DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, KARAR TV canlı yayınında Ahmet Taşgetiren, Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’a açıklamalarda bulundu. Devlet Bahçeli’nin, İYİ Parti, Gelecek Partisi ve Deva Partisi ile ilgili FETÖ projesi suçlamalarına sert karşılık veren Babacan şunları kaydetti: “Lâf üretiyorlar, iş üretsinler. Üçlü koalisyon dönemlerinde ne yapmışlar. Ona baksınlar, hatırlasınlar. O günler dejavu olarak akıllarına geliyordur. Bütün sistem yerle bir olurken, 20 banka iflâs ederken, Türkiye fakirleşirken iktidar ortağıydılar. Türkiye’yi sıkıntılı durumdan çıkarmak için ne yapıyorlar, onları anlatsınlar. Şu anda iktidar güçleri ellerinde. Ülkeye hangi faydası dokunuyor, bu ülke ayağa kalksın, krizi çabuk atlatması için ne üretiyorlar? Ben bunu çok merak ediyorum. Bunu anlatsınlar. Yoksa ona çamur at, buna çamur at, iftira at… Oturduğun yerden çok kolay işler. Siyasette lâf üretmek en kolay iştir.”

Türkiye’yi içe kapatıyorlar

Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın “Zorunlu ürünler hariç, ithalat kolay olmayacak. Bir dönem birileri ülkemizi ithalat cenneti yapmış” açıklamasını da değerlendiren Babacan “Türkiye’yi içe kapatma girişimleri davul çala çala geliyor. Türkiye’yi kapatıp küçülterek yönetmek istiyorlar. Tek bir dar kadronun yönettiği ülke o kalıba göre küçülerek yönetilir. Yasaklamaktan daha kolay bir şey yok. Ama dikkat edin yasakların dozunu kaçırırsanız, karaborsa ve kaçakçılık başlar” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin krizden çıkışı için üretimden başka alternatifi olmadığını belirten Babacan, “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, yüzde 6-7 ile borçlanırken, yanı başınızdaki Bulgaristan eksi faizle borçlanabiliyor. Likidite bol. Avupa’da bir çok ülkenin ödediği faiz yüzde 1’ler civarında. Bizde de yetişmiş genç bir nüfus var. Helva yapamıyoruz. Çünkü Türkiye iyi yönetilmiyor. Dar bir ekip ve tek kişi olaya nasıl bakıyorsa kararlar öyle çıkıyor maalesef. İyi bir şey varsa biz yaptık, kötü bir şey varsa yabancılar saldırıyor” dedi.

Hakkaniyetli olmak gerekiyor

Babacan 15 Temmuz sonrası KHK’lıların durumuyla ilgili ise, “Bu önemli bir konu. Oldukça çok sayıda vatandaşımızı ilgilendiriyor. Türkiye’de 15 Temmuz gibi çok ağır bir sendromu yaşadık. O sendromun etkileri en az 2 yıl sürdü. Devlet yapısını da biraz içine kapattı. Bu yapılırken de hukuk devletine yakışmayan pek çok iş yapıldı açıkçası. Hukuk devleti çerçevesinde yönetilseydi bu konu bambaşka şeyler olabilirdi. Burada evrensel hukuk ilkeleri var. Evrensel hukuk ilkelerinden şaşmamak lâzım. Yani suçu yargı tarafından ispat edilmedikçe her vatandaşımız suçsuzdur, bitti. Genel yaklaşımımız bu. Ancak devletin yetki kullanan kademelerinde de bir miktar dikkatli olmakta fayda var. Ama insanların bir ekmek parası var. İnsanların içinde bulunduğu bir sosyal çevre var. Bir apartmanda oturuyor, 20 tane, 30 tane komşusu var. O ailenin çocukları var. Yani sağlam veriye, yargı kararına dayanmadan insanların bir kısmını böyle dışlayıcı toplunda adeta damgalayıcı bir tutum asla evrensel hukuk kurallarıyla uyuşan bir tutum değil. Burada hakkaniyetli olmak lâzım. Bu tür yapılarla da böyle yani işler iyi iken ortak, tersine dönünce düşman bu da doğru değil” şeklinde konuştu.

İstanbul - Yeni Asya