Ehl-i dalâletin, ehl-i sefahatin ve bunların en büyük destekçisi, hamisi ve yönlendiricisi, kontrol edicisi olan zındıka komitesinin hücumları, plânları, faaliyetleri; zamanımızda şer cephesini, küfrü, sefih bir hayatı, ümitsizliği, tembelliği ve gafleti devamlı olarak ayakta tutmaya, canlı bir şekilde menhus hücumlarını, saldırılarını yaptırmaya çalışmaktadır.
Elbette küfrü ve sefihlerin hayatlarını zik- retmemizdeki sebeb-i hikmeti tedbir ve ibret içindir. Mü’minler, muvahhid olan Müslümanlar da bunlara karşı müteyakkız olmalılar, artarak devam eden hile ve oyunlarına gelme- melidirler. Neden kötüler daima kötülüklerini yapmak için başarılı olsunlar ki, diyerek iyiliklerin de iyiliklerini, birlik ve beraberliklerini, muvaffakiyetlerini/başarılarını, Hak’ta sebat ve metanetlerini göstermeleri gerekmektedir.
Bizlerin en büyük hedefi menfilerin hücumlarını karşılama yol ve yöntemimiz müsbete, iyiye, güzele, hayra odaklanmak olmalıdır. Eğer hakikat imanî, Kur’ânî bu caddede yürümek ve muvaffak olmak istiyorsan muhakkak bir surette kendimizi planlı olarak müsbet bir şekilde ehl-i küfrün ve zındıka komitesinin çalışmalarına, hücumlarına hazırlayabilmeliyiz.
Özgüvenimiz tam olarak şeytanını ve nefsini alt etmiş; akıl, kalp ve ruh olarak iman hakikatlarıyla; Kur’ân’ın nurlu hakikatlarıyla tam donanımlı olabilmeliyiz. Yani iman hizmetleri için konsantrasyonumuz tam olabilmelidir.
Bizler de imanımızın verdiği cesareti, işte bu müsbet iman hizmetinde kararlı ve ümitvar olarak kullanabilmeliyiz. Her türlü imkân ve şartta iman hizmetinin en küçük bir meselesini bile küçümsememeliyiz. Kendi nefsi abartılarımıza fırsat vermeden sırat-ı müstakim üzerine elimizden gelebilen bütün gayret ve çalışmayı Kur’ân hizmetinde harcayabilmeliyiz.
Tecrübelerden faydalanmak; büyükleri dinlemek, hataları kabul edebilmek; umudumuzu kaybetmemek ve ertelemelere asla fırsat ve taviz vermemek bu kudsî iman, Kur’ân dâvâsının yolcularının vazgeçilmez sıfatları olabilmelidir.
Netice itibariyle ehl-i küfrün kurusıkı safsatalarına ve propagandalarına ehemmiyet vermeden; kendi işimizi ve kendi ideallerimizi gerçekleştirmek için imanın verdiği kuvvet ve saffetle emin adımlarla kendi müsbet ve doğru hedeflerimize ilerleyebilmeliyiz.
Bizler elimizden geleni yapalım, tevfik ve muvaffakiyet/başarı Rabbimizin lütf-u keremiyledir, inşallah..