Tabiat ve esbab, bazı insanlara şükür kapısını kapatıp şirk ve küfür kapısını açmıştır.
Halbuki şirkin temeli sayısız muhalattan kurulmuş olduğundan haberleri yok. 1
Arkadaş!
Her bir mevcudun üstünde, Sâni-i Ehad ve Samed’in bir sikkesi, bir hâtemi olup o mevcudun Sâni-i Ehad ve Samed’in mülkü ve eser-i sanatı olduğuna şehadet ediyorlar. 2
Arkadaş!
Nefsin vücudunda bir körlük vardır.
O körlük vücudunda zerre-miskal kaldıkça hakikat güneşinin görünmesine mani bir hicab olur. 3
Arkadaş!
Küfür yolunda yürümek, buzlar üzerinde yürümekten daha zahmetli ve daha tehlikelidir.
İman yolu ise suda, havada, ziyada yürümek ve yüzmek gibi pek kolay ve zahmetsizdir. 4
Arkadaş!
İslâmiyet, bütün insanlara bir nur bir rahmettir.
Kâfirler bile onun rahmetinden istifade etmişlerdir.
Çünkü İslâmiyet’in telkinatıyla küfr-ü mutlak, inkâr-ı mutlak; şek ve tereddüde inkılâb etmiştir. 5
Ey arkadaş!
İnsan da başıboş, serseri, sahipsiz bir hayvan değildir.
Ancak onun da bütün harekât ve ef’ali yazılıyor, tesbit ediliyor ve a’malinin neticeleri hıfzediliyor ki muhasebe-i kübrada ona göre derece alsın. 6
Kezalik bu dünya menzilinin ve içinde oturan insanların ahvaline dikkat edilirse anlaşılıyor ki: Bu dünya ebedî kalmak için yaratılmış bir menzil değildir.
Ancak Cenab-ı Hakk’ın ebedî ve sermedî olan “Dârü’s-selâm” menziline dâvetlisi olan mahlûkatın içtimaları için bir han ve bir bekleme salonudur. 7
Bak o parlak yaver-i ekrem, bak o yüksekte ta’lik edilmiş ferman-ı a’zamı ahaliye bildiriyor ve diyor ki: “Hazırlanınız; başka, daimî bir memlekete gideceksiniz.
Öyle bir memleket ki, bu memleket ona nisbeten bir zindan hükmündedir. 8
Ve keza bu âlemin mâliki, kendi kudretine pek kolay ve pek ehven ve ibadına fevkalâde mühim ve pek şedidü’l-ihtiyaç olan haşrin tekrar be-tekrar vaadinde bulunmuştur.
Malûmdur ki hulfü’l-vaad kudretin izzetine, rububiyetin merhametine zıttır.
Zira vaadin hilâfını yapmak, cehlin veya aczin alâmetidir. 9
Sâni-i Âlem’in pek yüksek, celâlli, izzetli bir haysiyeti vardır ki; ubudiyetle Sâni’i tazim etmeyenlerin veya istihfaf edenlerin te’diplerini, tehir ve imhal etse bile, ihmal etmez. 9
Ey arkadaş!
Demek, bu muvakkat memleket bir tarla hükmündedir.
Bir talimgâhtır, bir pazardır.
Elbette arkasında bir mahkeme-i kübra, bir saadet-i uzma gelecektir. 11
Şimdi ey arkadaş!. Söz senindir, söyle.
Ne diyorsan de! 12
Dipnotlar:
1/2/6/7/9/10 Mesnevî-i Nuriye (Lâsiyyemalar)
3/4/5. Mesnevî-i Nuriye (Katrenin Zeyli)
8/11/12. Sözler (10. Söz)