Dünyanın tehlikesi kadar ahiretin tehlikelerine de dikkat eden sırat-ı müstakimden ayrılmamaya çalışan, dünyaya dünya kadar ebedî âleme ebedî âlem kadar ehemmiyet veren ve dikkat eden kazanır…
Muhtaç olmadan, ihtiyaç sahibi olmadan, muhtaçlara bakan, yardım eden, onların ihtiyaçlarını gidermeye çalışan kazanır…
Bilgisini, öğrendiklerini ve öğreteceklerini kayıt altına alan, yazan, çizen ve plânlayan eksiksiz ve mükemmel olarak kazanır…
Belki insanın her zaman kazanması mümkün olmayabilir, ama unutmamalıdır ki her zaman için helâlinden kazanılan kazançlardan hayır, hasenata harcayan, sarf eden kazanır…
Kendini daima güven duygularıyla muhatap etmek isteyen, eğer başkalarının da hal ve hareketlerine, konuşmalarına güven duyabilirse kazanır…
Ne olursa olsun, kimde olursa olsun daima hakkı sahibine teslim eden, Hakk’ın hatırını âli/yüksek tutan kazanır…
Her toplulukta konuşması lâzım gelmediğini anlayan ve yerli yerinde ve söz hakkı verildiğinde konuşan kazanır…
Kendi nefsine yapılan fenalığı; fenalığı yapanın ıslahı ve ders alması noktasından affeden, bağışlayan kazanır…
Mesai arkadaşlarının yaptıkları görevlere, işlere devamlı bir şekilde işgüzârlık yaparak müdahale etmeyen ve kendi işinden ağırlı olarak sorumlu olduğunu anlayan kazanır…
Desinler!.. Bir ben olayım!.. Ben de neymişim görsünler!.. Benim gibisi az bulunur!.. Ne kıymetmişim be!.. Tarzlarında konuşmayacak şekilde nefis, enaniyet ve gururlarını terbiye edenler kazanır…