2009 Şubat ayında, “Risale-i Nurun Asrımıza Dini Hitabeti” Konulu sempozyumda bulunan Ezher Üniversitesi Eski Reisi Ahmet Ömer Haşim’in, konuşmasından notlar:

“Risale-i Nurlar, bu asrı aydınlatan hakiki Kur’an tefsiridir. Geçmiş selef-i sâlihîn’in kitaplarını okumak isteyenler Risale-i Nurları okusalar kâfidir. Çünkü bahsedilen gerçek ilimlerin özü tamamıyla Risale-i Nurlarda vardır.”

“Risale-i Nur talebeleri bu hakikatleri dünyaya yayma gayretindedirler. Mısır Edebiyatçılar Birliği ve Risale-i Nur Araştırma Vakfı’nın ortak tertibi olan bu sempozyum onun bir örneğidir.”

“Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nurlarla Allah’ın kitabı Kur’an’a ayna olmuş, asra ışık tutmuştur. Ağır baskılar altında yazılan bu tefsir, Türkiye’de doğmuş ama insanlığı aydınlığı, nuru, güneşi olmuştur. Kıyamete kadar da bu Kur’an güneşi devam edecektir. İnşallah.”

“Risale-i Nur hizmetinde küçük- büyük yoktur. Üstadın kendisi de Risale-i Nur talebesidir. Yakın talebesi Sungur ağabey aramızdadır. Üstadının vekili olarak dünyayı dolaşarak örnek olmaktadır.”

“Yeni Said dönemi yepyeni bir tecdit dönemidir. Gayesi ve amacı değişen dünya şartlarında esas olanın siyaset değil, iman ve manevi cihad ve mücahede olduğuna işarettir. İnşallah bizler de aynı yolu takip edeceğiz. Risale-i Nurların okunan harfleri adedince Üstada dualar olsun! Türkler Risale-i Nurları okuyarak ne kadar zevk alıyorlarsa bizler de o kadar lezzet alıyoruz. Hepinize teşekkür ediyoruz.”

“Risale-i Nurların dünyaya yayılmasının sırrı; dilinin müsamahalı, nazik ve ihlâslı olmasıdır. İslâm’a doğru davet; muhlis kalplerden çıkarsa tesirli olur. Bir davanın ebedî olmasındaki vazgeçilmez şart: “İhlâstır.” Kaynağı Kur’an ve sünnet olan Risale-i Nurlar böyle bir ihlâsla yazılmıştır. Bediüzzaman Kur’an ayetlerinin en ince sırlarını kalp, akıl ve gönül dünyalarına taşımıştır.”

“Kur’an’ın ebedi ve ezeli özelliğinin bir sır olarak Risale-i Nurlarda olduğu bir hakikattir. İngiliz müstemleke nazırının Kur’an aleyhindeki sinsi planını bozan Bediüzzaman’dır. Bu ümmetin kuvvet kaynağı ve sırrı olan Kur’an’a sahip çıkıp yapışırsak bu sırra mazhar oluruz. Bediüzzaman ve müdakkik ulema bu sır ve mana ile Kur’an’a tabi olarak muvaffak olmuşlardır. Ümmetin mutluluk ve kuvveti olan Kur’an dünyaya böyle yayılmıştır.”

“Üstad Bediüzzaman’ın ümmete ve insanlığa yazdığı reçetenin Selefi Salih’inkinden farkı üslubundaki orijinalliktir. Ümmetin tıkandığı konulara çare, reçete Risale-i Nurlardadır. Bugün dünya nüfusunun beşte birisi oluşturan Müslümanların sıkıntıları çoktur. Bir hadiste: “Ümmetin, diğer ümmetlerden farklı ve üstün olduğu, hiçbir ümmete gelmeyen vahyin son peygambere (ASM) geldiği gerçeği vardır. Tek bir yerden yükselen sesin bütün dünyaya yayılmasının bir örneği Risale-i Nurlardır.”

Bir hadisi şerifte: “Müslümanların çoğalmasına rağmen beraber olamayacaklarına işaret edilir.” Bunar bizim en büyük hastalıklarımızdır. İşte, bütün bu ihtilafa ve ayrılıklara Risale-i Nurlarda çareler sunulmaktadır.”

“Filistin’de zalimlerin zulmü, Kudüs ve Gazze’de devam ediyor. Fakat Zulmün devam etmeyeceğine inancımız tamdır. Cenabı Hak: “Hiçbir zaman harbi devam ettirenlerin geleceği olmayacaktır.” Buyurmaktadır. Bu asrın dehşetine, din ve insanlık düşmanlarına karşı çok uyanık ve hazırlıklı olmalıyız.”

Evet bu güzel müjdelerin, tespitlerin yanında, Müslümanlar arasındaki menfi tutum ve tavırlar da yıllar geçmesine rağmen maalesef devam ediyor. Ama biz gelecekten tamamıyla ümit varız. “Evet, ümitvar olunuz. Şu İstikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sadâ İslâmın sadâsı olacaktır” Hakikatine ruhu canımızla inanıyoruz. (Devam edecek)