"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gazze’nin İşgali: Almanya neden İsrail’in tarafında?-2

Muhammet ÖRTLEK
30 Eylül 2025, Salı
Almanya’nın Gazze’nin işgalinde İsrail’in yanında yer almasından dolayı, Berlin’e hem ülke içinden, hem de dünya genelinde eleştiriler mevcut. İsrail’i desteklemesinin sebepleri ise, Almanya’nın tarihinde aranıyor.

Batı’nın Soğuk Savaş’ta Sovyetler Birliği’ne odaklanmasıyla, Almanya 1955’te NATO üyeliğine kabul edildi. Böylece “Batı askerî ittifakına entegre edilen Almanya’nın Nazizm’den arındırılma süreci eksik gerçekleşti veya bir şekilde unutuldu”.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında, “Almanya’da Yahudilere karşı soykırım ideolojisi Holokost’a zemin hazırlayan Nazizm gibi unsurların ortadan kaldırılması yerine, kimi çevrelerin ifadesiyle 1948’de kurulan İsrail’e koşulsuz destek politikası benimsendi”. 

Almanya sömürgecilik yarışında Güneybatı Afrika’da General Lothar von Trotha’nın öncülüğünde yeni “lebensraum (hayat alanı: yerleşim, yeni topraklar edinme, işgücü/köleler, yeraltı-yerüstü kaynaklara ulaşım, vb.)” bulmak için kabilelerle kanlı savaşlara giriştiler. 

The Times of Israel gazetesinin 29 Ağustos 2018 tarihli nüshasına göre “Almanya’nın 1904-1907 yılları arasında sömürgeleştirme gayesiyle Namibya’da yerli Herero ve Nama kabilelerinden binlerce kişiyi öldürmesi, İkinci Dünya Savaşı’nda Yahudilere karşı uyguladığı Holokost’un provasıydı.” Yani kuruluşundan itibaren şartsız desteklediği “İsrail, Almanya’nın devlet aklı” olarak kabul ediliyor.

Bununla birlikte dönemin Almanya Başbakanı Angela Merkel’in 18 Mart 2008’de İsrail Parlamentosu’unda “İsrail’in güvenliği benim için pazarlık konusu değil” ifadeleri, “İsrail’in güvenliğinin, Merkel’in devlet aklının bir unsuru” olduğunu ortaya çıkarmıştı. Benzer beyanlar sonraki Başbakan Olaf Scholz’da da mevcut. Scholz, Hamas’ın İsrail’e saldırılarının ardından 12 Ekim 2024’te Almanya Parlamentosu’nda “İsrail’in güvenliği, Almanya’nın devlet aklıdır” sözleri, bir anlamda “Almanya’nın varlığı, İsrail’in güvenliğine bağlıdır” düşüncesidir. Böylece Scholz, Merkel’in “devlet aklı”nı devam ettirdi.

Adolf Hitler de Almanya için İkinci Dünya Savaşı’nda “lebensraum” fikrini benimsemişti. Ayrıca Almanya’nın Afrika’daki sömürgelerinin ve Kamerun’un 1885-1895 yıllarında ilk genel valiliğini yapan “Heinrich Göring, Hitler’in yardımcısı Hermann Göring’in babasıydı”. Alman bilim insanı “Eugen Fischer de “mahkumların bedeninde bilimsellikten uzak, etik dışı deneyler yaptı. Ficher’in Yahudilerin tutulduğu Auschwitz Hapishanesi’ndeki SS doktoru Josef Mengele dahil birçok doktora eğitim verdiği” kaydediliyor.

Aslında Berlin yönetimi de, İsrail’in Filistinlilerin zorla göç ettirilmeleri, insanî yardımların engellenmesi, açlık, soykırım, devlet terörü, uluslararası hukukun hiçe sayılması, işgal, vb. eylemlerinin farkında. Aynı zamanda Berlin, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın 9 Ekim 2023’te Gazze’ye ‘tam kuşatma’ emri verdiğinde Filistinliler için “insan hayvanlarla savaşıyoruz” ifadesini de biliyor. Çünkü Hitler’in Generallerinden ve Yahudi soykırımının mimarlarından Heinrich Himmler de 4 Ekim 1943’te Alman komutanlara beyanında aynı ifadeleri kullanmıştı. Yine Berlin, İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in 08 Ağustos 2024’teki “rehineleri kurtarmak için Gazzelileri aç bırakmanın haklı ve ahlâkî olabileceği” yönündeki açıklamasından da elbette haberdardır.

Auschwitz’te her yıl 27 Ocak’ta Nazi Holokost’unun anılması, Almanya’nın kolektif hafızasında, Avrupalı Yahudileri stratejik konuma taşıyarak, Berlin’in İsrail’in kayıtsız-şartsız destekçisi hâline getirmiştir.

Sömürgecilik ve “Holokost geçmişindeki suçluluk duygusundan değil, her iki politikasını “normalleştirme ve göreceleştirme ihtiyacı hisseden” Almanya, Gazze’nin işgalinde İsrail’in tarafında bulunuyor. İsrail’in Gazze/Filistinlilere uyguladığı soykırım, Almanya’nın geçmişindeki Holokost’a benzerlik gösteriyor. Dolayısıyla “İsrail’in Holokost’unu gerekli bir meşru müdafaa eylemi şeklinde desteklemek, Almanya’nın kendi sömürgecilik ve Holokostları için ortaya attığı iddialara tutunmasını sağlıyor.” Almanya, muhtemelen İsrail’in soykırımını “normal, haklı ve kaçınılmazmış gibi gösterme” çabasında. Çünkü bunu kendi geçmişinde yaptı.

***

Gazze’nin İşgali: Almanya Neden İsrail’in tarafında-3

Gazze’nin işgalinde, İsrail’in yanında yer alan Almanya’ya hem ülke içinden hem de uluslararası kamuoyundan tepkiler geliyor. Ancak Gazze’de işgalle birlikte “soykırım, etnik temizlik ve sömürgeleştirme” politikaları izleyen İsrail’e verdiği desteğin kökenleri Almanya’nın geçmişinde aranmaktadır.

Sömürgecilik ve “Holokost geçmişindeki suçluluk duygusundan değil, her iki politikasını “normalleştirme ve göreceleştirme ihtiyacı hisseden” Almanya, Gazze’nin işgalinde İsrail’in tarafında bulunuyor. İsrail’in Gazze/Filistinlilere uyguladığı soykırım, Almanya’nın geçmişindeki Holokost’a benzerlik gösteriyor. Dolayısıyla “İsrail’in Holokost’unu gerekli bir meşru müdafaa eylemi şeklinde desteklemek, Almanya’nın kendi sömürgecilik ve Holokostları için ortaya attığı iddialara tutunmasını sağlıyor.” Almanya, muhtemelen İsrail’in soykırımını “normal, haklı ve kaçınılmazmış gibi gösterme” çabasında. Çünkü bunu kendi geçmişinde yaptı.

“Almanya 1904-1907 yılları arasında sömürgeleştirdiği Namibya’da yerli Herero halkının yüzde 80’ini ve Nama kabilesinin yüzde 50’sini öldürmesiyle henüz yüzleşmedi. Birde Almanya, İkinci Dünya Savaşı’nda sadece Yahudilere değil, aynı zamanda “Romanlara da soykırım uyguladı”. Fakat Auschwitz’te her yıl 27 Ocak’ta Nazi Holokost’unu hatırlayan Almanya, Roman soykırımıyla hâlen yüzleşmedi. Bununla birlikte Holokost’un yıl dönümleri, Almanya’yı Afrika’da yerlilere ve Avrupa’da Romanlara karşı işlediği suçların sorumluluğundan kurtarmaz. 

Almanya’nın “Vergangenheitsbewältigung’u yani geçmişin suçlarıyla yüzleşmek için gösterilen ahlaki ve politik çabası” Hererolar, Namalar, Romanlar ve Nasyonel Sosyalizm geçmişi için pratiğe dönüştürülmedi. 

Diğer taraftan Alman Şansölyesi Prens Bernhard von Bülow’un 29 Mart 1909’da Reichstag (Meclis Binası)’taki konuşmasında ortaya attığı “Nibelungentreue”/sadakat kavram mevcut. Aslında Prens von Bülow, bu kavramı “Almanya ve Avusturya-Macaristan’ın birbirlerine müttefiklik sadakatini vurgulamak için kullanmıştı”. Bugün ise, Almanya’nın “Nibelungentreue” politikası, Filistinlilerin soykırıma varan ölümlerine yol açan İsrail’e verdiği destek olsa gerek.

Çünkü Nikaragua’nın, Almanya’dan 08 Nisan 2024’te Uluslararası Adalet Divanı (UAD)’nın oturumunda, “Gazze’de Hamas’a karşı yürütülen savaş sebebiyle İsrail’e askerî teçhizat tedarikini durdurması talebi”, Alman UAD temsilcisi Tania von Uslar-Gleichen tarafından “büyük ölçüde çarpıtılmış” şeklinde nitelendi. Birde UAD’de von Uslar-Gleichen “İsrail’in güvenliğinin Almanya dış politikasının merkezinde olmasının sebebi tarihimizdir” sözleri, Berlin’in Tel-Aviv’e desteğinin arka planının itirafıydı.

İsrail 2023’te askerî teçhizatının yaklaşık yüzde 30’unu Almanya’dan aldı. Bu toplamda 300 milyon Avro’yu bulmaktadır. Böylece Almanya, İsrail’e siyasî, diplomatik, ekonomik, askerî, vb. destekler veriyor. Aynı zamanda teçhizat satımından da yüklü miktarda para kazanıyor. Ancak zikredilen destekleriyle Almanya’nın Ortadoğu’daki arabuluculuk ihtimali yok denecek kadar az. 

Ayrıca Almanya’da Haziran 2024’te yeni vatandaşlık yasası hakkında tartışmalar yaşandı. Olaf Scholz’un başbakanlığı döneminde yeni yasanın muhtevasında “Yahudilik, Almanya’daki Yahudi yaşamıyla ilgili sorular ve İsrail devletinin var olma hakkına dair açık beyanın gerekeceği” mevcuttu. Birde Almanya Parlamentosu’nda 06 Kasım 2024’te “Bir Daha Asla Şimdi Değil, Almanya’daki Yahudi Hayatını Koruyun, Güçlendirin ve Muhafaza Edin” başlığıyla Antisemitizm önergesi de sunuldu.” Yani Almanya’nın sömürgeci ve Nasyonel Sosyalizm’i bırakarak, kendi içinde bile İsrail’i desteklemesi, kendi tarihiyle hesaplaşması anlamına gelmiyor.

Ama “Auschwitz’teki törenler, tarihiyle yüzleşmiş gibi davranan Almanya’yı” İsrail’in kayıtsız-şartsız destekçisi hâline getirmiştir. Yine de “Almanya’nın Holokost suçu, İsrail Siyonizmine ve işgaline destek vermeyi haklı çıkarmaz.”

ABD’li yazar William Faulkner’in “geçmiş asla ölmez. Hatta geçmiş bile değildir” cümlesi, Almanya’nın, Gazze’yi işgal eden İsrail’e desteğini en iyi şekilde özetliyor.

Okunma Sayısı: 187
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı