Danıştay, verdiği karar ile Ayasofya’nın cami olarak açılmasına sebep oldu.
Aslında bu Cumhurbaşkanı kararnamesi ile halledilirdi. Şöyle veya böyle, sevindirici haber bütün dünyaya ilân edildi.
Mahalli seçimler öncesi, “Sultanahmed’i doldurun da sonra düşünürüz” sözü sarf edilmişti. Demek istenirse oluyormuş. Ayasofya’nın açılma haberleri bir anda bütün kamuoyunun gündemine yerleşti, haklı olarak.
Sevindik, heyecanlandık. Bir de dış kamuoyundan tepkiler gelmeye başladı.
24 Temmuz Cuma namazı ile Ayasofya açılacak. Hayırlı uğurlu olsun. Yirmi yıla yakın neden beklendiğini merak ettik. Bunu bir siyasî malzeme yapmak fevkalâde yanlıştır.
Bazı ilahiyatçıların, Fatih’e dil uzatıp, zorla cami yapılması tenkitleri var.
Bir defa Ayasofya bedeli ödenerek cami yapılan bir camidir. Üstelik vakıf haline getirilen bir mabeddir. Vakfiyenin kullanım şartları bellidir.
Üstelik bunu ilahiyatçılardan işitmek fevkalâde yanlıştır. Ayasofya alındığında harabe halindeydi. Beş yüz yıl müddetince her padişah bakımlarını ve ilâvelerini yapmışlardır.
Bunu, hiçbir zaman siyasî bir gelir haline getirmemek gerekir. AKP’nin yıllardır yaptığı hukuksuzluğunu kimse göz ardı edemez.
Çünkü, mürekkep mürekkep ile temizlenmez.
Bu vesileyle özellikle gazetemiz yaralanamaz.
Bizler her zeminde Ayasoya’nın cami olmasını şiddetle arzu ettik.
Hünkâr Mahfili’nin açılmasına Nur Talebeleri’nin tavsiyesi ile Demokratlar imza atmış, minarelerinde ezan okunmuştur.
Bizler her hayırlı işi tebrik ederiz. Vesile olanları tebrik ediyoruz. Darısı diğer zincirlerin kırılmasına…