Bu milletin imanı için dünya ve ahiretini feda eden, onun için çekmediği zulüm, görmediği çile ve ızdırap kalmayan Aziz Üstad’ımızın seksen yıl önce ‘Başbakanlığa, Adalet ve İçişleri Bakanlığı’na’ yazdığı yazıda;
“Bir tek gayem vardır: O da, mezara yaklaştığım bu zamanda, İslâm memleketi olan bu vatanda bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz. Bu ses, âlem-i İslâmın iman esaslarını zedeliyor. Halkı, bilhassa gençleri imansız yaparak kendisine bağlıyor. Ben bütün mevcudiyetimle bunlarla mücâdele ederek gençleri ve Müslümanları imana dâvet ediyorum. Bu imansız kitleye karşı mücadele ediyorum. (..) Bu iman düşmanlarına karşı mücahede açan dindar kuvvetlerle el ele vermek, benim için mukaddes bir gayedir. Beni serbest bırakınız, el birliğiyle, komünistlikle zehirlenen gençlerin ıslahına ve memleketin imanına, Allah’ın birliğine hizmet edeyim.” (Şualar)
Üstadımızın yine; “Ye’cüc ve Me’cüc’den daha müthiş olarak ahlâkta ve hayatta zulmetli bir anarşilik ve zulümlü bir dinsizlik fesada ve ifsada başlıyor” (Kastamonu L.) dediği gibi bu gün evlatlarımız bu ahlâksızlık, dinsizlik ve imansızlığın girdabı içinde kıvrım kıvrım kıvranmaktadırlar.
İmansızlık, dinsizlik, ahlaksızlık, uyuşturucu belası her şehirde, her ilçede, hatta köyleri bile istila etmişse; çeşitli mekân, sokak, hatta ilkokullara kadar uzanmışsa; hem yetkililerimizin hem de tüm İslâm’ın derdiyle dertlenen herkesin en ehemmiyetli vazifesi gece gündüz, üç yüz atmış beş gün bu konuyla dertlenmesi zaruri ve elzemdir.
Bu günkü gençlerimiz bu sâri illet sonunda mânevî bunalıma girerek hem deizm, hem de ateizm ve ahlâksızlığın girdabına sürüklenerek hem dünyalarını, hem de ahiretlerini tehlikeye atıyorlar.
Öyle ise bizim de “bir tek gayemizin” var olduğunu, onun da Merhum Zübeyir Gündüzalp ağabeyin “Teessür ve ıztırap karşısında kalbden bir parça kopsaydı, “Bir genç dinsiz olmuş” haberi karşısında o kalbin atom zerrâtı adedince param parça olması lâzım gelir” dediği gibi, bu “felakat-helakat” asrının gençlerini bu imansızlık ve ahlâksızlık girdabından kurtulması için gece gündüz her türlü vasıta ile gündemimizden hiç düşürmeden, her gün bu konunun üzerinde durarak ilgilileri ve toplumu ikaz ederek mücadele etmek olmalı ve bu konuya sürekli tahşidat yapmalıyız.
Yoksa neuzübillah dünyevi ve “çoğu yalancılıktan ibaret olan” siyasi meşgaleler ve dünyevi konularla zamanımızı harcarsak, en önemli ve en birinci gayemizi ihmal edersek Allah muhafaza bir neslin maddî ve mânevî hayatının yok olmasına sebep olanlardan oluruz. Rabbim neslimizi ve nefsimizi korusun ve muhafaza eylesin amin.