"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sanki dedim...

Süleyman ALIÇ
30 Temmuz 2021, Cuma
Aziz dostlarım, başlığa bakıp da yanlış olmuş diyeceksiniz değil mi? Fakat değil, çünkü Risale-i Nur’da bildiğimiz cümle şu; “Lezaiz çağırdıkça, ‘Sanki yedim’ demeli. ‘Sanki yedim’i düstur yapan; bir mescidi yiyebilirdi, yemedi.” 1

Malûm nefsine ve hissine hâkim olan biri, her canının çektiği ve nefsinin hoşuna gidecek yiyecekleri yemesi gerekirken nefsine hâkim olarak “sanki yedim” demiş yememiş ve bir cami parasını biriktirerek “BEYTULLAH’ın” bir şubesi olan bir mabed kazanmış.

Peki, bizim yazının başlığı neden ‘Sanki Dedim’? Çünkü; camiler ve mescidler Allah’ın maddî mabedleri ise, insanların kalpleri ve gönülleri de Allah’ın birer mânevî mabedleridir.

Bakınız bu konuda Peygamber Efendimizden (asm) “Kalp kırmak Kâbe’yi yıkmak gibidir” mânâsına gelen bir hadis rivayet edilir.

Üstadımız Bediüzzaman da: “Ey insafsız adam! Şimdi bak ki, mü’min kardeşine kin ve adâvet ne kadar zulümdür. Çünkü, nasıl ki sen âdi, küçük taşları Kâbe’den daha ehemmiyetli ve Cebel-i Uhud’dan daha büyük desen, çirkin bir akılsızlık edersin. Aynen öyle de, Kâbe hürmetinde olan iman ve Cebel-i Uhud azametinde olan İslâmiyet gibi çok evsâf-ı İslâmiye muhabbeti ve ittifakı istediği halde, mü’mine karşı adâvete sebebiyet veren ve âdi taşlar hükmünde olan bazı kusurâtı iman ve İslâmiyete tercih etmek, o derece insafsızlık ve akılsızlık ve pek büyük bir zulüm olduğunu, aklın varsa anlarsın.” 2 diyerek uhuvvete ve muhabbete zarar verecek davranışların yapılmamasını söylüyor.

Hz. Mevlânâ ise: “Kâbe, Azer’in oğlu Halil İbrahim’in yaptığı bir binadır. Kalb ise, yüce Allah’ın nazargâhıdır. Bu sebeple, bir gönül yıkmak, bin Kâbe yıkmaktan daha kötüdür.” diyerek kalb ve gönül yıkmayı Kâbeyi yıkmakla eş değer görüyor.

Evet aziz dostlar, hayat bir imtihandır. İmtihanlar bazen çok şiddetli olur. Kasırgalar eser, fırtınalar kopar, bazen âilenizden, çocuklarınızdan, yakınlarınızdan, dostlarınızdan, kardeşlerinizden ve ağabeylerinizden, canınız ve ruhunuz kadar sevdiğiniz dâvâ arkadaşınızdan hak ettiğiniz/etmediğiniz öyle olumsuz davranışlar ve sözler savrulur ki yüzünüze ayakta zor durursunuz, dişleriniz gıcırdar, sinirleriniz kabarır, sabır gücünüz bitmek üzeredir ve tahammülü çok zordur bunun. Sizin de mukabele-i bilmisil kâidesine göre ağız dolusu bir sözle cevap vermek gelir içinizden ve tam söyleyecekken hemen yukarıdaki hakikatler dilinizi tutup “Sanki Dedim” deyip onları affetmek ve mânevî mabedleri yok etmemek için “haklı dahi” olsak susarak kazanmak gerekir. Çünkü Üstadımız Bediüzzaman “Aziz, sıddık kardeşlerim, Sakın, sakın münakaşa etmeyiniz; casus kulaklar istifade ederler. Haklı olsa, haksız olsa bu halimizde münakaşa eden haksızdır. Bir dirhem hakkı varsa, münakaşa ile bin dirhem bizlere zararı dokunabilir.” 3 diye önemli bir noktayı bizlere ders-i ibret olarak vermiştir. Ayrıca Peygamberimiz (asm) “Güçlü kimse, güreş minderinde hasmını yere seren değil, öfke anında nefsini yenen kimsedir.” 4 buyurmuştur.

