Dünyada çeşitli şekillerde kurulan devletler arası nice birlikler vardır.
Tek başına kalan devletlerin zayıf noktaları ortaya çıkınca, muhtelif devletler bu zayıflıklardan kurtulmak için, başka devletlerle güçlerini birleştirerek, inanılmaz bir kuvvet kazandıkları bilinen bir gerçektir.
En başta elli devletten meydana gelen ve sonra birleşerek federal bir devlet haline gelen Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, otuza yakın devletin birleşmesiyle ortaya çıkan Avrupa Birliği olmak üzere, Afrika Birliği gibi daha birçok kurulan birlikler, artık devletlerin tek başına yaşamalarını zorlaştırmaktadır.
Bahsi geçen böyle birlikler arasında sıkışıp kalan İslâm devletlerinin, kendi aralarında birlik olamayıp tek başlarına kalmaları, İslâm dünyasının ve bütün Müslümanların da sıkıntı içinde kalmalarını netice veriyor. Başta, Irak, Suriye, Filistin, İran, Libya, Yemen ve daha birçok ülkelerde yaşanılan maddi ve manevi sıkıntılar ve hatta İslâm devletleri arasında yaşanılan problemlerin hepsi, İttihad-ı İslâm denilen Müslüman devletlerin İslâm birliğini kuramamalarından ileri geliyor.
İslâm devletleri arasında kurulacak olan birliğin ilk denemesi, 24 Şubat 1955 tarihinde Türkiye ve Irak arasında yapılan Bağdat Paktı ile ilk adımı atıldı. Bu pakta daha sonra İngiltere, İran ve Pakistan da katıldı. Amerika da gözlemci sıfatıyla dahil oldu ve CENTO adını aldı. Fakat, bu birliğin ömrü çok olmadı ve kısa zamanda dağıtıldı. Zaten, Amerika ve İngiltere’nin içinde olduğu bir birlikten hayır gelmeyeceği açık bir gerçekti.
1990 yılının ortalarında gelişmekte olan İslâm ülkeleri, Türkiye’nin öncülüğünde D-8 adıyla bir birlik kurdu. Fakat bu birlik de arzu edilen neticeyi veremedi. Ara sıra toplantılar yapsalar da, varlığı ile yokluğu pek belli olmayan etkisiz bir grup olarak kaldı. Keşke bunun arkası gelse ve elli yedi İslâm devletinin birlik kurmasına öncülük yapsaydı çok iyi olurdu.
1911 yılında Şam Emeviye Camii’nde verdiği bir hutbesinde, İslâm dünyasının geri kalış sebeplerini ve bundan kurtuluş çarelerini söyleyen Bediüzzaman Hazretleri, Bundan 114 sene önce “Bu zamanda en büyük farz vazife İttihad-ı İslâm’dır.” dediği halde, hâlâ bu birliğin kurulamamış olması hakikaten çok üzücü bir durum. Bu hususta İslâm devletleri neyi bekliyor anlamak mümkün değildir. Buna engel olan nedir?
İslâm birliği; hükümetleri, sınırları, paraları ve bayrakları ayrı olsa da, iç işlerinde serbest ve dış işlerinde birlikte hareket eden ve elli yedi devletten meydana gelen bir İslâm blokudur. Böyle bir ortak blok kurulmuş olsaydı ne İslâm devlerinin kendi aralarında bir problem olurdu ve ne de dış güçler tarafından herhangi bir İslâm devletine saldırı yapılabilirdi.
İslâm birliğinin kurulamamış olması daha birçok sıkıntıların meydana gelmesine de sebep oluyor. Özellikle, Orta Doğuda bulunan İslâm devletlerinin yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, Batılı devletler tarafından modern usullerle sömürülüyor. Amerikan başkanı Tramp, üç günde üç trilyon iki yüz milyar dolar parayı, haraç alır gibi alabiliyor. Hem de her istediğini onlara yaptırabiliyor.
Osmanlı Devletinin, dört yüz yıl boyunca idaresi altında kalmış, huzur içinde yaşamış ve hepsi Müslüman olan bu İslâm devletlerinin, artık birlik olmalarının zamanı çoktan gelmiş bulunuyor. Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan, İran ve Pakistan’ın öncülüğünde mutlaka adımlar atılmalı ve İslâm birliği bir an önce kurulmalıdır. İslâm dünyasında daha fazla kan ve gözyaşı dökülmemesi için buna şiddetle ihtiyaç vardır. Bütün Müslümanlar olarak İslâm birliğinin bir an önce kurulmasını bekliyor ve dualar ediyoruz.