Lise çağlarımızda yetmişli yıllarda Amasya’dayız. Ayağımızın yere basıp basmadığını, fark edemediğimiz yıllar.
Gençlik heyecanıyla hareket ediyoruz. Özellikle çok okuduğumuz bu dönemde “sağ ideolojinin” her kesiminde, her mekânında gözükmeye çalışıyoruz. Tarih merakı, sporculuk gibi özendirici faktörlerden dolayı milliyetçilik hevesatında bir sene kadar süren bir serüvenimiz oldu. Ve Halit Yolcu, Bedreddin Seven, Ahmed Ağabey gibi Nur Talebeleriyle tanışmamız vesilesiyle Risale-i Nurları tanıdık. Öyle bir tanıma ki, hemen her şeyimizi bütün imkânlarıyla Risale-i Nur okumalarına ve hizmetlere iştirake göre ayarlamaya başlamıştık.

Üniversite imtihanlarına hazırlanırken, Beyazıt Camii’nde duâ ediyorum. Hayal meyal ve üniversite imtihanı sonuçları açıklanıyor. Bursa’da Yeşil Cami ve Yeşil Türbenin bulundu Yeşil Emir Caddesindeki Durmuş apartmanındaki Nur dershanesindeyim.
O yıllar hiç boş vaktimiz yoktu. Olmamıştı. Akşamları okul, gündüzleri Yeni Asya Büro hizmetleri, kitap satışları; geceleri, dersler, dershaneler ve her hâlükârda Nurculukla alâkalı bütün işler… Bu arada “Doğru Hâkimiyet” isimli mahalli gazetede (20-25 bin tirajı vardı) köşe yazıları yazıyor, “Edebiyat Sanat” ve “Müzik” sayfalarını haftada bir kere olmak üzere çıkarıyoruz.

Eh! Bu kadar yüklü çalışmanın ve mesainin arasında da Cumartesi-Pazar günleri olmak üzere haftada iki gün Bursa’da dersleri takip eden abilerin çocuklarıyla (ilkokul iki-ortaokul üçüncü sınıflar arası yaş grubu) bir araya geliyoruz. Yeşil dershanesinde Risale okuyoruz, İngilizce öğreniyoruz. Bazen haftanın özellikle Pazar günlerinde onlara tekvando dersleri veriyorum. Ne yapalım o zamanlar birisine hem de çocuk yaştakilere Risale-i Nur’da bahsetmek, okumak anlatmak o kadar kolay değildi. Çünkü bilgi birikimi ve tecrübe yoktu… Her ne ise bütün bunlar tarih oldu zaten…
Evet, bu tarihi hadiseler içerisinde gençlerle birlikteliğimizi hatırlamaya, hatırladıklarımızı yazmaya çalışacağız. Dedik ya; ilkokul ikinci sınıftan ortaokul üçüncü sınıfa kadar 30-35 kardeşimizle hafta sonları bir araya geliyoruz ve o yıllarda Risale-i Nur okumaları yapıyoruz, İngilizce öğretiyoruz ve kulakları çınlasın Hacı Raşit Yılmaz Ağabeyimizin köyü Odunluk’a gidiyoruz. Piknik yapıyoruz. Piknik bahane yine Risale okumaları yine spor vs. devam….

Hafızamızın yavaş yavaş zayıfladığı şu günlerde hatırlayabildiğim kadarıyla birçoğu dede olan kardeşlerimiz; Orhan, Nureddin, Süleyman, Aydın, İbrahim, İsmail, Harun, Osman (rahmetli), Mecid, Rahmi, Mustafa (Pala), Mustafa (Çırak), Ekrem, Nihat, Muhammed, Mehmet, Said, Ayhan… ve diğer ismini hatırladıklarımızı da Harun Kula kardeşimizin verdiği bu fotoğrafla hatırlayabildik diyebiliriz…
Esas itibariyle bu yazıyı kaleme almamızın sebebi ise Osman Kula (rahmetli) kardeşimizdir. Kısa bir süre önce Rahmet-i Rahman’a tevdi ettiğimiz Osman kardeşimizle kırk iki senelik birlikteliğimizin yüzde doksanını Risale-i Nur dersleri, Risale-i Nur hizmetleri teşkil etmekle beraber, başka birlikteliğimizde oldu. Bir sene gibi kısa zamanda olsa Mesut Usta ile birlikte bizlerin yanında imalat noktalarında çalışmalarımız oldu.
Onu bütün arkadaşlarımız ve kardeşlerimizle birlikte elbette özlüyoruz. Dile kolay kırk sene Risale-i Nurlarla hemdem olmak… Güleryüzlü, efendi, yardımsever ve müşfik olmak. Risale-i Nur derslerine fasılasız ve tavizsiz bir şekilde devam etmek…
Gerçekten o ibadetlerine ve derslerine çok düşkün birisiydi. Bu hallerini İbrahim Avina kardeşimizle birlikte Osman’la yaptığımız umre ziyaretinde daha yakından müşahede ettim.
Rahmetli Osman Kula için söylenecek, yazılacak çok güzel hatıralar, hadiseler var, fakat benim nazarımda onun en güzel hatırası; kırk küsûr sene evvel diz dize beraberce Risale-i Nurları okurken ahir ömründe de kabrin başında yine Risale-i Nur diyarına yolculuğudur…
Rabbim ona kâinatın zerratının, mürekkebatının sonsuz, misli misli âdedince rahmet eylesin inşallah.
Cenâb-ı Erhamürrahimin ailesine, çocuklarına, yakın akrabalarına ve hizmet-i Kur’âniye ve imaniyedeki kardeşlerine, arkadaşlarına sabr-ı cemil ihsan etsin inşallah…
Bütün ehl-i imanın ve Osman Kula’nın ruhları için el Fatiha….