Kur’an’a ve İslam’a hizmet eden toplulukların, yine Kur’an hakikatlerine uygun olarak duruşları, sair insanların savrulmalarına ve günahlara düşmelerine bir engel teşkil eder.
Doğru dürüst insanların varlığı, doğru dürüst olmaya çalışan sair insanlara kuvve-i maneviye olur. Aynı şekilde İslam’a hizmet ediyorum iddiasında olanların, İslam’a uygun olmayan tavır ve tutumları ve Kur’an hakikatlerine perde olmaları ve bir şekilde zarar vermeleri avam insanların dinden imandan uzaklaşmalarına sebeptir ve ağır vebaldir.
Konuyla ilgili, Bediüzzaman’a kulak verelim: “Aziz, sıddık kardeşlerim. Sizin tesanüdünüze benim ziyade ehemmiyet verdiğimin sebebi, yalnız bize ve Risale-i Nur’a menfaati için değil, belki tahkiki imanın dairesinde olmayan ve nokta-i istinada ve sarsılmayan bir cemaatin kat’i buldukları bir hakikate dayanmaya pek çok muhtaç bulunan avam ehl-i iman için dalalet cereyanlarına karşı, yılmaz, çekilmez, bozulmaz, aldatmaz bir merci, bir mürşit, bir hüccet olmak cihetiyle, sizin kuvvetli tesanüdünüzü gören kanaat eder ki, “Bir hakikat var, hiçbir şeye feda edilmez, ehl-i dalalete başını eğmez, mağlup olmaz.” diye kuvve-i maneviyesi ve imanı kuvvet bulur, ehl-i dünyaya ve sefahate iltihaktan kurtulur.” (Şualar, 507.)
Kur’an hizmetinde bulunanların, İslamiyet’in yüksek hakikatlerine uygun hareket etmeleri şarttır. Bu önemli gereklerden birisi, tesanüttür. İman ve Kur’an talebelerinin birlik beraberliği, dayanışması, güçlü bir şahs-ı manevi oluşturmaları, dışarıdan gelecek dinsizlik cereyanlarına ve içeriden gelecek münafıkane cereyanlara karşı sağlam durmaya vesile olacaktır.
İmana ve Kur’an’a samimi hizmet eden bir topluluk sair ehl-i iman için ve toplulukları için de bir kuvve-i maneviye olur. Böyle bir cemaatin varlığı avam insanları sefahate ve dalalete düşmekten alıkoyar. İslamiyet’in hakikatlerini, Kur’an’ın düsturlarına uygun aleme neşreden bir cemaatin varlığı zayıf insanları savrulmaktan kurtarır ve İslam’ın geleceği ile ilgili de ümit aşılar.
Aralarındaki işlerini Kur’an’ın emri olan istişare ile yapan, şeffaflığı şiar edinmiş, adaletli hizmet erlerine ve topluluklara ne mutlu! İslam adına hareket edip, Kur’an’a uymayan davranışları olan kişi ve topluluklara ise esefler!