Meclis 1 Ekim’e kadar tatiline devam ederken adli yıl açıldı. Meclis’in açılışıyla birlikte 2025 bütçesi gündemin birinci sırasında yer alırken, “yeni anayasa” konusu da gündeme gelecek. Ancak şu anda ortam yeni bir anayasa çıkarılması için uygun değil.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yeni adli yılın açılışında, Türkiye’nin darbe mahsulü olan mevcut anayasadan kurtulma vaktinin geldiğini dile getirip “samimi ve kararlı” olduklarını belirtirken, “Türkiye yeni anayasaya hazırdır. En büyük engel önyargılar” diyor ama bunun böyle olmadığı da görülüyor.
***
YENİ YAMA MI?
Anayasa’nın 177 maddesinin 134 maddesini değiştiren AKP’nin, sonuçsuz kalacağını bile bile her sıkıştığında “Yeni Anayasa müjdesi!” vermesi bu konudaki samimiyetini gösteriyor. “Yamayasadan kurtaralım” derken yeni yamalar atma peşinde.
AKP 2021 yılında da Anayasayı Türk tipi partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine “uyumlu hale getirmek” iddiasıyla anayasa değişikliği teklifi hazırlığı içinde olduğunu açıklamış, seçim sistemi ve siyasî partiler kanununun da yeni sisteme uyumlu hale getirilmesi için de çalışıldığı belirtilmişti. Ama ortaya ne bir taslak ne de yeni bir teklif çıkmadı.
MHP tarafından 100 maddelik bir teklif hazırlanarak Bahçeli’nin tabiriyle “alayını” AKP’ye sunmuştu. AKP’nin de 128 maddelik bir teklif hazırladığı söylenmişti. Aradan geçen iki yıla rağmen bu hazırlıkların ne aşamada olduğu bilinmiyor.
Anayasa tekliflerinin Meclis’e getirilmesi yetmiyor. Milletin onayına sunulması için 360, Meclis’te kabulü için de 400 milletvekilinin imzası gerekiyor. Oysa Cumhur İttifakı’nın şu anda Meclis’teki sandalye sayısı buna yetmiyor. Muhalefetin de buna destek vermesi gerekiyor.
***
MUHALEFET CHS’DEN KURTULMAK İSTERKEN…
Muhalefet yeni bir anayasa isteniyorsa önce “tek adam” rejimini doğuran Türk Tipi Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’nden kurtulmak gerektiğini söylüyor. Yani, “yeni bir anayasa” yapılmak isteniyorsa, ucube sisteme uyum için değil, bütün kesimlerin üzerinde uzlaşacağı sivil, demokratik ve hürriyetçi bir anayasa yapılması gerektiğini söylüyor. Bu da şu an için mümkün değil…
Muhalefet tek adam rejiminden şikâyet edip ucube sistemden kurtulmak gerektiğini söylerken, Erdoğan’ın imzasıyla atamalarda Cumhurbaşkanının yetkilerini artıran “Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usûllerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” yürürlüğe girdi.
Yeni kararnameye göre, Tayyip Erdoğan 81 ilin emniyet müdürünü belirleme yetkisini de dahil olmak üzere pek çok atamada kendi inisiyatifine aldı. Bugüne kadar birçok makama yapılacak atamalar, ilgili bakanlık ve kurumlarca belirlenip onay için Erdoğan’a sunulurken şimdi atanacak isimleri de Erdoğan belirleyecek.
***
YETKİLER DAHA DA ARTTI
Oysa daha geçtiğimiz Nisan ayında Anayasa Mahkemesi, düzenlemeler arasında Cumhurbaşkanı’nın rektör atama yetkisi ile Merkez Bankası Başkanı’nı görev süresi dolmadan görevden alma yetkisinin olduğu 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) bazı maddelerini iptal etmişti.
Cumhurbaşkanlığı sisteminin uygulamaya başladığı ilk yıllarda Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin iyileştirilmesi, revizyona gidilmesi, sistemin rehabilite edilmesi, MR’sinin çekilmesi konuşulurken, hatta bu amaçla cumhurbaşkanı yardımcısı başkanlığında bir heyet oluşturulurken gelinen noktada “tek adam rejimini” daha da pekiştiren karar ve kararnameler çıkarılırken, güçlendirilmiş parlamenter sistemi isteyen muhalefetin CHS’ye uyum sağlamak adına yine bir anayasa değişikliğine “evet” demesini beklemek zor…
Özetle, bu ortamda yeni anayasayı tartışmanın bile nafile olacağı aşikâr. Yapılması gereken demokratik, hürriyetçi ve sivil bir anayasadır, ucube sisteme uyum için anayasa yapılması değildir. Nokta…