"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mehmet Kutlular Ağabeyin aziz hatırasına

Nejat EREN
13 Nisan 2021, Salı
ÇELİK İRADE VE FARKLI BİR PORTRE

Onu ilk olarak 1980 yılının Ağustos ayında Isparta’da yapılan geleneksel Bediüzzaman Said Nursî Mevlidi’nde karşıdan görmüştüm. 

İlk konuşmasına muhataplığım da 1983 yılında Manisa’da katıldığım bir Ege bölge meşveretinde olmuştu. 1980 yılı sonrasında cemaat içerisinde yaşanan ve menhus 12 Eylül fitnesinin sebeb olduğu ayrılık ve fitne hareketinin en kasavetli günlerini yaşıyorduk. Olmadık iftira ve yalanlarla “Üç Mehmetler” insafsızca tenkit ediliyor, hırpalanmaya çalışılıyordu. Müthiş bir Yeni Asya gazetesi aleyhtarlığı pompalanıyordu. Bir anda cemaatte büyük bir tereddüt ve kırılma olmuştu. 

Beşinci kol faaliyetinin ana hedefi gazete ve “Üç Mehmetler”di!

Fitne oyunları, Risale-i Nur ve Bediüzzaman’ın fikirlerine asla uymuyordu. Antalya’ya gelenler de hep aynı şekilde gazeteye ve “Üç Mehmetler”e hakaret edici ifadeler kullanılıyordu. Risale-i Nurlar’ın naşiri efkârı olan gazetem Yeni Asya’ya hakaretler ediliyordu. Hiçbirini görmediğim; “Üç Mehmetler”in birisini görmeyi arzuluyordum.

İşte tam bu sırada 1983 yılında Manisa’da katıldığım bir Ege bölge meşveretinde merhum Mehmet Kutlular Ağabeyle görüşmek ve sohbetini dinlemek nasip oldu. 

O gün şöyle gayet, hakperest, nazik ve muhakemeli bir konuşma yapmıştı.

“Arkadaşlar, 12 Eylül fitne hareketi cemaatimiz arasında fitneyle bir parçalanma yaptı ve maalesef başarılı oldular. 

Yalnız şurasını ifade edeyim: Bu dâvâdan kimse, kimseyi dışarı atamaz. Biz de Nur Cemaati içerisindeyiz, Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin talebe, hizmetkâr ve manevî evlâtları ağabeylerimiz de Nurcudurlar. Aradaki fark; 12 Eylül fitne hareketinin, amacı, hedefi, maksadı ve sonuçları konusunda ağabeylerimizle bizim aramızda “yorum farkı” var. Ama ben duyuyorum ki; benim adımı kullanarak bazı ağabeyler hakkında hakaretamiz sözler söylendiği kulağıma geliyor. Benim adımı kullanarak ağabeylere hakaret ve gıybet edenlere hepiniz şahit olunuz ki; onlara hakkımı helâl etmiyorum!”

Rahmetli Kutlular Ağabeyimiz Ege Bölgesi’ne çok önem verir ve üç ayda bir yapılan Ege Bölge Meşveretlerine mutlaka katılırdı. Bu meşveretlerde yaptığı dersler, en muğlak ve çetrefilli konularda yaptığı yorumlar, sorulara verdiği cevaplar cemaat tarafından kabul ve takdir görürdü. Konuşmalarıyla çok hakperest ve çok samimî bir dâvâ adamı olduğunu ispat ederdi.

4/5 Nisan 1995 yılında cemaat için çok önemli olan Bolu Abant’ta yapılan bir meşverete beni de dâvet etmişti. O meşverette tarihî kararlar alarak Yeni Asya’nın sıkıntılarını giderip dar boğazdan çıkmıştık. 12 yıl boyunca Yeni Asya Ege Bölge Temsilcisi olarak hizmetlerimizin başlangıcı o meşveret olmuştu. Bölge meşveretlerinde ve çeşitli heyetlerde o geniş ufkunu, dâvâya olan sadâkatini, Üstada olan hayranlığını, ağabeyler arasında en fazla kendini etkileyen ve 11 yıl beraber kaldığı Zübeyir Gündüzalp Ağabey hakkındaki o müthiş tesbitlerine şahit oldum. Daha sonra da 2008-2016 yılları arasında, sekiz sene yönetim kurulunda beraberliğimiz oldu.

Yönetim Kurulu toplantılarımızda onun o ufkunu, iradesini, çözüm üreten tecrübelerinden çok istifade ettik. “Deprem İlâhî İkaz!” dediği için zulmen gönderildiği Vize’deki Medrese-i Yusufiye de onu dik duruşundan döndüremedi. Orada kendisini iki defa ziyaret etme fırsatımız oldu.

Meşveret ve tahkikata çok önem verirdi. Sert mizaçlıydı, ama bir o kadar da müşfik ve şefkatliydi. Kin tuttuğunu görmedim. Bir kırgınlık olsa belki geçici olarak darılırdı, ama; “Mü’min kardeşimiz olduğu için münasebeti kesemeyiz, küsemeyiz!” derdi.

Risale-i Nur’a hâkim tecrübesi hep çözüm üretmeye yönelikti. Korkusuzluğu, cesareti, iradesi ve en zor şartlarda dik durması en öne çıkan özelliklerindendi. Kendini ahiret âlemlerine taşıyan malûm hastalığın normal bir hadise olmadığının da farkındaydık. Dâvâsı uğruna sağlığını feda etti, ama eğilmedi, bükülmedi, dâvâsından vazgeçmedi.

Nurculuk, Yeni Asya ve camiasını kendisine yakışacak şekilde her ortamda en güzel şekilde temsil etmekte hiç tereddüt etmedi. Vefat haberinden sonra cenazesi kendisine yakışır bir şekilde, hem de Üstada hizmet etmiş olan çok değerli ağabeylerin yanında, İstanbul’da, Eyüp Sultan Mezarlığı’nda defnedildi. Bu meselede de “şahs-ı manevinin” duâsıyla katkımız nasip oldu. Malûm olumsuz şartlara rağmen, kendisini takdir eden, Yeni Asya camiasının dışında başka cemaat ve siyasilerden cenazeye iştiraki onun ne kadar değerli bir dâvâ adamı olduğunun deliliydi. Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun, mekânı Cennet olsun. Aile ve akrabalarının ve camiamızın başı sağ olsun. Amin. 

NOT: Bütün can dostların Mübarek Ramazan Ayını tebrik eder, ma- nevî bir iklime sebeb olmasını Rabbimden niyaz ederim. N. E.

Okunma Sayısı: 1892
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    14.4.2021 08:47:21

    Allah razı olsun Nejat Ağabeyim. Bu yazınız vesilesiyle bir kez daha anladık ki Kutlulular Ağabey sarsılmaz bir dava adamıydı..

  • Abdurrahman

    13.4.2021 11:59:05

    Cenabı Hak gani gani rahmet eylesin...Gerçek bir dava adamı darı bekaya gitti.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı