Şapka Deyip Geçmeyin başlığı altındaki yazılarımızda, ilk önce düzeltme (şapka) işâreti üzerinde durmuş ve ardından “de,ki,mi” yazımlarına geçmiştik.
Sırada anlatım bozuklukları vardı. Şapkadan artık pek söz etmeyecek, sadece serinin her yazısını bir küçük temasla bitirecektik. Niyetimiz gene öyle, lâkin şapka bizim peşimizi bırakmıyor bir türlü. Şapka ihmalleri hatta muhâlefeti bitmek bilmiyor yâni.
“Yeni Asya’dan Size” başlığında verilen hizmet haberlerinde Üstadın adı Said Nursi diye yazılmıştı. Yorum bölümüne “Üstadımızın adı Said Nursî’dir. Üstadımızın adına bu şapka (nisbet eki) konmalıdır, vesselâm.” yazmıştım.
Bir kardeşimiz yorumuma yorum yazmış: “…TDK sözlükten şapka kullanımını kaldırıyor. Şapka bir amaca hizmet etmiyor. Bundan sonra bizlerde kullanmamaya alışsak iyi olur. Sevgiler...”
Kardeşimiz, Aradaa Sırada yazdığımız yazıları hiç okumamış belli. Okusaydı şapkasızlığa alışmamızı teklif etmezdi sanırım. Hele serinin 4 no.lu makalesini okusaydı “de”lerin hatalı yazılmasını önlemek için -Bilâl’e anlatır gibi- verdiğimiz ipuçlarından sonra “…bizlerde kullanmamaya alışsak iyi olur.” diyerek bağlaç olan de’yi bitişik yazmazdı.
Hayır güzel kardeşim hayır. Kullanmamaya alışmamız hiç de iyi olmaz.
TDK’nin şapkayı kaldırdığı da yok. TDK portalinde, şapkanın kullanılacağı yerleri kendilerince yazmışlar. Ellerinden gelse kaldıracaklar ama meydana çıkacak telaffuz ve mânâ karmaşasını TDK bile göze alamıyorken, siz “Şapkasızlığa alışsak iyi olur.” demektesiniz. Şapkasızlığa alışmanın kesinlikle iyi olduğu yerler var tabi lâkin yazıda, imlâda, telaffuzda değil!
Tavsiyem “Şapka Deyip Geçmeyin” serisini takip ediniz; devam edecek. Aradaa Sırada çıkıyor. Her ne kadar Aradaa’ya bir iki “a” daha eklense de herhâlde sıradaki yazıların çokluğundandır. Yoksa birkaç yazımız neşredileceği günü bekliyor.
Üstad, “Bir noktanın dahi ehemmiyeti var.” demişken harflerin kafasından bütün şapkaların uçtuğunu bir düşünsenize.
Şapkasızlığa alışır da, Risâlelerden bütün şapkaları kaldırırsak, 10 sene sonra ders dinlerken telaffuz garâbetlerinden saçınızı yolarsınız. Benim ömrüm ihtimal kifâyet etmez, etse de yolacak saç kalmaz kafamda. Siz düşünün!
* * *
Anlatım bozukluklarına geçmeden, tırnak işaretine temas faydalı olacak. Tashihlerde sıkıntı veren hususlardan biri de bu.
*Nakiller, iktibaslar tırnağa alınır:
Bediüzzaman: “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam!” demiştir.
Tırnak içindeki cümle büyük harfle başlar. Tırnak içindeki iktibasın sonunda bulunan işaret (nokta, soru işareti, ünlem işareti vb.) tırnak içinde kalır.
Tırnak içinde yazılan cümlede, yeniden tırnağa alınması gereken bir söz, bir ibâre, tek tırnakla gösterilir:
Edebiyat öğretmeni “Şiirler içinde ‘Han Duvarları’ gibisi var mı?” dedi.
* * *
Bu defa hitâmı şapka sünneti ile yapalım!
54 yıl önceydi.
Şapka bahsinden bîhaberim henüz. Başımda kadife bir şapka, emektar Nur talebesi Hayri Ağabeyin dükkânına uğramıştım. Musâfahadan sonra sohbet koyulaştı. Bir ara Hayri Ağabey: “Şu şapkayı bir sünnet edelim Nahit kardeş!” diyerek başımdan aldı.
Merakla bakakaldım. Şapka sünneti(!) duymamıştım hiç.
Her ne kadar şapka inkılâbı pek kanlı olmuş, hattâ erkeklerle yetinilmeyip bir kadıncağız bile şapka kanununa muhalefetten idam edilmişse de, Hayri Ağabey, kansız bir sünnet icrâ etmişti: Yepyeni kadife şapkacığımın şems siperini ihtimamla kopartarak onu takkeye dönüştürmüştü.
Sonra Nurlardan okuyor, öğreniyorum ki bu şapkanın Müslümanı, gâvuru bile oluyormuş.(Şuâlar s.389) Sünneti niye olmasın?
Yaa, şapka deyip geçmeyin!