"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Anlatım bozuklukları-19 - Şapka Deyip Geçmeyin-38

Nahit TOPALOĞLU
20 Ocak 2025, Pazartesi
Galat hakkında- 3

Galat: “Yanlış, hatâ, sehiv; hatâlı, kusurlu; yanlış kelime veya söz; yanılma” gibi mânâlara gelmekte.

Biz Türkler Müslüman olduktan sonra Farsça ve Arapçadan pek çok kelime almışız. Fakat bu kelimeleri alırken –dînî bir terim değilse hele- ya seslerini değiştirmişiz veya mânâlarını. Yâni o kelimeleri fethetmişiz. Artık bu kelimeler, Türk hançeresine ve dilimizin estetiğine göre yeni bir form veya anlam kazanmıştır. Eğer aldığımız kelime, ses olarak Türk hançeresine hiçbir şekilde müşkülat çıkartmamış ise, bu kez o kelimeyi, mânâsını değiştirerek fethetmişiz:

“Peşimden yürü” diyorsa bir Fars, önünde olmanı istiyordur. Sen önde gideceksin, o seni arkandan takip edecek. Fakat biz “Peşimden gel” dediğimizde, tam tersini kast ederiz: Arkamdan gel. Çünkü “peş” kelimesini fethederken seslerine kusur bulamamış; anlamını değiştirmişiz, hem de tam tersine.

Üstadımızın Nurlarda PEŞ kelimesini Farsçadaki aslî mânâsıyla da kullandığını görmekteyiz:

“…Hem sana âsidir der, ceza verirler. Evet iki vazife, PEŞİMİZDE [önümüzde] görünüyor. Biri, padişahın vazifesidir. Bazen biz onun angaryasını çekeriz ki, bizi beslemektir. Diğeri, bizim vazifemizdir.” Sözler - 5.Söz

Arapların kalın, kısa, küt “manâra”sı, bizim mîmârîmizde kazandığı kalem gibi ince, nârin formuna uygun olarak “MİNÂRE” zerâfetine; Farça “gul” sözü, Efendimizin hüsn-ü mübârekine teşbîhen “GÜL-i Muhammedî (s.a.v.)” inceliğine bürünmüştür. Farsça aslı “hancer” olan kelime, Türk zevki ve dehâsı tarafından “HANÇER” şekline sokularak ses ve mana uyumu sağlanmış, âdeta hançerin sivriliği, delicilik vasfı, kelimede yapılan dâhiyâne tasarrufla tecessüm ettirilmiştir.

Galat lafzı nereden çıktı?

Galat, özellikle Arapça ve Farsçadan Türkçeye geçip şekil ve anlam değişikliğine uğrayarak kullanıldığından eski sözlüklerde yanlış kabul edilen kelimeler için kullanılmıştır ilk olarak.

Asırlar öncesinde fethettiğimiz kimi kelimeler, o zamanın bazı lügatlerine bu ses değişiklikleriyle geçerken asılları da belirtilip Türkçeye geçen şekilleri için “galat” denmiş. Bu kabil kelimeler, dilimize yerleştiği şekil ve mânâsıyla tamamen benimsendiğinde, deyimlerimize, şarkılarımıza, türkülerimize, küfürlerimize vb. girdiğinde, yâni “fetih tamamlandığında” lügatlerden “galat” kayıtları kalkmıştır. Artık ne “tercüme”ye, ne “peş”e, ne “gül”e, ne de “hançer”e galat denmemiş.

Farsça “çarh” kelimesi “ÇARK”, “dûst” lafzı DOST, hoş-âb sözü HOŞAF, şâdurbân lafzı ŞADIRVAN, çep- râst kelimesi ÇAPRAZ, çar-çûbe ise ÇERÇEVE… şeklinde fethedilmişlerdir.

Arapça “mâ lezime” yâni “lâzım olan şey” mânâsındaki kelime Türkçeye geçerken MALZEME olmuş diye,bu kelimeye “galat” diyen bir lügat kaldı mı artık?

