"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kâbe, cami ve dershane…

Osman ZENGİN
11 Ağustos 2020, Salı
Başlıkta isimlerini zikrettiğimiz bu üç mübarek kelimenin, üçü de ibadet mahallidir.

Kâbe’yi anlatmaya, kudsiyetini tarif etmeye lüzum yok. Hepimizin bildiği, bütün dünya Müslümanlarının en büyük mabedi, İslâmın beş şartından biri olan Hac ibadetinin îfa edildiği yerdir.

Biraz daha dar daireye gelirsek, camilerimiz de birer ibadet yeridir. Her milletin kendi vatanındaki Müslümanlarının ibadet yeri, camileridir.

En dar dairedeki, dershanelere geldiğimizde ise, o memleketin; cemaat ve tarikatlarının, kendi aralarındaki ibadet, zikir, tefekkür ve tefeyyüz yerleridir. Medrese, dergâh vs. gibi isimlerle de yâd edilen bu mekânlar, aslında, o milletlerin çimentosu gibi, kendi milletlerini, birbirine  kenetleyen; ittihadı, muhabbeti ve uhuvveti daim ve sabit kılmaya yarayan mübarek yerlerdir.

Peki gözle görülmeyen ve ağırlığı bile olmayan bir virüs sebebiyle, takriben beş aydır, bu mekânların aslî gayeleri için kullanılamayışına, buralarda ibadetlerin yapılamayışına ne demeli, buna nasıl bakılmalı?

Dünyayı sarsan bu virüs sebebiyle, yazdığımız birkaç makalede de zikrettiğimiz gibi, öyle veya böyle, nasıl zuhur ederse etsin, bu virüs, kendi başına hareket eden bir mahlûk değildir. Ancak ve ancak, “her şeyin anahtarı yanında, her şeyin dizgini elinde” olan Cenab-ı Hakkın, vazifeli bir memurudur. Ve Rabbimiz bu virüsü, îkaz için, te’dip için yaratmıştır. Bunu böyle bilmek lâzım.

Dünyada meydana gelen birçok haksızlık yüzünden, Avrupa (mayasında, yine Avrupa olan Amerika) kâfirleri ve Asya münâfıklarının işlediği zulümler, yaptığı şenâatler, arşı da aşıp, gadab-ı İlâhîyi celb etmiştir. Hassaten, İslâm âlemine, mağdur ve mazlum Müslümanlara yaptığı zulümler, kan kusturmalar cezasız kalmayacaktı. O, kendini dünya jandarması sanan zalim devletleri, Allah öyle bir hizaya getirdi, tokat attı ki, neye uğradıklarını şaşırdılar. Mağrurane tapındıkları; malları da, mülkleri de, makamları, mevkileri de, hatta canları da, hebâen mensur, boş yere gitti.

Peki, dünya Müslümanlarına nasıl tesir etti? Biz ne yaptık da, hangi fiilimiz yüzünden, Kâbe’de tavaf, camilerde namaz, dershanelerimizde tefekkürî ibadet ve zikirlerimizi yapamadık?

En geniş dairede, dünya Müslümanları olarak; Kur’an ve Sünnete münasip işlerimiz azaldı, mugayir işler yapmaya başladık. Allah’ın emirleri, Peygamber’in (asm) sünnet-i seniyyesinden ziyade, âdeta nefsimizin, egomuzun ve enemizin emrettiği, kafamıza göre bir din anlayışı ile hareket etmeye başladık. Kur’ân’ın dört büyük maksadından; Tevhid, Nübüvvet, Haşir ve Adaletten, hangisini bîhakkın îfa ettik, yerine getirdik? Yoksa bunları, kafamıza göre mi yorumladık? Bunlardan en sonuncusu olan adalet-ki, hani Rabbimizin “Yanıma kul hakkıyla gelmeyin” dediği- hususunda bir çok kul hakkının zedelenmesine sebeb olan fiillere tevessül ettik. Âhirzaman âlametlerinden olan, Müslüman Müslümanı haksız yere öldürdü.

Bu ve buna benzer sebebler yüzünden Rabbimiz, Kâbe’de kardeş kardeşe tavaf yapamamamız suretiyle bizlere ceza verdi.

Herkesin kendi memleketindeki Müslümanlar ise, maalesef fer’î, teferruat mes’eleleri, aslî ve esas olan iman kardeşliğinin önüne geçirip, birbirine destek olup ilâ-yı Kelimetullah davasında bayrağı bir an evvel burçlara dikmek yerine, Müslüman kardeşiyle uğraşmış, ona düşman olmuş. Adaleti zîr ü zeber edip, insanlara haksızlık yapmış, zulüm yapmış, kanına girmiş, canına kıymış. Siyasetin sokulmaması îcab eden yerlerin en başında olan camiye siyaseti sokmuş; Müslümanlar arasında fitne, nifak çıkarmış; Allah’ın marziyatının, arzu ve isteklerinin, hakiki İslâmiyetin anlatılması gereken kürsü ve minberlerde, bazen mihrapta da siyaset yapılmış. Ondan sonra da Allah, sana camileri öyle bir yasaklar ki giremezsin! (Akılları başlarına gelmemiş, hâlâ da aynı şeyi, camiiler açıldıktan sonra da yapıyorlar.)

En dar daire olan ders, sohbet ve zikir mahallerinde ise; dünkü can-ciğer kardeşlerin, neredeyse birbirini yiyip hasım olması, ihlâs-uhuvvet düsturlarını hiçe sayıcı hareket etmesi, haricî düşmanın yapamayacağı kötülükleri yapması, yapmaya çalışması, gıybet, iftira, adavet, kin göstermesi gibi sebeplerin girmesiyle, kader bizleri oralardan uzaklaştırdı diye düşünüyorum.

Rabbimiz, inşaallah, hata ve kusurlarımızdan dönmeyi nasip edip, ettiğimiz kusurları da affedip, bizlere tekrar, gerçek mânâda, o mübarek yerlerde ibadet, zikir ve fikir etmeyi nasib etsin. Âmin.

Okunma Sayısı: 2278
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cengiz

    13.4.2023 09:19:53

    Yazınız çok güzelmiş. Allah razı olsun. Maalesef hala pek bir şey değişmedi. Yeniasya dışında adil olmaya çalışan bir merci yok. Bu durumda musibetler de aynı şekilde devam edebilir. Rabbim hepimizi muhafaza buyursun. Aramızdaki beyinsizler yüzünden bizi helak etmesin. Amin.

  • Süleyman Başaran

    12.4.2023 12:27:52

    Allah'ım İbadetlerimizi hayırlısıyla dosdoğru eksiksiz olarak yapabilmeyi bizlere nasip eyle. Her türlü afetten musibetten hastalıktan bizleri muhafaza eyle Ya Erhamerrahimin. Osman Abim Allah Razı olsun

  • Mustafa Karataş

    12.4.2023 05:38:54

    Maalesef bu kadar ilahı ikaza rağmen başta Adıyaman'ımız olmak üzere 11 ilimizdeki İlahi İkaz İnşallah bu derin gaflet uykusundan uyanmamıza vesile olur.

  • Mehmet Saraç

    12.4.2023 05:15:00

    Rabbim o günleri bir daha yaşatmasın, amin.

  • Emre

    12.8.2020 00:11:43

    Kaleminize, yüreğinize sağlık ....

  • Mehmed Aksoy

    11.8.2020 22:43:50

    Bazen insanın safiyetine, ihlasına ve deruhte edeceği hizmetin önemine binaen Allah-u Teala zihin açıklığı ihsan eder. Bu makale de o cinstendir diye inanıyorum. Bu güne kadar okuduğum makalelerinizin en müessiri ve en güzeli ve bu süreçte ihtiyaç duyduğumuz en elzemi. Allah müstefid olanları çoğaltsın. İhlas-ı tammede muvaffak eylesin.

  • Hüseyin

    11.8.2020 15:15:44

    Osman kardeş sağol. Gene çok güzel bir meseleye temas etmişsin. Sadece biz yaşlılar değil, gençlerde derse gidemez oldu. Bütün bu yazdığın insan ların hepsi kendi çapında, “ acaba biz nerede bir hata yaptıkda bu müsibetler başımıza geldi?” demesi lazım.

  • Hüseyin İlhan

    11.8.2020 14:41:08

    Allah razı olsun Osman ağabeyim.Rabbim sırat-ı müstakim dairesi ve iman-kur'andan,hizmeti dairesinde bulunmaktan bizi mahrum etmesin.

  • Hilal

    11.8.2020 11:47:37

    Osman abi, gene çok güzel bir konuya temas etmişsiniz. Dünya insanlarına, dünya müslümanlarına, Türkiye müslümanlarına ve en dar dairw dediğiniz, Nur cemaati ve diğer cemaat ve tarikatlere, güzel göndermelerde bulunmuşsunuz. Elinize, gönlünüze sağlık. İlhamınız bol olsun abi. Bizi böyle güzel konulara , değişik bakış açısıyla baktırdığınız içinde sağolun

  • Sedat

    11.8.2020 10:53:00

    Osman abim ya. Kaç aydır derslere gidemedim diye, abileri göremedim diye çok üzülüyordum abi. Bu yazdıklarını düşünememiştim abi. Vallaha doğru söylüyon abi.

  • Ayselunalcinar

    11.8.2020 09:18:51

    Amin inşallah.Yine çok önemli bir konu eline yüreğine sağlık,Rabbim en kısa zamanda uyanmayı nasip eylesin Müslümanım diyenlere ve insanlığa,yoksa bu gidiş hiç iyi değil.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı

En Çok Okunanlar