Hayatı ve cihanı sarsacak öyle olaylar oluyor ki, insan hayret içinde kalıyor. Son olaylar bunun en canlı misalleridir. Kendi yaşantılarımızdaki hallerimizde de bunu görmek mümkündür.
Yaşadığımız hayat, bir minval üzerine gitmiyor, inişleri ve çıkışları oluyor. Biz, ehli iman olarak bunları, kaderin çizdiği ince çizgiler olarak değerlendiriyoruz. Doğuda ve batıda yaşanan can acıtıcı hadiselere üzülüyor ve duâlarda bulunuyoruz.
“Avrupa kâfir zalimleri ve Asya münafıkları, ya çalar veya gasb eder” tesbitinde bulunan Üstadımız, meseleyi ne güzel tasvir ve tarif etmiş. Müslüman ülkeleri silâh ve mühimmatlar ile besleyen Avrupa’nın elbette büyük menfaatleri var.
Başka ülke menfaatlerine çalışan kimler var bilmek zordur. Çünkü, “münafık kâfirden daha zararlıdır” tesbiti bilinen bir hakikattir. Bu santranç oyunları, dünya durdukça devam edecektir. Hilesiz ve entrikasız bir hayat, ancak doğruluk ve istikametten geçer.
Bu milletin, istikamet ile hayatını devam ettirebilmesi, helâl ve harama uymak, serseriliği bırakıp itaat etmekten geçiyor. Bunun için, hükümetlerin ve irade ve idarenin nurlara ekmek ve ilâç kadar ihtiyacı vardır.
Bu santranç oyunları ile nihayete kadar gitmek mümkün değildir. Doğruların yerini, yanlışlar alırsa, hürriyet şefkat ve merhameti bulmak mümkün değildir. Dünya, bu saadeti elbette bir gün bulacaktır. Avrupalılar çalmayı ve gasb etmeyi bırakacak, Asya münafıfları aklını başına alacak ve istikameti bulacaktır.
“Ümitvar olunuz! Şu istikbal inkilâbı içinde en gür sâdâ İslâm’ın sâdâsı olacaktır” müjdesi o zaman tahakkuk edecektir inşallah. Zalimlerin satranç oyunları o zaman sona erecektir.