“Galat-ı his, galat-ı meşhur, galat-ı fâhiş, galat-ı rü’yet, galat-ı basar, galat-ı tahakkümî” gibi çeşitleri de olan galat lafzı, Risâlelerde “Galat-ı his” şeklinde 24 kez, “galat” biçiminde 49 defa, “galatât” diye cemi’ (çoğul) olarak 2 sefer geçmektedir. Vaktiyle (40 yıl önce) eserini Lâtinize ettiğim Kerküklü Ahmet Ziyâeddin, Mecmu’am adlı galatât kitabında “galat” için bâkir ve enteresan bilgiler naklediyor:

“Galat (gayın, lâm, tı ile) kitapta vuku bulan yanlışlardır fakat (gayın, lam, te ile ) galat ise hesapta vuku bulan yanlışlara denir.”

***

Yazarımıza sorulan suâle ve cevâben yapılan yanlış açıklamaya tekrar dönelim. Yazar, “Ben sehvetmişim.” diye bu açıklamasını kaldırtmadığı ve o günden bu yana bu hususta farklı bir beyanda bulunmadığı ve hakikate mugáyir açıklamalar internet portalinde aynen durduğu için, demlenmeye bıraktığım bu yazımızın neşri vâcip oldu. Yeni Asya’da hilâf-ı hakikat bilgilerin neşri, müsâmaha sınırlarımızı aşmalı değil mi?

Ne demişti yazar açıklamasında? (Şapka ve sâir imlâ hatâlarıyla aynen aktarıyorum):

“Üstâdımız Risale-i Nurlar’ın hiçbir yerinde, şu asıl masdar olan olan”terceme” kalıbını kullanmamış. Hep şu “tercüme” şeklinde istimal etmiştir... Galât-ı Meşhur, şu Lugât-ı Fasîh’den evlâdır vesselâm.”

“Tercüme” sözü Üstadımız tarafından Nurlarda 440 defa kullanılmış olup “galat” değildir. “Tercüme” galat değil fakat yazarın kullandığı şapkalı NEKRÂ lafzı, imlâ galatının hasıdır. NEKRÂnın başındaki şapkadan geçmeden, bu galattan kurtulmak mümkün değildir. Yapılan imlâ galatını savunmak için serdedilen hatâlı izahlar ise galat-ı fâhiştir.

Okunma Sayısı: 985
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nahit Topaloğlu

    21.1.2025 02:54:03

    Seyfettin Azbayır kardeşim. Benim yazdıklarımı da , Orhan Ali'nin yazdıklarını da anlamamışsın, görünüyor. ORHAN ALİ , Üstadın hangi görüşünü paylaşmıştır da ben karşı çıkmışım. "Ortada üstadımızın görüşü varken üzerinde tartışmak beyhudedir." diyorsun. Üstadın hangi görüşü paylaşılmış da karşı çıkılmış. Üstad İmam-ı Rabbâniye hangi söz galattır demiş de Nahit hoca ısrar etmiş. Bunları nereden çıkarttın anlamadım. Lütfen okuduğunuzu iyi anlayın. Ve galat serisinin son yazısı da 21 Ocakta neşredildi. O yazıyı okuyunca, o kadar galat içinde sahihinden evlâ olan nasıl olurmuş, anlarsınız.

  • Semanur Tunoğlu

    20.1.2025 20:16:22

    Açıkçası bende ne klasik arapça ne modern arapça da NEKRÂ diye bir telaffuza rastlamadım. İlk defa sizden duyuyorum.

  • Semanur Tunoğlu

    20.1.2025 20:15:24

    Siz NEKRÂ diye bir kelime yazdınız. Hikmet bey size bu kelimenin bu şekilde yazılışını ilk defa görüyorum siz bunu hangi sebeple yazdınız diye sordu. Siz cevaben, galat-ı meşhur dediniz. Hikmet bey NEKRÂ kelimesi galat-ı meşhur mu diye Nahit hocaya sordu. Nahit hoca dedi ki, hiçbir lügatte böyle bir galat-ı meşhur kelime yok. Bundan sonra top sizde Orhan Ali bey. Siz bir cevap vermediniz daha konuya dair.

