İnsanın hayat safhaları vardır.
Bediüzzaman Hazretleri,kendi hayat safhalarını üç bölüme ayırmaktadır:
“Eski Said, Yeni Said ve Üçüncü Said “ diye sınıflandırmaktadır.
İşte Fatih kardeşim eski Fatih döneminde kendi halinde bir insandı. Aslın da, hepimizin eski hayat seyri başka başka idi.
Nurları tanıdığımızda hayatımız mana ve mahiyet kazanmıştı.. Kendisini Karadeniz Ereğli ilçesinde, gazetemizin eski yönetim kurulu başkanı İsmail Özdemir kardeşim vasıtası ile tanımıştım.
Mütebessim ve hasbi bir hali ve “Muhabbet fedaisi “ makamına layık bir fıtratı vardı. Ereğli Demir Çelik’te çalışıyordu. Sonra emekli olup, farklı işlerde çalıştı. Yıllar boyu yüz yüze veya çeşitli vesileler ile görüşüyorduk.
Aslen Amasya Merzifon ilçesinden, demokrat bir aileden geliyordu. Merzifon’a her gittiğimde, merhum babası Remzi ağabeyin dükkanına uğrar, muhabbet ederdik.
Nurlar ve gazetemiz ile ciddi alakadarlıklarlığı vardı. Geçtiğimiz hafta bir akşamüzeri acı bir telefon ile Hasan kardeşim, Fatih kardeşimin vefat haberini vermişti.
Fatih kardeşim, dünyevi meşakkatleri bitirip, âlem-i ahirete göçmüşti. Daha önce babası Hatay da vefat edip oraya defnedilmişti. Onu da babasının yanına defnettiler.
Üstadımız ihlas risalesinde, “gayet ağır bir hizmeti imaniye ve Kur’an’iye omzumuza ihsan-ı ilahi ile konulmuş” derken bu manayı hatırlatıyordu.
Fatih kardeşim, bu ağırlığı sırtın da iftihar ile taşıdı. Genç denilecek yaşta ebedi alemin yolcusu oldu. Nurları İsmail Özdemir kardeşim vesilesi tanımıştı. Sanırım en çok o müteessir oldu.
Adeta bir babanın evlatları gibi idiler. Mekanın cennet olsun kardeşim. Dünya seni oldukça yordu. Ama, nurlarla müşerrefiyetin, iki alemini de aydınlattı inşallah.
Yakınlarına, çocuklarına ve akrabalarına taziyetlerimi iletiyorum.