Ramazan-ı Şerif, Rabbini tanımak istemeyen; firavunâne rububiyet tavrı takınan nefsin açlıkla o damarının kırıldığı andır.
Ramazan-ı Şerif, “Aranızda Muhammed kim?” denilecek kadar sade yaşamış bir Nebi’nin (asm) “Aişe etleri dağıttın mı?” diye sormadan sofraya oturmadığı aydır.
Ramazan-ı Şerif, Sabır ve tahammül için, tıbbî noktada idman veren açlık perhizi doktorudur.
Ramazan-ı Şerif, sadakadır, zekattır, Kur’an’dır, namazdır.
Ramazan-ı Şerif, Sultan-ı Ezelînin ziyafetine davet edilen oruçluların akşama yakın “Buyurunuz” emrini bekleyen o tatlı ve huzurlu andır.
Ramazan-ı Şerif, şeytanların bağlanıp, kelepçelendiği zincirli adaletin adıdır.
Ramazan-ı Şerif, Üveys-i Karânî’nin meşhur münâcâtı gibi bütün canlı mevcudatın Cenâb-ı Hakka aynı münâcâtı edenlerin şahididir.
Ramazan-ı Şerif, zenginin de, fakirin de nefislerine sahip olmadıklarını anladığı zamandır.
Ramazan-ı Şerif, Manevi atmosferde okunan Kur’anlarla kalplerin huşusunun yankısıdır. Ramazan-ı Şerifteki oruç, nefsin rububiyetini kıran bir iradedir.
Ramazan-ı Şerifin orucu, nefsin ahlâkî temizliğini yapan, başıboşluğa set çeken zabıtadır.
Ramazan-ı Şerifteki oruç, hakikî ve hâlis, azametli ve umumî bir şükrün anahtarıdır.
Ramazan-ı Şerif, bir köyü doyuracak kadar yemek yedikten sonra namazda zorlanmamak için içilen maden suyu da değildir.
Ramazan-ı Şerif, birçok bid’aya taraftar olup veya işleyip, sonra da Ehl-i Sünnet ve Cemaat için bir ferec ve fütuhat beklemek değildir.
Ramazan-ı Şerif, çevrede bir ay boyunca oruç tutmayanları değil oniki ay boyunca aç kalanları araştırıp bulmayı öğreten bir aydır.
Ramazan-ı Şerif, evde yirmi tabaktan oluşan iftar yemeğine “Peygamberimizin sünneti” diye hurmayla başlamak değildir.
Ramazan-ı Şerif, gündüz aç kalmanın akşam intikamını almak değildir.
Ramazan-ı Şerif, medyada iftar hikâyeleriyle değil; fakir fukara ile ekmeğini paylaşma, ihtiyaçlarını alamadığı çocuğunun gözüne bakan gariban babanın yüzünü güldürmek, kapısının önüne zarf koyup kaybolmaktır.
Ramazan-ı Şerif, son birkaç yılda Karun gibi zengin olmuşlarla değil; uzun yıllardır kıt kanaat yaşamış bir gariban bulup ezanı beklemektir.
Ramazan-ı Şerif, Şaban ayında 1.5 milyon TL’ye jip alıp ‘Kuzum bu sene zekat veremeyeceğiz biraz borca girdik de! diye durumu kurtarabileceğiniz bir ay değildir.
Ramazan-ı Şerif, şekersiz sakız çiğneyince değil; ‘insan eti yiyince’ (gıybet etme) orucunuzun bozulduğu konusunda endişe etmeniz gereken bir aydır!
Leyle-i Kadir ise, nass-ı Kur’ân ile, bin aydan daha hayırlı olduğu, bu sırra bir hüccet-i kàtıadır.
Resûlullah Efendimiz (asm) buyurdular: “Kullar, Ramazan ayında ne (kadar sevap ve fazilet) olduğunu bilselerdi, ümmetim, senenin tamamının Ramazan olmasını temenni ederdi.” (Müsned-i Ebû Ya’la)
Bu, Ramazan-ı Şerifin, zulümatları dağıtıp, kalblerimizi, ruhlarımızı, akıllarımızı, bütün lâtifelerimizi ve bütün zerrât-ı vücudumuzla tam olarak yaşayıp yaşatmak dua ve niyazlarımla.