Öyle yapmamış mı Allah Resulü? Merhamet Peygamberi, Taif’e gidince, Taifliler ona yapmadıkları hakaret ve eziyet kalmamış. O ne yapmış? “Yarabbi bunlara hidayet et, bunlara değilse bunların nesline hidayet et diye yalvarmış. Halbuki yapılan muamelenin karşılığı bu değil, bedduâ olması gerekirdi. Burada da Allah Resulü “Sanki Dedim” demiş bedduâ etmemiş ve binlerce mânevî mabed olan kalb ve ruhların kurtulmasına vesile olmuş.

O şefkatli Nebinin (asm) şefkatli varis-i hakikîsi olan Üstadımız Bediüzzaman da, Eskişehir Hapishanesi’nde kışın ortasında kendisini camı kırık tek kişilik bir hücreye atıp, idamla yargılanması için iddianame hazırlayan Eskişehir savcısına hiddet edip bedduâ etmek istemiştir. Ancak bahçede oynayan çocuğun, savcının kızı olduğunu öğrenmesi üzerine, o masum yavru zarar görmesin diye “Sanki Dedim” deyip bedduâ etmekten vazgeçmiştir.

Bizler de o Merhamet Nebisi’nin (asm) ümmeti ve başkasının günahı için bile gözyaşı döken Şefkatli Üstadın talebesi isek, biz de bize yapılan çok şeyler için dostlarımızı, kardeşlerimizi, ağabeylerimizi ve canımız ve ruhumuz kadar sevdiğimiz dâvâ arkadaşlarımızı “Sanki Dedim” diyerek onları ve arkalarından gelenleri yok etmeyelim, kazanmamız lâzım. Çünkü bizim karşımızdaki kardeşlerimiz ne Taifliler gibi, ne de Eskişehir savcısı gibidirler.

Yoksa nefsimize, hissimize mağlûp olup “mukabele-i bilmisil” yaparak, aklımıza gelen her şeyi söylersek yüzlerce mânevî mabedlerin yok olmasına sebep oluruz maazallah! Evet, birilerine diyeceğimiz çok sözümüz olabilir, bunu hak namına da dememiz gerekir, söylediklerimizde doğru olabilir, Ancak Üstadımız hemen karşımıza dikilip dur kardeşim! “Her söylediğin hak olsun. Fakat her hakkı söylemeye senin hakkın yoktur. Her dediğin doğru olmalı; fakat her doğruyu demek doğru değildir.” 5 diyerek bize “Sanki Dedim” deyiniz susunuz ve kardeşlerinizi yok etmeyiniz diyor.

Evet aziz dostlar, son söz Yüce Rabbimize ait: “O muttakîler ki, (..) öfkesini yutan ve insanların kusurlarını affeden kimselerdir”, “… Eğer kaba, katı kalbli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile, iş hakkında onlara danış….” 6 Bakın Rabbimiz de mealen “SANKİ DEDİM“ deyiniz diyor Vesselâm.

Dipnotlar:

1-Mektubat, Hakikat Çekirdekleri

2-Mektubat, Yirmi İkinci Mektup

3-Şualar, On Üçüncü Şua

4-Buharî, 76

5-Mektubat, Yirmi İkinci Mektup

6-Al-i İmran -134-159

Okunma Sayısı: 1575
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • GAZİ

    30.7.2021 09:13:08

    Allah razı olsun. Çok güzel bir yazı olmuş.

  • Ali Yılmazcan

    30.7.2021 05:45:02

    Allah razı olsun Süleyman Alıç kardeşim. Hissiyatımıza tercüman oldun. Yazılarına devam etmeniz temennisiyle.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı