"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Allah’tan razı olmak–2

Süleyman KÖSMENE
27 Kasım 2012, Salı
Karabük’ten Recep Günay: “Hz. Ebu Bekir ile ilgili bir rivayet var. Allah soruyor ‘Ebu Bekir benden razı mı?’ diye… Bu sahih midir? Allah’tan razı olmak ne demektir? Kul Allah’tan neden razı olmasın ki? Haddine mi düşmüş? Önemli olan, Allah’ın bizden razı olması değil mi? Risalelerde bu nasıl geçiyor?”

SIDDIK-I EKBERİN (RA) RIZASI
Peygamber Efendimiz (asm) Mekke’nin fethine hazırlanıyordu. Herkes fedakârca katılımda bulundu. Fakat Hazret-i Ebu Bekir (ra) gibisi yoktu. Hazret-i Ebu Bekir (ra) ne evinde, ne üstünde başında hiçbir şey bırakmamıştı. Tek bir abası kalmıştı ve abasını üstüne atmış, abasının uçlarını göğsünde dikenle iliklemişti.
O sırada Hazret-i Cebrail (as) geliverdi. Peygamber Efendimiz’e (asm) selâm verdi ve dedi ki:
“Ne oluyor Ya Resulallah! Ebu Bekir’i abasını dikenle iliklemiş görüyorum.”
Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki:
“Ya Cebrail! Bütün malını cihad için harcadı.”
Cebrail (as):
“Allah ona selâm ediyor ve soruyor ki, ‘Bu yoksullukta benden razı mıdır?”
Sevgili Peygamberimiz (asm) Sıddık-i Ekber’e (ra) dönüyor:
“Ya Eba Bekir! Cebrail, Allah’tan sana selâm getirdi. Rabbin senden: ‘Ebu Bekir benden razı mı, değil mi?’ diye soruyor.
Bunun üzerine Sıddık-i Ekber (ra) ağlıyor ve diyor ki:
“Ben Rabbime nasıl darılırım? Ben Rabb’imden razıyım, ben Rabbimden razıyım!”1
Bu rivayetin sıhhatli kaynakları mevcuttur.
Burada Allah soruyor ki, bu fedakârlık, cefakârlık, vefakârlık, sadakat, cömertlik ve İslâm’ın selâmeti için böylesine yoksulluğa katlanış gerçekten Allah için midir, değil midir?
Allah’ın bunu bildiği hâlde sormasının hikmeti, bu rıza ânının ve Allah’ın bu rızadan hoşnutluğunun kayıtlara geçmesi ve ümmete ve insanlığa numune-i imtisâl olmasıdır.

ALLAH’TAN RAZI OLMAK BİR İSLÂM AHLÂKIDIR
Ümmetin Allah’tan razı olması önemli bir ahlâktır.
Nitekim Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Üç söz vardır ki, insan onları ihlâsla söylerse Cennete girer: 1-Rabbimin Allah oluşuna razıyım. 2-Dinimin İslâm oluşuna razıyım. 3-Hz. Muhammed’in (asm) Peygamberim oluşuna razıyım. Dördüncü bir hususta, arz ve gök arasındakiler kadar fazilet vardır ki, o da Allah yolunda cihaddır.”2
Keza Peygamber Efendimiz (asm) bu rıza meselesinin kişinin günahlarının bağışlanmasına vesile olduğunu da müjdelemiş bulunuyor. Buyuruyor ki:
“Her kim müezzinin ezan okurken ‘Eşhedü en lâ ilâhe illallah’ dediğini işitince ‘Ve ene eşhedu en lâ ilahe illallahu vahdehu lâ şerîkeleh ve enne Muhammeden abduhu ve rasuluhu raziytü billahi Rabben ve bi Muhammedin rasûlen ve bil İslâmı dinen’ derse günahları bağışlanır.”3
Mânâsı: “Ben Allah’tan başka ilah olmadığına, sadece tek olan Allah’ın var olduğuna ve Onun da ortağı olmadığına şahitlik ederim ve yine şahitlik ederim ki Muhammed Allah’ın kulu ve Rasûlüdür. Rab olarak Allah’tan razıyım. Peygamber olarak Hz Muhammed’den (asm) razıyım. Din olarak İslâm’dan razıyım” diyenin günahları bağışlanır. 
Keza bir başka müjde de şöyledir: “Her kim sabaha ve akşam vaktine eriştiği zaman: Rabb olarak Allah’tan, din olarak İslâm’dan ve peygamber olarak da Hz. Muhammed’den razıyım derse onu razı etmek Allah üzerine bir hak olur.”4

BEDİÜZZAMAN DİN İÇİN ÂHİRET CEFASINA DA RAZIDIR
Bediüzzaman Hazretleri dinin ve imanın selâmeti için sadece dünya cefasına değil; ahiretin cefasına da razıdır. Der ki:
“Ben, cemiyetin iman selâmeti yolunda âhiretimi de fedâ ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur’ân’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül gülistan olur.”5

Dipnotlar:
1- Hilye, VII/105; Kenzü’l-Ummal, IV/353, Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/315-316
2- Ramuzul-Ehadis, s. 266
3- Müslim, Salat: 7, 13; İbn Mâce, Ezan: 4; Ebû Dâvud, Salât: 36, (525); Tirmizî, Salât: 156, (210); Nesâî, Ezân: 38, (2, 26); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/329.
4- Tirmizî, Daavât 13; Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/337-338.
5- Tarihçe-i Hayat, s. 544

Okunma Sayısı: 13350
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı