Aslında Selâhaddin Akyıl Ağabeye şahitliğimizin serencamına kalemimiz henüz doymadan, şahidi olduğumuz Fırıncı Ağabey (Mehmet Nuri Güleç) 3 Ekim 2020 Cumartesi sabahı vefat edince; onun ailesine ve sevdiklerine bir taziyename mânasına da gelmesi ümidiyle ona yöneldik ve kalemimizi ona tahsis ettik.
Ancak Fırıncı Ağabey gibi, Nur dâvâsı sahilinde bile renkli ve hareketli bir hayat serüveni olan bir şahsiyet hakkında söz söylerken, kılı kırk yararcasına dikkatli bir üslûbu yakalamanın zorluğunu daha en başında hissettiğimi itiraf etmeliyim.
Bu histen azade kalarak, tam bir huzur ve ferahlık içinde, hür bir eda ile beyanda bulunmanın yolunu âcizane şöyle yakaladık:
İçtimaî ve siyasî açıdan misyon aynasında göze çarpan dalgalanma ve kırılmaları hiç nazara almadan yazmak..
(Eğer illa nazara alınacaksa, bunu gazetenin sorumlu ve yetkili kalem erbabına havale etmek. Ki gazetemizin Tahlil köşesinde bu özetlendi zaten.)
Zübeyir Ağabey’in bizzat nezaretinde neşriyat hizmetlerinde vazife alan “Üç Mehmetler”den biri olarak yazmak..
İttihad’ın kuruluş yılı olan 1968’den itibaren Risale-i Nurlar’ı medya lisanıyla tanıtımındaki gayretlerine şahitliğimizi yazmak..
İttihad ve Yeni Asya ile birlikte tanıdığım ve hizmetlerine bizzat şahit olduğum Fırıncı Ağabeyi yazmak..
Risale-i Nur’un diğer dillere çevrilmesinde ve dünyaya tanıtılmasında büyük gayretleri olduğuna şahitliğimizi yazmak..
İstanbul Çarşamba’daki evini 1953 senesinde Üstad’a tahsis eden ve Hazret-i Üstad’ın üç ay kadar kalması lütfuna mazhar olan bir ağabeyi yazmak..
Ve nihayet, 4 Ekim 2020 Pazar günü Eyüb Sultan Kabristanı’ndan Dar-ı Beka’ya duâlarla uğurlanırken, biz de üzüntülerimizi ve taziyetlerimizi Avusturya’dan iletirken; “Çoğu yalancılık ve bilmeyerek ecnebi parmağına alet olmak ihtimali..” olan ve kardeşi kardeşten ayrı düşüren gaddar siyaseti de Kadir Mevlâ’mıza şikâyet etmek!..