"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hased

Mustafa Taşkın
26 Eylül 2025, Cuma
Kelime olarak hased, bir kimsenin sahip olduğu nimetin ondan gitmesini istemek, hatta o nimetin kendisine geçmesini arzulamak şeklinde tanımlanır.

Kıskançlıktan farklıdır. Hasedde başkasına ait olan nimetin kaybolması istenir; sadece sahip olmak değil, başkasının mahrum kalması da arzulanır. İşte bu duygu hem ferdin, iç dünyasında yangınlar çıkarır, hem de toplumsal huzursuzluğa yol açar.

Kur’ân-ı Kerîm’de hased, çok açık ve uyarıcı bir şekilde yer bulmuştur. Felâk Suresinin 5. ayeti şöyle der: “Ve hased ettiği zaman hasedçinin şerrinden Allah’a sığınırım.”1

Bu ayet, hasedin yalnızca kişisel bir kusur değil, aynı zamanda bir şer yani zarar verici bir kötülük olduğunu ortaya koyar. Zira haset eden kişi, sadece içsel olarak zarar görmekle kalmaz; aynı zamanda çevresine de bu negatif enerjiyi yayar, fitne tohumları eker.

Sevgili Peygamberimiz (asm) hasedin kalbi nasıl kemirdiğini şöyle ifade eder:

“Hasedden sakının. Çünkü haset, ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi, iyilikleri yer bitirir.”2

Bu hadis, hasedin sadece kötü bir duygu olmadığını, aynı zamanda kişinin biriktirdiği sevapları da yok ettiğini vurgular.

Hased duygusu, ruh sağlığını zehirleyen bir virüstür. Sürekli başkalarının hayatına odaklanan kişi, kendi varlığını değersiz hissetmeye başlar. Depresyon, öfke, yetersizlik duygusu ve sosyal izolasyon gibi psikolojik rahatsızlıkların kaynağında çoğu zaman bu tür zararlı duygular yatar. Hased eden kişi, kendi potansiyelini görmez olur; içine kapanır, mutsuzluk deryasında kaybolur.

Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî, hased konusuna Risale-i Nur’un birçok yerinde değinir. En çarpıcı tespitlerinden biri şudur: “Çünkü hased evvelâ hâsidi ezer, mahveder, yandırır. Mahsud hakkında zararı ya azdır veya yoktur.”3

Bediüzzaman’a göre hased, Allah’ın takdirine karşı bir başkaldırıdır. Birinin nimete kavuşması, Allah’ın takdiridir. Bu takdire rıza göstermek gerekirken, haset duygusu ile ona düşmanlık beslemek aslında Allah’ın hükmüne karşı gelmektir.

Bu çerçevede Üstadımızın şu sözü de insana derin bir tefekkür duygusu kazandırır: “Kaderi tenkit eden, başını örse vurur, kırar; rahmete itiraz eden, rahmetten mahrum kalır.”4

Hased duygusundan kurtulmak için şuurlu bir içsel çaba, gayret gerekir. Öncelikle elimizdeki nimetleri görmek, düşünmek ve o nimetleri verene şükür etmektir.

Hased duyulan kişiye dua etmek, bu olumsuz duygunun ömrünü kısaltır. Allah'ın her bir icraatında mükemmel ve kusursuz olduğunu düşünmek ve hissetmek de haset duygusunu ortadan kaldırır. Son olarak da Felâk Suresi eşliğinde Rabbimize yalvarıp, kalbimizi bu kirden temizlemesi için dua etmek, haset duygusunu kalbimizden silmek için etkili bir yoldur.

Hased, gizli bir yangındır. Önce sahibini yakar, sonra çevresini. Bu ateşi söndürmenin yolu ise; teslimiyet, şükür ve tefekkürle dolu bir kalp inşa etmektir. Kalbimizi başkasına tahsis edilen nimetlerle değil, Allah’ın bize yazdığı kaderle meşgul ettiğimizde, huzur atmosferinde yaşamanın farkına varılır.

(Bizim Aile dergisi, Temmuz 2025)

Dipnotlar

1. Felak Suresi: 5.

2. Ebû Dâvûd, Edeb, 44.

3. Mektubat, Yirmi İkinci Mektup.

4. Age, 22. Mektup.

Okunma Sayısı: 186
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı