Şu ahirzaman hadisatı içerisinde, her şeyin ak mı kara mı olduğunun aşikâr/gözle görünür ve anlaşılır olduğu zamanımızda en doğru, dosdoğru hal, fikir ve düşüncelerimizin apaçık söylenmesi, yazılması ve konuşulmasıdır.
Fikir, düşünce ve konuşmalarını yaptığı işlerle, amelini/fiillerini, yaptığı işlerini kendi kendine yalanlayanlar… Bir de bu hallere bilmiyormuş, haberi yokmuş gibi hallere girenleri ve hareket edenleri; başlarını ellerinin arasına alarak kara kara düşünmek kurtarmaz. İllâ da hem dünyada hem de ahirette hesap onları bekliyor. Kudsî bir sorgulamanın ilk muhatapları ve mahkûmları onlar olacaktır, inşallah…
Her türlü haltı işliyorlar!.. Kimler mi? Enaniyetinin ve lokomotifinin ellerine verilmiş olanlar. Ve diz boyu konuşuyorlar: “Her zaman, her yerde, her halde, değişen her şartta, her muhtaç olduğun idarede vb.” Kendini daima hakkın tecelli edeni olarak göreceksin ve âleme bunu hakta sebat ve metanet olarak ilân edip bağıracaksın; buna ancak, gururda, kibirde, enaniyette, haksızlıkta ve tarafgirlikte sebat göstermek, kendine göre yalnızca ve yalnızca kendi hakkını savunmak denir.
Bu haller dünya metaı/mallar ve dünya menfaatleriyle alâkalı olursa belki kendini tatmin edecek, surî ferahlık “oh be!”ler hissedebilirsin… Ve yine haklılığın çürük kanatlarıyla uçtuğunu, bir yerlere geldiğini gittiğini zannedebilirsin. Fakat, yalnız unutma ki ahirete ve ahiret işlerine kendini kaptırmış adamların işlerine, fiillerine, görüş ve düşüncelerine kasd-ı mahsusla engel olur, kötüler, inkâr edersen inkısar-ı hayale uğrarsın ve hesabın aritmetiğinden bazı rakamların hesabını bu dünyada da vermeye başlarsın!..