Sayın Altun’un bu paylaşımı yapmasından birkaç gün sonra Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un canlı yayında “Fatih Sultan Mehmed İstanbul’u işgal ettikten sonra…” demesiyle başlayan tartışma hâlen devam ediyor. Bakanlık tarafından ve bizzat Bakan tarafından “sehven oldu” denilmesine ve aynı yayında düzeltilmesine rağmen AKP içinden bile sert tepkiler geldi, bakanın istifa etmesi istendi, bakanın “bilinçaltındakini ortaya koyduğu”nu söyleyen dahi oldu. 

AKP Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcısı olarak yeni göreve başlayan Şamil Tayyar, “işgal değil fetih” diye tepki göstermişti. Eski milletvekili Mehmet Metiner ise, “Bu sözleri söyleyen birinin Kültür ve Turizm bakanı olmasının ziyadesiyle üzücü” olduğunu söylerken, “Bu konuda dili sürçenin zihniyetine güvenilmez. Özrün kabule şayan değil” diyerek tepkisini dile getirenlerden…

Bakanın bu dil sürçmesini muhalif görüşlü bir yazar-çizer ya da muhalefet partilerinin içinden birisi söylemiş olsaydı kızılca kıyamet topardı. “Eyy” ile başlayan “hain” ile devam eden onlarca yazı yorum görüş bildirildi. Hatta Ayasofya Camii önünde eylemler dahi yapılmıştı. 

Bu ifadelere yakın bir ifadesi olan başkalarının linç edildiğini hatırlıyoruz. Samimiyet testi işte bu günlerde ortaya çıkıyor.

İstanbul’un fethi olan 29 Mayıs’ta camilerin tekrar ibadete açılması namazların Ayasofya Camii’nde kılınmasını bekleyenler hayal kırıklığı yaşarken, Müslümanlar Ayasofya’nın açılacağı günleri iple çekiyor…

«««

20 bin öğretmenin durumu ne olacak?

Camiler 29 Mayıs Cuma günü açıldı. İlk etapta avlusu olan camilerde öğle ve ikindi namazları sosyal mesafe gözetilerek ve herkesin getirdiği kendi seccadesi ile kılınabiliyor. 

15 Nisan’dan bu yana tatilde olan Meclis’in de Salı günü çalışmalarına başlaması bekleniyor. 

Eğitim öğretim yılı bu sene sona erdi. Okullar Eylül ayında açılacak. Okulların açılmasının Eylül’e kalması 18 Mart’ta ataması yapılan 20 bin öğretmeni yakından ilgilendiriyordu. “Büyük bir müjde” olarak takdim edilen, ancak aradan geçen süre zarfında ataması yapılmayan bu öğretmenler mağduriyet yaşıyordu. Atamalar üç ayı aşkın bir süre önce yapılmıştı, atamaya katılan öğretmenler bu tarih itibariyle çalıştıkları kurumlardan istifa ettiklerinden dolayı mağduriyet yaşıyorlardı.

Mağduriyet yaşayan öğretmenler belirsizliğin bitirilmesini ve bu öğretmenlerin âcilen göreve başlatılmasını istiyordu. “İsim vermeyen bakanlık yetkilileri” Temmuz başı gibi işbaşı yaptırmayı düşündüklerini söylemişlerdi. Şu anda görüldüğü kadarıyla bu öğretmenler 22 Haziran’da göreve başlayacaklar.

20 bin öğretmen mağduriyetleri yaşarken birilerinin çıkıp, “Bir gün bile çalışmadan maaşlar gelsin diyorsanız bunun adı ‘haksız kazanç’ değil midir? Siz öğrencilere böyle mi örnek olacaksınız. İstediğiniz kadar kampanya yapın…” demesi yeni atanan öğretmenleri hayli kırmıştı.

Atamaların sözleşmeli veya ücret karşılığı yapılıyor olması da öğretmenlerin yaşadığı sıkıntılardan… Çünkü bu şekilde atamalar sıkıntılara ve hak kayıplarına yol açıyor. Ancak, bu durumun düzeltilmesi ile ilgili henüz bir çalışma gözükmüyor. Atama bekleyen onbinlerce öğretmen bir yandan atamaların ne zaman yapılacağını sorarken bir yandan da atamaların neden kadrolu olarak yapılmadığını sorguluyorlar… Sayın Bakan’a duyurulur…

«««

SEHVEN Mİ!

Karonavirüs dönemlerinde kamu kurumlarında ve özel işyerlerinde olduğu gibi televizyon ve gazetelerde çalışanlarla ilgili düzenlemelere gidildi. Pek çok basın kuruluşu çok az sayıda personel ile çalışmalarını yürütmeye çalışırken “kazalar” da yaşanıyor.

Binlerce çalışanı ile devletin resmî kanalı olan TRT’de son günlerde bu tür kazalara çok sık rastlanıyor! Resmî bayram isimlerinin karıştırılmasından tutun da, salgında vefat edenlerin sayısının yanlış yazılmasına kadar pek çok hata yapılıyor. En büyük yandaş olarak bilinen bir televizyon kanalında İsrail’in başşehrinin Kudüs olarak gösterilmesi de son günlerde yaşanan en büyük “kaza” oldu. 

TRT bu yanlışlığı yapanları cezalandırıp soruşturma açarken yandaş kanalın ise yapılanın “sehven” olduğunu bile söylememesi dikkat çekici…  

Diğer yandaşlarının yayında bir hata olduğunu söylemekle yetinirken, bu tip konularda açıklama yapan bir dernek başkanının ise sadece “dikkat edilmesi gerekir, istismara neden olabilir” demesini ibretlik bir açıklama olarak not ediyoruz. Zira, Filistin konusunda hassas olduğunu söyleyenlerin İsrail ile Kudüs’ün bir araya getirilmesini böyle geçiştirmeleri ibretlik değil de nedir?

Bir önceki notumuzda söylediğimiz gibi pek çok kişi bu dönemde samimiyet testini geçemiyor. Ben yaparsam “sehven oldu” sen yaparsan “kasten yaptın” anlayışı maalesef terk edilemiyor.

«««

105 GRAM YAPIP 1 LİRAYA SATILAMAZ MIYDI?

Ramazan ayı içinde tebessüm ettiren olaylardan birisi Ordu ilimizde yaşanan pide fiyatlarıyla ilgiliydi.

Ramazan ayına girerken pide fiyatları televizyonların birinci haberleri arasında yer alır. Ordu’da da Ramazan ayına girerken 420 gram pidenin 4 lira fiyatla satılacağı açıklanınca vatandaşlar tepki göstermişler.

Belediye Başkanı eski bakan M. Hilmi Güler olaya hemen el koymuş, 210 gram pidenin 2 liraya satılacağını açıklamıştı. Ordulular aynı parayı vereceklerdi, ama psikolojik olarak bir rahatlama gelmiş olmalı ki itirazlarından vazgeçmişler.

Önümüzdeki yıl da aynı gündemler olacaktır. Şimdiden vatandaşın psikolojine yardım etmek adına bizimde bir yardımımız olsun. Seneye 105 gram pide 1 liraya satılamaz mı? Elbette satılabilir… Önümüzdeki yıl için bunu da bir yerlere not edin…

Bayramda da tebessüm ettiren başka olaylarda yaşandı. Meselâ, sokağa çıkma yasağının olduğu günde otoyol ve köprülerin ücretsiz olması ve araçlardan top dağıtılması gibi…

«««

PATAGONYA’DAN SON VERİLER!

MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat, “son veriler” diyerek içinde bulunduğumuz durumu şöyle özetlemiş:

“Geçen yıla göre Turizm Gelir kaybı yüzde 96, son 4 ayda işini kaybetme oranı yüzde 20, hane bazlı ekonomik gelir kaybı yüzde 40, gelecek ekonomisinden endişe oranı yüzde 61, eğitim sisteminden memnuniyet yüzde 32, adalet sistemine güven yüzde 27…”

Ve şu notu düşmüş: “Yanlış anlaşılmasın PATAGONYA’dan bahsediyorum.”