"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Geçinmek/geçinememek

Sebahattin YAŞAR
14 Eylül 2025, Pazar
Kader, -hikmeti gereği- sana bana sormadan ‘beraber yaşayacaksınız’ demiş. O gün bu dündür karşılaşıp duruyoruz işte. İmtihanımız bu. Beraberce yaşamamız murat edilmiş. Madem ki beraber yürünecek bu yollar, o zaman biz yol arkadaşıyız demektir. Bunun bir hukuku var.

Neden bir zenginlik olarak görmüyoruz o vakit bizim size sizin bize uymayan taraflarımızı? Neden, kadere itiraz hükmünde olan şekvalarla doluyuz? Hani seviyordu mü’min mü’mini, hani kendimiz için istediğimizi kardeşimiz için de isteyecektik? Nerede bu özlemini çektiğimiz samimi kucaklaşmalar, muhabbetler, yaratılış hikmetimiz olan farklılığımızı kabuller? Neden noksanlıklarını gösterdikçe kardeşimizin, ‘sus, onun nice güzel hasletleri var!’ diyemedik nefse? Allah’ın rızasını neden esas maksat yapamadık? Neden kardeşimizin meziyeti ile iftihar edemedik? Bir de kalktık tenkitleri, husumetleri güzel elbiseler içinde takdim ettik taraftarlarımıza. Bir güzel kılıflar bulduk nefsin tuzaklarına. Acı ki, kin dolu düşünceler güler yüzlerle takdim edildi. Muhabbetle husumet aynı rafta satılır oldu. Sana öyle gelen bir cani sıfat ne çok masum sıfatları yok etti, yuttu. Tam da nefis ve şeytanın istediği buydu, öyle de oldu. Yazık ettik nefislerimize. Güzelce geçinip gidemedik şu kısacak ömürde.

Siz de duymuşsunuzdur, “Aslında iyi adamdı’ diye itiraf edenleri. Ama belli ki iş içten geçmiş boş cümleler bunlar. Bazıları için ‘geçimi iyi adam’ derler. O, karşısındakini olduğu gibi kabul eder. Öylece sever. Dar etmez hayatı kimseye. Damara dokunmaz sözü. Yemez, yedirir; içmez içirir. Hep kolaylaştırır. Kötü kelam etmez kimse için. Ölmüşün çiğ etini hiç yemez. Hepimiz severiz öyleleri. Biliriz biz de öyle olunca seviliriz. 

Bir de birileri için ‘geçinemediler’ derler ya. Gönül yıkmak, dar etmek hayatı sevdiğine, büyük amaçlara giderken küçücük engebelerde kaybetmek yolculuğu ne acıdır. O yüksek amaç olan İhlası; hissiyat-ı süfliye ve menafi-i cüz’iye hatırına kırmak gibi bir şey bu. Hiçbir şey kazandırmayan, ama çok büyük kaybettiren basit hisler, küçük menfaatler.

Biliyorum, geçimsizin son nefesine kadar o iç acısı dinmeyecek içinde. Vicdanında gün be gün büyüyen bir inilti duyacak. Omzunda hep ağırlaşan bir yük taşıyacak. Oysa onun o, senin sen olman çok mu anlaşılmazdı. Beceremedik, geçinemedik gitti bir türlü.

Gel, sen benim için ben senin için ağlayalım. Biz bir vücudun azalarıyız, hep birlikte sağlıklıyız. Şahs-ı manevide; dil kulağa itiraz etmez, kalp ruhun ayıbını görmez. Hatta birbirinin noksanını ikmal eder, kusurunu örter, ihtiyacına yardım eder. Sahi ne kadar öyleyiz?

Sadece “Allah ne der?” hesabıyla; helalleşmek, yeni bir sayfa açmak ne güzeldir.

Ne dersiniz, yarın, Cennet atmosferi taşıyan ‘yeni bir gün’ olur mu bizim için?

Okunma Sayısı: 183
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı