ait bir binası dahi olmayan KDK’nın önümüzdeki yıllarda daha etkin çalışması bekleniyor. Yeni kadrolarla takviye edilmesi gerekiyor. Bunu Ömeroğlu’nun “Personel konusunda yeterli destek alınamamıştır” sözünden de anlamak mümkün. Bir de başdenetçinin açıkladığı, kurumun önündeki “dört duvar” zaman zaman kurumu kamuoyu önünde sıkıntıya sokacağa benziyor.
AB ülkelerinde çok verimli çalışmalar yapan, milleti devlet karşısında koruyan bu önemli kurum, ümit ediyoruz ki, Türkiye’de de önemli görevler yapar…

Okunma Sayısı: 800
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı