"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İsrail-İran savaşında bilemediklerimiz

Şükrü BULUT
02 Temmuz 2025, Çarşamba
Başlığımızın belki, “bilemediklerimiz” değil de, “atladıklarımız” şeklinde olması gerekiyordu. Bilseydik elbette nazara alırdık. Fakat çok önemli temel paradigmalar... Meydana gelen hadiselerde söz konusu kaideler esas alınmadığında, olayları doğru okumada sıkıntılarımız çıkıyor. Dikkat edemediğimiz bu esasları ikiye ayıralım: Biri, teoriden gelen esaslar; diğeri hadiselere tesir eden sair olaylar ve şahısların mahiyetleri… Bu ikincisine genellikle sonradan muttali oluruz.

Genellikle haricî daireleri alâkadar eden dış siyasetteki hadiseleri bu köşede değerlendirirken, imkânlarımız nisbetinde tahlillerimizi Risale-i Nur’a göre yapmaya çalıştığımızı, okuyucularımız biliyorlar. Merhum Serdengeçti’nin de ifade ettiği gibi, İstibdat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerini dolu dolu  yaşamış Bediüzzaman’ın eserlerinde, hadiselerin ekserisini doğru yorumlayabileceğimiz kıstasların zenginliğini  okuyucularımız bildiklerinden;  tahlil ve değerlendirmelerini bu açıdan yaparlar. Ki bize de yardım ediyorlar, yorumlarıyla…

Bediüzzaman’ın da dediği gibi; devletler ve milletler savaşının, insanî sınıflar savaşlarına dönüştüğünü,

Siyasette lâfız ile mana birbirlerine zıt olduğu hakikatini,

Yine Bediüzzaman’ın; klasik Avrupa telâkkisini değiştirerek, bu tarihî düşmana; “Birinci Avrupa” ile “İkinci Avrupa” diye bir ayrım getirdiğini,

Avrupa felsefesini de; “Kur’ân’a tâbi” ve “Kur’ân ile çatışma halinde” şeklinde ayırdığını,

“Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlûp olan İsevîlik ve İslâmiyet, ittihad neticesinde dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak ...” müjdesini,

Birinci Dünya Savaşı’yla başladığını düşündüğümüz “ahirzaman”ın  tarihî akışını,

İnsaniyeti ve İslâmiyet’i yok etmek isteyen dinsizlik cereyanlarının küreselleştiğini,

Hürriyetlerin ve demokrasilerin “millî kimlikleri” daha çok öne çıkardığını…

Ve Nurlardaki  daha onlarca düsturlarla oluşturduğumuz çerçevede, siyasî-içtimaî hadiseleri değerlendirmeye çalışıyoruz.

Bazen fıtraten müsait olmadıklarından, bazen halet-i ruhiyelerine ters geldiğinden, bazen bu mevzudaki hakikatleri zamanında değerlendiremediklerinden ve bazen de zamanın rüzgârıyla yanlışça takıldığı farklı siyasî düşüncelerin baskısından dolayı değerlendirmelerimize itiraz edenleri hoş karşılıyoruz.

Fakat Avrupa üflüyor, biz oynuyoruz.

Biz müteharrik-i bizzat değiliz, bilvasıtayız.

Elimizde bütün dünyayı sulha götürecek hakikatler var.

Bediüzzaman’ın, globalleşen dünyada küresel dinsizliğe karşı paktlarla mücadele edilmesi gerektiği düşüncesinin hakikatiyle birlikte; hariçteki hadiseleri insaniyet, İslâmiyet, vatanımız ve milletimiz açısından, birilerinin –farz-ı kifâye nev’inden– takip etmesi zaruretini de nazarda tutarak, bu tarz yazıları okumanın önemini biliyoruz.

Yukarıda teorik olarak sıraladıklarımızdan sonra, günümüzdeki cereyanları ve kuvvetleri değerlendirmek durumundayız. Birileri bize Amerika’dan, İsrail’den, Rusya’dan, İran’dan ve hatta AB’den bahsettiğinde; mecburen oralardaki çatışmaların hakikî taraflarını ve mahiyetlerini soruyoruz. Bir kişi, klasik manada bir Amerika, Avrupa, Rusya, Siyonizm ve Çin düşmanlığından/taraftarlığından bahsediyorsa, en hayırlısının onunla sohbeti kesmek olduğunu düşünüyoruz. Fikirlerinin temelleri yanlış olduğundan, sohbetin devamında faydalı bir hakikate ulaşamayız.

Ahirzamanın küresel cereyanlarının mahiyetlerini Nurlardan okuyamayanların “Vesayet Savaşları” telâkkisinin de yanlış olduğunu anlatamayız. Amerika’nın Çin’e ve Rusya’ya karşı İsrail üzerinden İran aracılığıyla vesayet savaşına kalkıştığını iddia edenler, mevcut ABD siyasetinde birbirlerine  karşı vaziyet iki cereyanı göremiyorlar. Bir önceki dönemde, NASDAQ (işverenler sendikası) üzerinden cinsiyetsizleştirme cinayetini globalleştiren tahripçilerin, günümüzde kaçacak delik aradıklarını bilmek gerekir. Başta ABD olmak üzere, bütün millî devletleri ve idareleri tekellerine almak isteyenlerin (DAVOS) tabana kuvvet kaçtıklarını, çevre/iklim safsatasıyla insanlığın fıtratını bozmaya kalkışanların sırra kadem olduklarını, günümüzdeki orman yangınları gibi, dünyamızın onlarca yerinde fitili ateşlenen savaşların söndürüldüğünü bilmemeleri, hakikaten düşündürücü olmalı.

Dünkü ABD ile günümüz ABD’si arasında, hatta bu değişimin etkisinden yola çıkarak dünün AB’si ile günümüz AB’si arasında fark göremeyenlerin, haricî meseleleri yorumlamaktan kaçınmaları lâzım. Çünkü bilgileri olmamış. Hatta, günümüz hükümetinin İngiltere ile; ABD’ye ve AB’ye karşı –güya gizlice– birlikte hareket ettiklerini medyadaki satır aralarından okuyamayanlar da, dış politikada tahlil yapamazlar.

İnşaallah devam edelim...

Okunma Sayısı: 593
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı