"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şeriat âleme gelmiş; tâ istibdadı mahvetsin

Risale-i Nur'dan
23 Ağustos 2021, Pazartesi
Birinci Cinayet: Geçen sene bidayet-i Hürriyet’te elli-altmış telgraf umum şark aşiretlerine Sadaret vasıtasıyla çektim.

Meali şu idi: “Meşrûtiyet ve kanun-u esasî işittiğiniz mesele ise, hakikî adalet ve meşveret-i şer’iyeden ibarettir; hüsn-ü telâkki ediniz. Muhafazasına çalışınız. Zira dünyevî saadetimiz meşrûtiyettedir. Ve istibdattan herkesten ziyade biz zarardideyiz.”

Her yerden bu telgrafın cevabı, müsbet ve güzel olarak geldi. Demek Vilâyat-ı Şarkiyeyi tembih ettim, gafil bırakmadım; tâ yeni bir istibdat onların gafletinden istifade etmesin. Neme lâzım demediğimden cinayet işledim ki, bu mahkemeye girdim.

İkinci Cinayet: Ayasofya’da, Bayezid’de, Fatih’te, Süleyma­niye’de umum ulema ve talebeye hitaben müteaddid nutuklar ile Şeriatın ve müsemma-i meşrûtiyetin münasebet-i hakikiyesini izah ve teşrih ettim. Ve mütehakkimâne istibdadın Şeriatla bir münasebeti olmadığını beyan ettim. Şöyle ki:

”Seyyidü’l-kavmi hâdimühüm” [Milletin efendisi, onlara hizmet edendir.] hadisinin sırrıyla, Şeriat âleme gelmiş; tâ istibdadı ve zalimâne tahakkümü mahvetsin.

Herhangi bir nutuk îrâd ettimse, her bir kelimesine kimsenin bir itirazı varsa, bürhan ile ispata hazırım. Ve dedim ki: Asıl Şeriatın meslek-i hakikîsi, hakikat-i meşrûtiyet-i meşrûadır.

Demek, meşrûtiyeti delâil-i şer’iye ile kabul ettim. Başka medeniyetçiler gibi taklidî ve hilâf-ı Şeriat telâkki etmedim. Ve Şeriatı rüşvet vermedim. Ve ulema ve Şeriatı Avrupa’nın zünun-u fâsidesinden iktidarıma göre kurtarmaya çalıştığımdan cinayet ettim ki, bu tarz muamelenizi gördüm.

Üçüncü Cinayet: İstanbul’da yirmi bine yakın hemşehrilerimi, hamal ve gafil ve safdil olduklarından, bazı particiler onları iğfal ile Vilâyat-ı Şarkiyeyi lekedar etmelerinden korktum. Ve hamalların umum yerlerini ve kahvelerini gezdim. Geçen sene, anlayacakları suretle, meşrûtiyeti onlara telkin ettim. Şu mealde:

İstibdat, zulüm ve tahakkümdür; meşrûtiyet, adalet ve Şeriattır. Padişah, Peygamberimizin (asm) emrine itaat etse ve yoluna gitse halifedir; biz de ona itaat edeceğiz. Yoksa, Peygambere  (asm) tâbi olmayıp zulüm edenler, padişah da olsalar haydutturlar.

Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz. Ve bizi bir cihette teyakkuza ve terakkîye sevk eden hakikî kardeşlerimiz Türklerle ve komşularımızla dost olup el ele vereceğiz. Zira husûmette fenalık var; husûmete vaktimiz yoktur. Hükûmetin işine karışmayacağız. Zira hikmet-i hükûmeti bilmiyoruz.

İşte o hamalların Avusturya’ya karşı, benim gibi bütün Avrupa’ya karşı boykotları ve en müşevveş ve heyecanlı zamanlarda âkılâne hareketlerinde bu nasihatin tesiri olmuştur. Padişaha karşı irtibatlarını ta’dil etmeye ve boykotajlarla Avrupa’ya karşı harb-i iktisadî açmaya sebebiyet verdiğimden, demek cinayet ettim ki, bu belâya düştüm.

Tarihçe-i Hayat, s. 73

LÛ­GAT­ÇE:

istibdat: Kanuna ve nizâma tâbî olmayan, keyfî, baskıcı yönetim; zulüm ve tahakküm.

kanun-u esasî: Anayasa.

müsemma-i meşrûtiyet: Meşrûtiyetin isim olduğu hakikat, mana.

Sadaret: Başbakanlık.

tahakküm: Zorbalık etme; zorla hükmetme.

vilâyat-ı şarkiye: Şark, doğu vilâyetleri.

zünun-u fâside: Bozuk zanlar, şüpheler.

Okunma Sayısı: 1547
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    24.8.2021 22:23:07

    “Meşrûtiyet ve kanun-u esasî işittiğiniz mesele ise, hakikî adalet ve meşveret-i şer’iyeden ibarettir; hüsn-ü telâkki ediniz. Muhafazasına çalışınız. Zira dünyevî saadetimiz meşrûtiyettedir. Ve istibdattan herkesten ziyade biz zarardideyiz.” O dönemde böylesine meşrutiyete sahip çıkan ve gayret gösteren başka bir alim yoktur. Ayrıca bu davranışı destek görmesi gereken idareciler köstekleme hatasına düşmüştür.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı