"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hasan Feyzi

Raşit YÜCEL
13 Kasım 2019, Çarşamba
Bediüzzaman Hazretleri’nin “Feyzi” adını taşıyan üç özel talebesi vardı.

Biri Ahmet Feyzi, biri Mehmet Feyzi, birisi de Hasan Feyzi.

Bunlardan Hasan Feyzi, 13 Kasım 1946 yılında vefat etmişti. Vefatının 73. Yılında kendisini rahmetle anıyoruz. 

Hasan Feyzi Ağabey, hem muallim, hem velâyet sahibi bir Nur Talebesi idi.

Kendisi, Melami şeyhi idi. 

Bir gün şeyhinin sohbeti esnasında, birden ciddileşen şeyhi şu müjdeyi vermiş:

“Evlâtlarım, size çok önemli bir müjde veriyorum! Ahirzamanda gelecek Mehdi-i Ali Resul, şu anda, şark taraflarında dünyaya teşrif etmiştir. Bizim ömrümüz ona kâfi gelmeyecek, sizler onu duyduğunuzda ve gördüğünüzde ona tabi olun.”

Yıllar sonra Bediüzzaman Hazretleri talebeleri ile Denizli hapsine teşrif ettiklerinde, savcılıkta memur bir hemşehrisi, Hasan Feyzi’ye, ”çok önemli bir hoca ve talebeleri ile hapishaneye geldi” diye haber veriyor.

Hasan Feyzi bir mahkeme günü ana cadde üzerine geçer, mahkemeye giden kafileyi beklemeye başlar. Kafile hapishaneden çıkmış mahkeme salonuna doğru yürümektedir. Kafile yaklaşınca önde Beiüzzaman ve talebesi Mehmet Feyzi kelepçeli olarak görünürler.

Kendi kendine şöyle der Hasan Feyzi: “Eğer ümmetin beklediği bu zat ise beni bilmesi gerekir”

Ve, Bediüzzaman Hazretleri, Hasan Feyzi’nin tam istikametine geldiği zaman ona müteveccihen döner ve iki eliyle üç defa selâmlar.

Hasan Feyzi’nin yüreğine ateş düşmüştür. Selâma mukabil, elini kalbinin üzerine koyar ve tazim de bulunur.

İşte, o zaman Hasan Feyzi’nin kalbine bir aşk ve heyecan ateşi düşmüştür. “Hoş geldin sen sultanım, şeref verdin bize” diye sürurunu ifade etmiştir.

Müridlerini tekyeye toplayan Feyzi Efendi onlara şu sözleri söyler:

“Kardeşlerim, ben aradığımı buldum, isterseniz benimle gelin, isterseniz nereye tabi olursanız olunuz” diyerek Nurların müştakı ve talebesi olur.

Mahkemeleri takip eder, Üstad’ın ve talebelerinin beraatından sonra şehir oteline yerleşen Bediüzzaman’ın sık sık ziyaretlerine gelir. Bir müddet Denizli’de kalan Bediüzzaman Emirdağ ilçesine mecburî ikamete tabi tutulur.

Hasan Feyzi’nin gönlüne bir hüzün ve ayrılık ateşi düşmüştür.

Uğurlamaya geldiğinde önüne bir şiir bırakır Feyzi Efendi. “Üstad Hazretlerine ayrılırken yazmıştım” diye şiirin başında bir not yazmıştı. Şiir hüzün ve elem doludur.

Şiirin sonu şu dileklerle bitmektedir:

“Dahi nezrim şu ki, canım sana kurban olacak...”

İki yıllık bir aradan sonra, 1946’da böyle bir sonbaharda ruhunu telsim eder Hasan Feyzi.

Üstad vefatına çok üzülür ve gözyaşlarını tutamaz. “Hasan Feyzi benim bedelime vefat etti” der.

Mekânı Cennet olsun. 

Denizli’ye her gittiğimde kabrini bu duygularla ziyaret ederim.

Okunma Sayısı: 1919
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdulkadir Turan

    13.11.2019 16:34:47

    Allah;Hasan Feyzi ağabey gibi bir Nur müştakına ganî ganî rahmet eylesin.Kabrini de pürnûr eylesin İnşaallah.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı