Yazı yazmak, özellikle de kırk yıllık bir dostluk ve hizmet beraberliğinin hafızalarda tazeliğini koruduğu bir dönemde, vefat dolayısıyla yazmak çok, ama çok zordur, mevtin hakikatini bilsek de. İnsan beka istediği için hiçbir vefat da, insanın nazarında “geç” değildir. Erken yaşta vefat edenler için söylenen “çok erkendi” ama, hayıflanmalarına rağmen..
Ahmet Zerey Ağabey; yaklaşık beş yıldır geçirmiş olduğu ağır hastalıklar dolayısıyla yatağa bağlı olarak yaşadı. En son Covid 19 hastalığını da geçirdikten sonra, zayıf ve nahif vücudu, hastalıkların yaptığı tahribata ruhunu Rahmana teslim ederek cevap verdi. Ruhu ve naaşı haşir meydanında buluşmak üzere vedalaştılar ve mübarek Cuma günü defnedilerek ebedî yolculuğuna kabir istasyonu ile başladı. Muhakkak ki onu; yolundan hiç ayrılmadığı Nur hizmetinin sahibi ve arkadaşları kemal-i hahişle bekliyor.
Son zamanlara çok yakışan “Yolun sonu görünüyor” dizeleri ile dile getirilen fanilik damgası, noterdeki kâtiplerin evrakları hızlı, hızlı damgalamasına benzer bir şekilde sevdiklerimizin ve yakınlarımızın ebedî âleme sevki için biteviye çalışıyor, hükm-ü kaderi tahakkuk ediyor. “Her gelecek yakındır” sırrıyla her birimiz mukadder akıbetimizi, mevte mazhar olanlardan ders alarak ya da almayarak bekliyoruz, Ahiret âlemine sevkiyatın hızlandığı bu günlerde..
Ahmet Ağabey’le o bir torna ustası ben de genç bir mühendis olarak 41 yıl önce sohbet ortamında meslekî yakınlığın da vermiş olduğu bir sıcaklıkla tanıştık ve dost olduk. İzmit’in gayretli ve samimî hizmet ortamında artık o bizim Ahmet Ağabeyimizdi. Destek gereken her ortamda onu yıllarca ön saflarda cömert ve babacan tavırları ile gördük. İstikamet ve şahs-ı maneviye sarsılmaz bağlılık vefatına kadar eksilmeden sürdü. O aynı zamanda sanayinin titiz, hassas ve yardımsever Ahmet Usta’sıydı, evinde de müşfik ve evlâtlarını Nur hizmetine yetiştiren bir babaydı.
Nur hizmetindeki yıldız kaymalarından bahsettiğimizde Ahmet Ağabey, şüphesiz Nur asumanın İzmit semasının iddiasız, görünmeyen, ama fedakâr, cömert kayan bir yıldızı oldu..
Uzun ve ıztıraplı hastalıkları boyunca sabır ve şükürden başka bir şey duymazdınız kendisinden. Hastalığı boyunca Ahmet Ağabey nasılsın sorusu “Allah’a şükür “cümlesi ile cevaplanırdı. Simasında beliren mahzun ve mütebessim hali, insana sanki ahiret âleminden haber verir gibiydi. Hastalıklar; onu kefaret-üz zünup’tan derecat-ı aliyeye doğru yükseltmişlerdi sanki. Tabi bu dönemde ona hizmet edenleri de.. Ölüm acısı, Bediüzzaman’ın şu veciz ifadeleri ile ancak hafifliyor.
“Ne mutlu sizlere ki, hizmetinizi ve vazifenizi bitirdiniz. Zahmetiniz bitti; rahata ve rahmete gidiyorsunuz. Hizmet meşakkat bitti; ücret almaya gidiyorsunuz. ”
Bu müjdelere masadak olmak duâ ve ümidiyle.
Nur içinde yat, mekânın Cennet olsun Ahmet Ağabey..