Ramazan-ı Şerifte hayrı birden bine çıkan evradlarımızla meşgul olup, ilmî derslerimizle bu cüz’î, geçici sıkıntılara ehemmiyet vermemeye çalışmak büyük bir bahtiyarlıktır.
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Mübarek Ramazan-ı Şerifinizi bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz. Cenab-ı Hak bu Ramazan-ı Şerifin Leyle-i Kadr’ini umumumuza bin aydan hayırlı eylesin, âmin. Ve seksen sene bir ömr-ü makbul hükmünde hakkınızda kabul eylesin, âmin.
Sâniyen: Bayrama kadar burada kalmamızın bizlere çok faydası ve hayrı olduğuna kanaatim var. Şimdi tahliye olsaydık, bu medrese-i Yusufiyedeki hayırlardan mahrum kaldığımız gibi, sırf uhrevî olan Ramazan-ı Şerifi dünya meşgaleleriyle huzur-u manevîmizi haleldar edecekti. “El-hayrü fî ma’htârahullah” [Hayır, Allah’ın seçtiğindedir.] sırrıyla, inşaallah, bunda da hayırlı büyük sevinçler olacak.
Mahkemede siz de anladınız ki; hatta kanunlarıyla da hiçbir cihette bizi mahkûm edemediklerinden, ehemmiyetsiz, sinek kanadı kadar kanunla teması olmayan cüz’î mektupların cüz’î hususiyatı gibi cüz’î şeyleri medar-ı bahis edip, büyük ve küllî mesail-i Nuriyeye ilişmeye çare bulamadılar. Hem gayet küllî ve geniş Nur Talebeleri ve Risale-i Nur’un bedeline, yalnız şahsımı çürütmek ve ehemmiyetten ıskat etmek bizim için büyük bir maslahattır ki, Risale-i Nur ve talebelerine kader-i İlâhî iliştirmiyor; yalnız benim şahsımla meşgul eder.
Ben de size, bütün dostlarıma beyan ediyorum ki:
Bütün ruh u canımla, hatta nefs-i emmaremle beraber Risale-i Nur’un ve sizlerin selâmetine, şahsıma gelen bütün zahmetleri manevî sevinç ve memnuniyetle kabul ediyorum. Cennet ucuz olmadığı gibi, Cehennem de lüzumsuz değil. Dünya ve zahmetleri fânî ve çabuk geçici olduğu gibi, bize gizli düşmanlarımızdan gelen zulüm de mahkeme-i kübrada ve kısmen de dünyada yüz derece ziyade intikamımız alınacağından, hiddet yerinde onlara teessüf ediyoruz.
Madem hakikat budur; telâşsız ve ihtiyat içinde kemal-i sabır ve şükürle, hakkımızda cereyan eden kaza ve kader-i İlâhî ve bizi himaye eden inayet-i İlâhiyeye karşı teslim ve tevekkülle ve buradaki kardeşlerimizle de hâlisâne ve tesellikârâne ve samimâne ve mütesanidâne hakikî bir ülfet ve muhabbet ve sohbetle Ramazan-ı Şerifte hayrı birden bine çıkan evradlarımızla meşgul olup ilmî derslerimizle bu cüz’î, geçici sıkıntılara ehemmiyet vermemeye çalışmak büyük bir bahtiyarlıktır. Ve Nurun pek ehemmiyetli bu imtihanındaki tesirli dersleri ve muarızlara kendini okutturması, ehemmiyetli bir fütuhat-ı Nuriyedir. HÂŞİYE
Said Nursî
HÂŞİYE: Bazı kardeşlerimizin, lüzumsuz, talebeliğini inkâr, hususan ... eskide ehemmiyetli kendi hizmet-i Nuriyelerini lüzumsuz setretmeleri, gerçi çirkin, fakat onların sâbık hizmetleri için affedip gücenmemeliyiz.
Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 533-534
LÛGATÇE:
evrad: Virdler, okunması âdet olan duâlar.
fütuhat-ı Nuriye: Nur’un zaferleri, Risale-i Nur ile yapılan iman ve Kur’ân hizmetinin akıl ve kalpleri fethetmesi.
inayet-i İlâhiye: Allah’ın yardımı, ihsanı.
medrese-i Yusufiye: Yusuf’un medresesi, Hz. Yusuf’un (as) iftira, haksızlık ve zulüm ile hapiste kalmasından kinaye olarak, iman ve Kur’ân’a hizmetinden dolayı tevkif edilenlerin hapsedildiği yer manasında, hapishane.
mesail-i Nuriye: Risale-i Nur’a ait meseleler.
mütesanidâne: Mütesanid olarak, birbirine dayanıp kuvvet vererek.