NATO’nun Madrid Zirvesi’nde en önemli konu hiç şüphesiz Finlandiya ve İsveç’in üyelikleri hususunda Türkiye ile imzaladıkları Mutabakat’tır.
Bununla birlikte NATO üyeleri, Rusya işgali karşısında Ukrayna’yı desteklemede ortak tavır sergilediler. Birde Çin ekonomik ve diplomatik bir tehdit şeklinde belirtiliyor. NATO kuvvetlerinin hızla güçlendirilme kanaati de, herhangi bir Rus saldırısına daha iyi yanıt verebilmek adına değerlendiriliyor.
Zirve’de NATO’nun 2010 yılında yayınlanan Stratejik Konsepti güncellenerek, Rusya’nın tehdidi dikkate alınarak Yeni Stratejik Konsept Belgesi de (YSKB) yayınlandı. YSKB’de müttefiklerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik bir saldırı olasılığının göz ardı edilemeyeceği” uyarısında bulunuluyor.
Ayrıca Zirve’de, Ukrayna’nın, Batı’yı muhtemel Rus saldırılarından ayıran sınır şeklinde değerlendirildiği anlaşılıyor. Rusya’nın Ukrayna’da kazanması durumunda, Moskova’nın eski Sovyet coğrafyasında da benzer operasyonlara girebileceği değerlendiriliyor.
Zirve’nin gündeminde Çin de yer almaktaydı. Ancak Çin henüz bir tehdit değil. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de “Çin, düşmanımız değil. Ancak temsil ettiği ciddi zorluklar karşısında net olmalıyız” diyerek Çin’e temkinli yaklaşıyor. Zirve’ye ilk defa Japonya, Güney Kore, Yeni Zelanda ve Avustralya liderleri de davet edildi. Bu ülkelerin Zirve’ye katılmaları, Rusya’dan ilişkilerde daha fazlasının beklenildiğine işaret ediyor. Avustralya Başbakanı Anthony Albanese ise, “Rusya’nın Sovyetleri yeniden canlandırmaya çalıştığını ve Çin’in de ekonomik destekle Hint-Pasifik bölgelerde Batı ittifakını etkisizleştirmek için ittifaklar kurmak adına müttefik aradığını” vurguluyor.
NATO’nun 40 bin kişilik Tepki Gücü’nün 300 bine çıkartılması ve hatta daha sonra bu gücün 2028’e kadar 500 bine kadar çıkartılabileceğinden bahsediliyor. Stoltenberg, bu durumun “Soğuk Savaş’tan beri toplu savunma ve caydırıcılığımızın en büyük revizyonunun bir parçası” şeklinde yorumluyor. Elbette Ukrayna’daki savaş ve Rusya’nın tutumunun, Tepki Gücü’nde önemli revizyona gidilmesinde etkili oldu.
NATO, YSKB ile Rusya’nın silah kontrol yükümlülüklerini ve taahhütlerini ihlal ettiğini ve güvenlik ortamının bozulmasına katkı yaptığını belirtiyor. Rusya’nın, Sovyetler döneminde 8 Aralık 1987’de ABD ile imzaladığı Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’nı (INF), 3.400 mile kadar uçabilen karadan fırlatılan yasaklı seyir füzelerinin yıllardır testini yaparak ihlal ediyor. Donald Trump, 2 Ağustos 2019’da INF Anlaşması’ndan resmen çekilmişti. Ardından Vladimir Putin 5 Ağustos 2019’da, ABD’nin çekilmesiyle INF Anlaşması artık resmen yok diyerek, Anlaşma’nın hükümsüzlüğünü teyit etti. Dolayısıyla Zirve’de ve YSKB’de, INF Anlaşması’nın erozyona uğramasının, güvenlik ve istikrarı olumsuz etkilediği kaydediliyor. NATO YSKB ile dünyada daha güvenlikli bir çevrenin oluşturulmasını hedefliyor. Bu anlamda da Trump’ın hatasının, mevcut ABD Başkanı Joe Biden tarafından düzeltilmesi beklentiler arasında.
Önemli: Yazarlarımızdan değerli Ağabeyim İlimdar Kaya’nın, muhterem babası Hanefi Kaya’nın vefatını teessürle öğrendim. Merhuma, Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor ve İlimdar Kaya Ağabey ve tüm yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ediyorum.