Tarihi az çok bilenler, geçmişte devlet veya millet olarak Ukrayna’nın olmadığından haberdardırlar.
Çoğumuz Kiev’in Vikinglerce kurulduğunu, burada uzun yıllar bir Kiev Knezliğinin varlığını bilemeyiz. Ve daha sonra buradaki Rus yapısının Moğollarca yıkıldığını da henüz okuyamadık. Tam bir milyon km. karelik bir alan. Geçmişinde kısmî demokrasi ile idare edilen bu toprakların Avusturya, Polonya ve Rusya arasında paylaşıldığı da kayıtlı. Yahudi nüfusunun çoklukla yaşadığı Galiçya bölgesi Avusturya’ya verilmiş, diğer yerleri de sınırlarına yakınlıklarını aralarında paylaşmışlar. Bu toprakların bin yedi yüz yılın sonlarına kadar Polonya-Litvanya Birliği toprakları olduğu da kitaplarda yazılı. Avrupa’nın ve özellikle Rusya’nın tarihi kimliklerini unutturmak üzere bir Ukrayna devleti kurulmuş, gibi görünüyor. Tıpkı Orta Asya’daki Türkistan’ın yerine Özbek ve Kazak gibi kimliklerin kullanılması gibi…
Putin’in meşhur konuşmasında belirttiği gibi, Ukrayna meselesinin çıkışı 17 Ekim ihtilâlini yapan Bolşeviklere dayanıyor. Birçok meşhur Kuzeyli Yahudi ihtilâlcisinin de vatanı olan bu coğrafya her ne kadar Sovyetler döneminde Moskova’ya bağlı kalmış ise de, bölgenin tarihi hadiseler cihetiyle hem Almanya’ya ve hem de Rusya’ya, Galiçya kökenli Kuzeyliler üzerinden karşı olduğunu, buradaki nüfusun geçmişte yaşadıkları hadiseleri tahlil ettiğimizde anlıyoruz.
Daha açık bir ifade ile günümüzdeki Kuzey Avrupalı Yahudiler, bu coğrafyayı kendileriyle özdeşleştiriyorlar. Almanya ve Rusya korkusundan burayı vatan olarak ilân etmeseler de, icraatlarıyla bunu ihsas ediyorlar. Bu farklılığı da Sovyetlerin dağılımından sonra ortaya koymaya başlamışlar. Bölgenin tarihini, buradaki halklara Avrupa ve Rusya’ca yapılan baskı-zulümleri ve bilhassa Turuncu Devrimin mahiyetlerini bilemeden bu konuda konuşmamızın çok geçici kalacağı bir gerçektir. 2014 Kiev Maydan ihtilâlini organize edenler, finanse edenler, oradan bu coğrafyanın siyasetine müdahale edenlerin isim listesini çıkardığımızda, bölgenin birileri tarafından Rusya’nın tesirinde uzaklaştırılmaya çalışıldığını görebiliyoruz. Avrupa tarihi içinde, Endülüs’ten sonra Yahudilerin tutunabildikleri ve coğrafyasını kültürleriyle şekillendirebildikleri ülkenin Batı ve kuzey batı bölgelerinin tarihçelerine baktığımızda da, bunu açıkça görebiliyoruz. Kiev veya Ukrayna’daki hadiselerin özelliği, hem neocon ve hem de neoliberal Marksist ihtilâlciler için bir atölye vazifesi görmesi olmalı. Turuncu Devrimlerin buradan başlayarak Gürcistan ve Kırgızistan gibi yerlere yayılmalarını unutmadık. Ve daha sonra Amerika siyasetinin meşhur neocon hariciyecilerinin (John Kerry, Victorya Nuland, Robert Kagan) gerçekleştirdikleri Kiev ihtilâli, bu iki küresel ihtilâlci cereyanın bu topraklara verdiği önemi gösteriyor, düşüncesindeyiz. Kiev’de gerçekleştirilen ihtilâlin; Arap Baharı, Libya ve Suriye Savaşı ile aynı kumaştan dokunduğunu, hadiselerin aktör ve kahramanlarından anlıyoruz. Sadece küçük bir örnek olarak Dimitri Jarosch isminde, Neoconların organizelerinde aktif vazife almış birisinden bahsedeyim. Neocon’ların Çeçenlere karşı Müslüman terörist kimliği ile Çeçenistan’da (2007) savaştığı zaman burada üst seviyede görev almış bu kişinin; hem Arap baharında, hem Ukrayna’da ve başka yerlerde çalıştırıldığını görüyoruz. Ta 2015’te yaralanıp emekliye ayrılıncaya kadar… Kamuoyunun tanımadığı bu elemanın aynı zamanda Stay-Behind Atlantik ittifakı ismindeki örgüte bağlı çalıştığını da, bazı internet siteleri yazıyorlar… Tahmin edebileceğiniz gibi milletvekilliği ile ödüllendirilen Jarosch’un Zelensky tarafından General Valerii Zaluzhnyi’ye baş danışman olarak görevlendirilmesine de şahit olunca, ortada normal bir devlet işleyişinin olmadığını; buradaki sözde idarenin ancak Neocon-Neoliberal ittifakının küresel operasyonlarına atölyelik yapmakla yükümlü olduklarını müşahede ediyoruz.
Kiev Valisi, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelensky, Zelensky’in patronu meşhur milyarder İgor Kolomoyski ve Odesa’nın eski valisi Sakaşvili ile Maydan ihtilâlini finanse eden Mihail Borisoviç Hodorkovski gibi isimleri aynı çerçeveye yerleştirdiğimizde, belirginleşen resmin birçok ezberi bozacağını düşünüyoruz. Amerika’dan Rusya’ya kadar Kiev Maydan’a toplanan ünlü iş adamlarının, siyasetçilerin ve diplomatların dünya kamuoyuna dolaylı olarak verdiği mesajı Türkiye gibi ülkeler anlamamazlıktan gelseler bile; Yahudilerin diş biledikleri Rusya ile AB’nin motoru hükmündeki Almanya olayları rahatça okuyabiliyorlardı. Bu tiyatroyu, neocon-neoliberal ittifakı senaristlerinin iddiaları istikametinde kabul edenlerin, burada hem AB’ye, hem dünya demokrasilerine ve hem de Rusya’ya kurulmakta olan tezgâhı anlamaları mümkün değil. Zira işin içine azıcık hürriyet, arkasından NATO ve AB muhabbetini katarak; dünya hâkimiyetine koşan hegemonyacıların “oyun ve tatbikat sahasını” görememiş olurlar.
Ukrayna meselesinin özünü Avrupa biliyor. ABD idaresi ile AB’nin neocon yandaşı bir kısım temsilcileri, kendilerince Rusya’yı abluka altına alacağını düşündüler. Bir müddet önce Kazakistan’daki ihtilâl teşebbüsü de bu çerçeveye dâhildir. Gel gör ki Almanya’nın elleri hâlâ çözülmüş olmadığı gibi, sınırdaş olan diğer ülkeler de Galiçyalıların tuzaklarını hissediyorlar. NATO’nun başında ise, aklıselim bir sekreter bulunuyor. Yani Rassmussenler yok artık…
Biz burada Rus işgalinin meşruluğunu savunmuyoruz. Neoliberal ve Neoconların ne kadar tahribatçı ve zalim olduklarını Irak, Suriye, Mali ve Libya’da gören dünya devletleri, Ruslar’ın saldırıları karşısında dayanaksız duruyorlar. AB’nin tahribinde, Rusya’nın parçalanmasında ve Avrupa ile Asya arasındaki yeni çatışmalarda vazife alacak bir devleti kimse istemiyor. Gel gör ki tarihin faturasını da zaman-ı hal ödüyormuş. Birinci Dünya Savaşı’nın, Bolşevik ihtilâlinin ve galiplerin Yaltası’nın nifak üzere çizilen yanlış çizgilerini, zamanın çocukları kanlarıyla düzeltmeye çalışıyorlar.