  • Semanur Tunoğlu

    20.1.2025 20:12:16

    Orhan Ali bey son mesajınızı size hiç yakıştıramadım. Nahit hocamız bu seviyede bir muhatabiyeti hak etmiyor. Olayın seyrine bakınca ne sizin bu mesajınız ne de bir önceki mesajınızdaki üstadımızın imam-ı rabbaniye söylediği söz bağlamla ilişkili değil. Bağlam NEKRÂ kelimesidir. Sizin iddianızdaki gibi NEKRÂ diye bir galat-ı meşhur var mı yok mu? Tartışma zaten burdan çıktı. Sizin açıklamalarınızın konuyla bir ilgisi yok maalesef.

  • Mustafa Said Kara

    20.1.2025 19:45:25

    Tercüme kelimesini örnek alarak bu şekilde de galat-ı meşhur yapılır mı diyorsunuz? Yani net bir açıklama yapmıyorsunuz, neden?

  • Mustafa Said Kara

    20.1.2025 19:44:35

    Orhan bey neden ipe un seriyorsunuz? Nekrâ şeklinde bir yazım var mı? Varsa nerede var? Siz mi uydurdunuz?

  • Orhan Ali YILMAZ

    20.1.2025 15:42:57

    "Yüz Kızarıklığı" şu "hayâ" belirtisi, hem şu nişanı, hem de şu "alâmeti" imiş... Size, şu herkese tek bir söz söyleyeceğim... Peygamberimiz asm buyuruyorlar ki: "İnsanların, şu makam-ı "nübüvvet"ten, şu bütün "nebîler"den şu "ilk" duydukları, şu "ilk" işittikleri şey şudur: "إِذَا لَمْ تَسْتَحْيِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ" Yani; eğer; sen, şu "utanmıyorsan" ve asıl da şu "arlanmıyorsan"; şu "dilediğini", şu "dilediğin gibi" yapmakta "serbestsin" yapabilirsin vesselâm...

  • Nahit Topaloğlu

    20.1.2025 14:53:34

    O.A.Yılmaz, inadına, şapka çıkartılır doğrusu. 100 kelime sınırından dolayı temas edemedim ilk cevapta. Özenle ve tırnak içinde büyük harfle yazdığın şapkalı "GALÂT" “LÜGÂT” lafızları ve ilk hecesini de bilerek gene şapkalı yazdığın "KÂMÛS" yazımını (daha önceki NEKRÂ gibi) hangi lügatten aldığını bir söyle de senin galat-ı meşhurlarının tamamını biz de öğrenmiş olalım. Lügat adı ver(e)meyeceksen (ki elbette veremezsin) tek kelime daha yazma. Bundan sonraki “Galat 4 “ yazımı bekle. Galat-ı meşhur lugat-ı fasihten ne zaman evlâ olurmuş, öğren.Vesselam.

  • Nahit Topaloğlu

    20.1.2025 14:07:29

    O.A.YILMAZ "KÂMÛSla GÜREŞİLMEZMİŞ" diyorsun fakat tartışmalarımızda senin yaptığın Kámusla güreşmekti oysa. “Bana tek bir lügatten örnek ver” derdim; sen veremez, gevelerdin; şimdi yaptığın gibi. Ben tercümenin aslı öyle değildir iddiasında mı bulundum. Zaten mesele, NEKRÂ diye yaptığın yanlışı “galat-ı meşhur” diye savunmandan çıkmıştır. Bana tek Türkçe lügat göster NEKRÂ yazsın. Ben de o tek lügate bakıp demek ki galat-ı meşhurmuş diye susayım, özür dileyeyim hatta. Yoksa sen sus. Yazımın asıl sebebi senin NEKRÂ sözünde yaptığın imlâ galatını “galat-ı meşhur” diye savunmandan çıkmadı mı? Kámusla güreşip madem galip çıkan yokmuş. Niye peşrev çekiyor, uğraşıyorsun kardeşim. Kámus çıkart karşıma; iddianı ispatla,

  • Şüheda Çiçek

    20.1.2025 13:51:33

    Meseleyi ben anlamadım. Galat mı değil mi? İyice kafamız yandı.

