Gezmenin, görmenin pek çok boyutları var.
Gezmek, maddî ve manevî insana iyi gelir. Evet, biraz cebinizi olumsuz etkilese de buna değer. Gezmekle manen elde edilen moral kazanım, maddî hayatı da anlamlı hale getirir. Bu az bir şey değildir. Mana uğrunda maddenin sarf edilmesi manidardır. Dünya ve içindekiler, onları Veren’in (cc) rızası kazanılsın diyedir. Madde, mana içindir.
Hayat, faaliyet ve hareket üzerine kurulmuş. İnsan onun için durağanlığı istemez. Yenilenme, bir kanun gibi her yerde kendini gösterir.
‘Tebdil-i mekânda hayır vardır’ sözü, ortam değişikliklerinin insanda oluşan monotonluğu ortadan kaldırdığına ve insana yeni bir yaşama sevinci kattığına dikkat çekiyor. İnsan yenilenmezse eskir. İçinde olduğu varlığın değerini göremez, bilemez hale gelir. Onun için gezmeli insan.
İmamı Şâfii, ‘Akıl sahipleri için bir yerde oturup kalmakta rahat yoktur.’ der. Gezmek, insanı yeniliyor. Yeni insanlar, yeni mekânlar, yeni kültür unsurları insanın hafızasını tazeliyor. Maddî âlem nasıl bir yenilenme kanunu içinde ilerliyor ise, manevî varlık da öyle. İnsan da madde ve manasıyla bir anlam ifade eder ve ikisinin de beslenmeye ihtiyacı vardır.
İnsan sahip olduğu varlığa zamanla alışıyor, elindekinin değerine karşı köreliyor. Onun için bazen bir şeyin değeri, kaybedildiğinde oluşturduğu boşlukla anlaşılıyor. Yaratılışta zıtların olması varlığı daha bir anlamlı kılıyor. Soğuk sıcağı, sevinç acıyı, yokluk varlığı, hayat ölümü anlamlı hale getiriyor.
Varlık âleminde duran hiçbir şey yok. Gelen gidiyor, kanun bu. İnsan gibi mekân da, dağlar, taşlar da, ağaçlar da zamanla yaşlanıyor. Her seferinde yeniden, yenilenmiş bitki örtüsüne, yaşlanmış dağlara, taşlara rastlıyor insan.
İnsan gezerken, eğer tefekkür penceresi açıksa, her varlık bir ders levhası olarak çıkar karşısına. Gittiği yerlerdeki insanların varlık yokluk hallerini, gençlik ihtiyarlık vaziyetlerini derinden müşahede eder. On yıl önce gördüğü kişiyi, on yıl sonra gördüğünde ciddî bir şaşkınlık yaşar. İhtiyarlamış gençleri görünce hüzünlenir, delikanlı olmuş çocukları görünce mutlu olur, bebeklerin büyümüş halleri karşısında etkilenir.
Hasılı, insan varlık aynasında kendi gerçeğini okuyor, onunla yüzleşiyor.