Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinde tarafların hem diplomasi hem de kendi iç kamuoylarına yönelik politikaları devam ediyor.
Bunlardan birisi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 19 Nisan 2022’de “9 Mayıs’a kadar ne olursa olsun zafer ve zafer yürüyüşü yapmak” istemesi basına yansıdı. 9 Mayıs tarihinin önemi de, II. Dünya Savaşı sonunda Rusya’nın Nazi Almanya’sını yenilgiye uğratmasıdır.
Putin’in bu sene ise 9 Mayıs’ın 77. yıldönümüne “Ukrayna’da binlerce sivilin ölümüne, bağımsızlığından ve egemenliğinden vazgeçmek istemeyen bir ülkede yıkıma yol açan savaşının sonucunu kutlayarak” girmek istediği belirtiliyor. Rusya’nın 21 Nisan’da Mariupol’u ele geçirdiği haberleri, bunun delili niteliğinde.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky de “zamanlarının daraldığını, Rus kuvvetlerine karşı direnmeye devam etmek için Batı’dan daha fazla askeri destek talebinde” bulunuyor. Rusya’yı defalarca kınayan Batı da ise, henüz Ukrayna’ya ciddi bir askeri yardımda bulunulmuş değil.
Bu konuda endişeli AB üyeleri Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti. Çünkü bu ülkeler Ukrayna savaşı ile Soğuk Savaş dönemi sonrası haritanın yeniden çizilmekte olduğunun farkındalar. Birde bunlar eski Doğu Bloku ülkeleri olduğundan, Sovyetler Birliği tecrübesini de biliyorlar. Dolayısıyla bu ülkeler, doğudaki Ukrayna’nın Rusya’nın himayesinde bir güvenlik koridoru altına alınmasını da istemiyorlar. Aynı zamanda Ukrayna’nın AB üyelik başvurusunu da destekliyorlar.
Rusya’nın Ukrayna’da muhtemel bir zaferinin Avrupa haritasını değiştireceğinden çekinen bu ülkeler, kendileri için daha yüksek enerji ve tüketici ürün fiyatları anlamına gelse bile, Ukrayna’ya destekleri sürüyor. Hatta bunların mümkün olduğu kadar Ukrayna’ya askerî teçhizat desteği sağladığı ileri sürülüyor.
Diğer taraftan AB ülkelerinden Almanya, Avusturya ve Macaristan’ın çatışmanın daha fazla tırmanmaya yol açacağı düşüncesiyle Ukrayna’ya ağır silah göndermede isteksiz oldukları belirtiliyor.
Almanya’da Başbakan Olaf Scholz’un koalisyon hükümetindeki Yeşiller ve Hür Demokratlar, Ukrayna’ya ağır silahların Ukrayna’ya verilmesini savunurken, Scholz’un Sosyal Demokratları’nın bir kısmının halen enerji meselesinden dolayı Rusya’yı ürkütmemek gerektiğine inanıyor. Ancak Scholz’un partisinin içindeki fikir farklılığını zamanla aşacağına ihtimal veriliyor.
AB’nin önemli üyelerinden İtalya’da artan tüketici fiyatlarından şikayetçi. Fakat buna rağmen Başbakan Mario Draghi “Ukrayna’yı desteklediğini ve enerji hususunda Rusya’ya sert tedbirler alınması gerektiğini” bildiriyor.
Fransa’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 24 Nisan’daki 2. tura kalan Emmanuel Macron ve Marine Le Pen arasındaki propaganda da Ukrayna’daki savaşın ekonomik etkileri görülüyor.
Avrupa hükümetleri kendi içlerindeki farklı düşüncelere, hayat pahalılığına ve seçimlere odaklanarak, Putin’in zaman kazanmasına yol açabileceklerini de düşünüyor olmalılar. Zelensky zaten Ukrayna için zamanın daraldığını söylemişti. Ukrayna savaşının sona erdirilmesinde, AB’nin de kendi içinde birlikte hareket etmede zamanın çok önemli, belkide azaldığı bir süreçteyiz.