  • Sinan önbaş

    20.1.2025 10:54:41

    Yazıda geçen ( yeni asyada hilaf ı hakikat bilgilerin neşri ,müsamaha sınırlarımızı aşmalı ) ifadesi çok mânidar. Biz yeni asya yazıyorsa doğrudur dedirten bir gazete olmuşuz. Haza min fazlı Rabbi, elhamdülillah.

  • Seyfettin Azbayır

    20.1.2025 10:35:44

    ORHAN ALİ hocam Üstad Bediüzzamman Said Nursinin konuya dair görüşünü paylaşmıştır. Ortada üstadımızın görüşü varken üzerinde tartışmak beyhudedir. Üstad hem de imam-rabbaniye bu söz galattır demişse bu yazının yazarı Nahit hocanın ısrar etmemesi ve üstadımıza tabi olması en güzeli olacaktır. Selamlar ile.

  • Arda Yıldız

    20.1.2025 10:22:31

    Diyelim ki tercüme galattır tamam. Ancak sürekli "şu" kullanılması da doğru değildir bence. Yazıyı anlaşılmaz hale sokuyor. Ben başka hiçbir yerde bu kadar şu kullanıldığını görmedim ve okumadım.

  • Sertaç LÜSER

    20.1.2025 08:16:52

    Hatâ yapmak İnsan'a özgüdür fakat hatâ olduğunu anladığı an kişinin onu bırakması evlâdır.Çünkü mesele küçükte görünse arkasında bir his barındırır.Önemli olan hislerin düzelmesidir.Kelimeler tashih'te bir şekilde düzelir fakat hisleri düzeltmek kişinin kendisine bağlıdır.

  • Orhan Ali YILMAZ

    20.1.2025 07:44:36

    Tıpkı, aynen; Risale-i Nurlar’da istimal olunan, şu evliyalar, şu enbiyalar, şu ervahlar, şu sahabeler, şu evraklar, şu esnaflar, şu ezmanlar, şu eltaflar gibi... Çünkü; Arapçadaki şu "çoğul"un "çoğulu"durlar ve şu "ister istemez" şu "kâide dışı"dırlar ve dolayısıyla da şu "galât"tırlar... Ama dilimize böyle yerleşmişler, Türkçemizin şu "fonetiğine" uyum sağlamışlardır... Yüzyıllardır, öylece kullanılmaktalar... Hem de "edebî" bir "zerâvet" konumundadırlar... Elhâsıl ve de şu "ezcümle": Şu "tercüme" de şu "galât"tır, vesselam...

  • Orhan Ali YILMAZ

    20.1.2025 02:35:17

    Fehm-i kâsırıma veriniz... Diyorum ki, Arapça', şu يُتَرْجِمُ - تَرْجَمَ" fiilinden türetilmiş, kelimenin MASDARI bulunan ٌتَرْجَمَة "Tercemetun" şeklindedir. Ayrıca, şu "Tercümetun" şeklinde başka bir MASDARI ve "isti'mâl"i yoktur... Ondan dolayı da elbette şu "GALÂT"tır... Üstâdımız Bediüzzaman Said Nursî’nin İmam-ı Rabbânî'ye dediği gibi diyorum... O "TEKELLÜFLÜ" bir "TE'VÎL"dir. Hakikat şu "GALÂT" olsa gerektir... Üstelik de, ben, Arapça Mütercim-Tercümânım... Arapça yazmış olduğum şiirlerim ve manzûmelerim vardır... Bilenler bilir... Hem de şu Arapça Hocası'yım... Daha önce de izhâr ettiğim gibi, şu dediğim gibi: LÜGÂT"TE şu "PEHLİVANLIK" olmaz... "KÂMÛS"la "GÜREŞİLMEZMİŞ" ve şimdiye kadar şu hiç şu "KAZANANI" şu "OLMAMIŞ" vesselâm... "BEYHÛDE" bir "ISRÂR", hem de şu "GAYRET"... "KADER", her ne kadar şu "GAYRET"e şu "ÂŞIK" olsa da...

  • A. Yılmaz

    20.1.2025 00:23:44

    Peki söz konusu yazarımız bu savunmayı hangi saikle yapıyor? Ona da söz hakkı vermek lazım. Belki de gerçekten galat-ı meşhur sanıyordur.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı