Birkaç gün önce, Mevlana Celâleddin-i Rumî Hazretlerinin, “vuslat gecesi” programı yapıldı. Onun, yılları aşan mesajlarının akisleri devam ediyor.
Her asrın başında müceddidler, ehl-i imanı ışıklandırıp; Kur’ân’dan aldıkları hakikatleri asrın idrakine sunmuşlardır. Hz. Mevlana işte Anadolu’nun sinesinde durup, ehl-i imanın manevi dertlerine derman verici sözleri ile değil Anadolu’ya, Avrupa’ya da ulaşmıştır.
Her asır başında gelen bu manevi sultanların mesajlarını, elbette onların sevenleri ve talebeleri de sair insanlara ulaştırmışlardır. Hz. Mevlana’dan sonra, onun mefkuresini, tâbileri üzerlerine almışlar; Hz. Mevlana’nın mesajını insanlara ulaştırmışlardır…
Hz. Mevlana Halid-i Bağdadî Hazretleri, bundan önceki asrın müceddidi idi.
O da başka bir Mevlana idi… Milyonları bulan talebeleri ile, o asrın insanlarına ve ehl-i imana rehberlik etmişti. 1878’de Rus ordusu Yeşilköy’e kadar geldiği zaman da, Payitaht’a ulaşmalarını Mevlana Halid-i Bağdadî’nin talebeleri mani olmuşlar. Ondan yıllar sonra da komünizm tehlikesini de Nur talebeleri Allah’ın izniyle durdurmuştur.
Bu asrın manevi sultanının Bediüzzaman Hazretleri olduğunu biliyoruz. Mevlana Halid-i Bağdadî Hazretlerinin cübbesini, Bediüzzaman Hazretleri; talebesi, Kastamonu’da bulunan Asiye hanım vesilesiyle alıp kabul etmiştir…
Üstad’ın bu mefkuresini Nur devam ettirmiştir. Bu asrın sultanının Kur’ân’dan aldığı mesajlar, dünyanın her tarafına yayılmış; birçok insanının hidayetine vesile olmuştur ve olmaya devam etmektedir…
Önemli olan, bu silsilenin bir halkasında olabilmektir. Hz. Mevlana da Kur’ân’ın mesajlarını anlattı, Üstad Bediüzzaman da telif ettiği Risale-i Nur eserleriyle bunu yaptı.