"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dâvâ adamı kazanılmaz, yetiştirilir

Sebahattin YAŞAR
05 Haziran 2021, Cumartesi
Kişinin kendini, ailesini, cemaatini öz eleştiriye tabi tutması zordur. Ama bu ayakta durmak için kaçınılmazdır. Alışkanlıkları eleştirmeden geleceğe yürünmez. Tartışılmayan örselenmeye mahkûmdur.

Eleştiriye açık olmak, kişi için, kurum için önünü görmek, noksanını fark etmektir. Kendini aklın denetimine kapatan bitişi başlatır. ‘Bu konuyu tartışmaya açmayalım’ cümlesi, o konuya güvensizlik anlamı taşır ve bu aklı durdurmaktır. Kendini, düşüncesinin dinamiklerini bilmeyen, kendini dışa kapatır. Gelişmelerden ve gelecekten korkar. Oysa şeffaflık ömrü uzatır, zaaflar görülür, tedbirler alınır. Çağ, kendini yenilemeyenleri yutar. 

Yüzmeyi bilen için denizin derinliğinin bir önemi yoktur. Çağın gelişmelerini takip eden bir misyon için yenilenme, dâvâ insanının işini kolaylaştırır.

Kadro gençleştirmesi bir vizyon meselesidir. Söylemin ötesinde on yıllar süren bir istihdam geçmişi, tedbiri alınmış bütçeler, süreçte oluşmuş hatıralar, kendi beyin varlığı ve dâvâsı ile bütünleşmiş idealistler topluluğunu kasırgalar bile sarsamaz. Bu tam da dâvâsına inanmışlıktır.

Dâvâ adamı kazanılmaz, yetiştirilir. Dâvâ adamı, dâvâsı kendiyle bitmeyendir. Kendinden sonrasına eleman yetiştirmeyen günü kurtarır.

Bediüzzaman Hazretleri vefatına doğru talebelerine, ‘Korkmayınız, Risale-i Nurlar küfrün belini kırmıştır.’ diyerek, yaşadığı iç huzuru ifade eder. Zübeyir Gündüzalp Risale-i Nur dâvâsı için özel yetiştirilmiş bir dâvâ adamıdır.

Bu, iman hizmetinde de böyledir, üstlendiğiniz hizmetleri yürütecek birini yetiştirmeden, orayı terk edemezsiniz. Durum yazarlar için de öyledir, bir yazar eğer kendi üslûbunda boşluğunu dolduracak bir eleman yetiştirmemişse, orada ciddî bir bencillik akla gelir. Konu akademik dünya için de geçerlidir, bir hoca, peşinden kütüphanesini devredeceği bir eleman yetiştirmemişse o hoca kendine çalışmış denir. 

Kişi de olsa kurum da olsa okuyarak, üreterek yenilenmiyorsa, vizyonda örselenmeye, prensiplerde tökezlemeye ve çağın çarklarında ezilmeye mahkûm olur. Yaşla, tecrübeyle işi götürmeye kalkmak, emaneti devredeceği elemanları yetiştirmemek, belki de dâvânın geleceğine ihanettir.

Dâvâ adamı dâvâsının derdindedir; dâvâsı ona hayat verir.

Okunma Sayısı: 1670
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer

    5.6.2021 13:00:05

    Binlerce tebrikler güzel bir yazı kaleme almışsınız.Son nokta parağrafın sonunda,can alıcı ve net bir ifade,değerlendirebilirlerden olmamız dileğiyle, Selamlar

  • Abdurrahman AYDIN

    5.6.2021 10:43:07

    Çok güzel tespitler. Evet, insanlar yediği meyvelerle değil, yetiştirdiği fidanlarla anılırlar. Talebesi olmayana "hoca" denmez.

  • Oğuz Yiğiter

    5.6.2021 09:15:54

    Bildiğim ve izlediğim kadar, bu makaleye konu ettiğiniz ideali pratikte yaşayan biri olarak sözlerinizin bir değeri ve ağırlığı var. Çünki yaşadıklarını anlatanın muhataba tesiri ihlas sırrının gereği. Çok önemli bir ikaz levhası. Yaşayarak örnek olanların sayısını artırsın Rabbimiz duası vird-i zebânım olsun...

  • Cenk Çalık

    5.6.2021 01:02:55

    "Bu, iman hizmetinde de böyledir, üstlendiğiniz hizmetleri yürütecek birini yetiştirmeden, orayı terk edemezsiniz." Harika bir tespit. Japonya da sanatçı olarak anılabilmeniz için meşgul olduğunuz sanat dalında bir çırak yetiştirmeniz gerekli. Yalnız bu çırak ustasını geçerse o ustaya sanatçı deniliyormuş. Terakki, gelişme, yenilenme bu mantıkla sağlanır. Sürekli üstüne koymaktır, öğrenme macerasına ara vermemektir. Ömür vefa etmediğinde arkadan gelen nesle bütün bilgi ve tecrübelerini aktarmaya çalışmaktır. Bu ideallere gençlerle ulaşmak mümkündür. Onun için lütfen pırıl pırıl gençlerimize sahip çıkalım. Sevgi, saygı, hoşgörü ve biraz sabırla çok ciddi mesafe alabiliriz. Allah razı olsun Sebahattin hocam. Çok önemli bir mevzuyu veciz bir şekilde izah etmişsiniz. Baki selamlar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı