"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yaz mevsiminde küre-i arz bahçesine gir

Risale-i Nur'dan
13 Haziran 2019, Perşembe
“Şimdi bak, Allah’ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor. Bunu yapan elbette ölüleri de öyle diriltecektir, O her şeye hakkıyla kadirdir.” [Rum Suresi: 50] ayetinin işaret ettiği ihya ve nefh-i ruh keyfiyetindeki hâtem-i İlâhîye bakınız ki, pek çok garip garip haşirleri, acib acib neşirleri göresiniz!

Evet, bilhassa arzın ihyasında, her sene üç yüz binden fazla saha-i vücuda getirilen mahlûkatın nevilerinde haşir ve neşirler vardır. Lâkin bilinmez bir hikmete binaen, şu haşir ve neşirlerin ekserîsinde, iade edilen emsal aralarındaki misliyet o kadar ayniyete karîbdir ki, hemen hemen, dirilen evvelkinin ne aynı ve ne gayridir denilebilir. Her ne ise, misliyet, ayniyet mevzuubahis değildir. Her nasıl olursa olsun, o haşir neşirler beşerin sühulet-i haşrine delâlet ettikleri gibi, beşerin haşrine birer misal ve birer örnek olabilirler.

Mesnevî-i Nuriye, Altıncı Lem’a, s. 26

***

İ’lem Eyyühe’l-Aziz!

Gözleri küsuf tutmuş bazı adamlar, gözleri önünde vukua gelen gayr-i mahdud hususî haşr ü neşirleri kör gözleriyle gördükleri halde kıyamet-i kübrayı ve haşr-i umumiyeyi nasıl istiğrab ediyorlar? Acaba çiçek açıp semere veren ağaçlarda her sene icad edilen meyvelerin haşr ü neşirlerini gördükten sonra, haşr-i umumîyi istib’ad eden sıkılmaz mı? Eğer onlar şuhudî bir yakîn ile haşr-i umumîyi görmek isterlerse, akıllarını da beraber bulundurmak şartıyla, yaz mevsiminde küre-i arz bahçesine girsinler. Acaba ağaç dallarından sallanan o tatlı, ballı, nazif, latif kudret mu’cizeleri o mahlûkat-ı latîfe, evvelkisinin, yani ölüp giden semeratın aynı veya misli değil midir?

Eğer insanlarda olduğu gibi o meyvelerde de vahdet-i ruhiye olmuş olsa idi, geçmiş ve gelen yeni meyveler birbirinin aynı olmaz mıydı? Fakat ruhları olmadığı için, aralarında ayniyete yakın öyle bir misliyet vardır ki, ne aynıdır ve ne de gayr keyfiyeti gösterir. Acaba semerattaki bu vaziyeti gören, haşri istib’ad edebilir mi?

Ve keza, manevî asansörler ile lâzım olan erzak ve gıdalarını ağacın yüksek dallarına çıkartmakla, tebessümleriyle arz-ı didar eden dut ve kayısı gibi meyveleri kuru ve câmid bir ağaçtan ihraç ve icad etmekle o kuru ağacı acib bir vaziyete ve hayattar antika bir şekle koyan kudret-i ezeliyeye haşr-i umumî ağır gelir mi? Hâşâ! Bu latif, nazik masnuatı o kuru ağaçlardan ihraç eden kudrete hiçbir şey ağır gelmez. Bu bedihî bir meseledir; fakat gözleri kör olanlar göremiyorlar.

Mesnevî-i Nuriye, Zeylü’l-Hubab, s. 122

LÛ­GAT­ÇE:

bedihî: delil ve ispatı gerektirmeyecek şekilde açık ve ortada olan.

câmid: ruhsuz, cansız.

delâlet: işaret.

gayr-i mahdud: hudutsuz, sınırsız.

haşir: öldükten sonra diriliş.

haşr ü neşir: dirlip toplanıp dağılma, toplanıp yayılma.

hâtem-i İlâhî: Cenab-ı Hakkın mührü.

ihya: canlandırma, diriltme, hayat verme.

istib’ad etmek: akıldan uzak görmek.

istiğrab: garip bulmak, şaşırmak ve hayret etmek.

karîb: yakın.

küre-i arz: dünya, yeryüzü.

küsuf tutmak: perdelenmek, kararmak.

nefh-i ruh: ruhun üflenmesi.

neşir: yayma, dağıtma, saçma.

semere: meyve.

sühulet-i haşir: öldükten sonra dirilişin kolay olması.

şuhudî: açıkça, gözle görür derecede.

vahdet-i ruhiye: ruh birliği, ruhun tek olması.

yakîn: kesin bilme.

Okunma Sayısı: 1794
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı