* Risale-i Nur Talebelerinin vazifeleri “î- man”dır. Bu sebeple “hayat mes’eleleri” onları alâkadar etmemeli ve merakla bakmamalıdırlar. Hayat mes’elelerinden maksat, dinin sosyal ve siyasî yapılardaki tezâhürü ve tarafgirlikler olmalıdır.
(Süleyman Kösmene – 03 Eyl’20 Perş.)
* Osmanlı döneminde “Kürdistan” ta’biri coğrafî bir tanım olarak kullanılıyordu. Bediüzzaman da bu ta’rifle kullanmıştır—ayrılıkçı ve ırkçı bir ta’rif için kullanılan “Kürdistan”la alâkası yoktur.
(Abdülbaki Çimiç – 14 Eyl’20 P.tesi)
* (...)Salgın vesilesiyle tedbir adına bir süreliğine de olsa camilerin kapatılması, Cuma’ların yasaklanması; yine tedbir niyetine Nur hizmetlerine kısmen de olsa ara verilmesi bu salgının dine yönelik muzır bir musîbet olduğunu akla getiriyor bence. / Sebep ne olursa olsun Nur hizmetlerinin tatili[nin] koronadan öteye beraberinde—Allah korusun—daha başka hastalıklara, musîbet ve belâlara dâvetiye olacağını akıldan çıkarmamalı. Bu sebeple ma’kul tedbirlerle beraber mutlaka Nur hizmetlerine ara vermeden devam etmeli. Üstad’ın “Hastalıklar, musîbet ve belâlar duâların vaktidir.” tesbitlerini dikkate alarak her zamankinden daha fazla bu salgın döneminde bolca Risale, Kur’ân, Cevşen vs. gibi küllî duâlarla belâ ve musîbetlerin def’i için Allah’a yalvarmalı... (Hüseyin Gültekin – 14 Eyl’20 P.tesi)
* Bediüzzaman’ı tanıyanlar ve anlayanlar demokrasi hizmetinde geri adım atıp köşelerine çekilemezler, demokrasi hizmetinden kaçarak bu vazifeyi terk edemezler. (Hasan Koç – 15 Eyl’20 Salı)
* (...)Risale-i Nur’un milyonlarca insanı cehalet bataklığından çekip aldığına hem tarih hem de günümüz şahittir. Risale-i Nur’u okuduktan sonra hayatına çeki düzen veren ve muhatap olduğu kişilerce “uz- man/âlim” itibarı gören milyonlarca insan var. (Faruk Çakır – 16 Eyl’20 Çarş.)
* Üstad Said Nursî’nin “dindar Demokratlar” ifadesinden anlıyoruz ki “siyaseten dindarlık” dini siyasete âlet etmeden dinin emirlerinin hayata geçirilmesine fırsat tanımak, din ve vicdan hürriyetini te’min etmektir. Yani şekilde, sözde ve şahsî değil, umumun menfaatine icraatta dindarlık! (Mikâil Yaprak – 17 Eyl’20)
* Bediüzzaman “dost, kardeş ve talebe” diye bütün samimî mü’minleri—hatalı, kusurlu, bid’a içinde olanları dâhil—herkesi kucaklayan bir cemaat yapılanması oluşturmuştur. (Ali Ferşadoğlu – 18 Eyl’20 Cuma)
* Bediüzzaman’ın îman hizmeti Asr-ı Saadet’i örnek alıyordu, İslâm’ın ilk geldiği zamanlardaki saflığı ve sadeliği esas tutuyordu. Onun için İslâmî hükümlerde ruhsatı değil, azimeti tercih ediyordu, bu yüzden (...) hizmet metodunu tarif ederken “Bizim mesleğimiz sahabe mesleği.” diyordu...
(Abdil Yıldırım – 19 Eyl’20 C.tesi)
* Bediüzzaman Hazretleri reformist değildir, dinde yeni bir kural da getirmemiştir. Onun yaptığı, bozulanı tamirdir; dini orijinaline bakarak güncellemek, yani tecdittir. (...) Üstad Nursî’nin (ra) yaptığı şey aslında İslâm’ı güncellemekten ziyade, ayarları bozulan kafaları İslâm’a göre yeniden güncellemek olmuştur.
(Abdurrahman Aydın – 20 Eyl’20)
* (...)Pınarlar akarsu olup aktıkça hariçten karışan maddeler[in] pınarın temiz suyunu etkile[mes]i gibi, Risale-i Nur hizmetini akamete uğratmak isteyenler hep olmuştur. (Çetin Acar – 24 Eyl’20 Perş.)
Not: Yukarıdaki tesbitler, gazetemizin 1-30 Eylül 2020 tarihli nüshalarından derlenmiştir.