Fikret Çalışkan: “Kıyameti gördükleri gün onlar, sanki dünyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış sanırlar.”1 Bu ayete göre, binlerce yıldır kabir hayatı yaşayanlar ne hissederler? Kabir hayatı da mı dünya hayatına dahildir?”
Yok Olmak Yoktur
Dünyada üç yıl, beş yıl veya elli beş yıl da kalsanız, yüz yıl da kalsanız, geçicidir. Sanıyoruz ki, yüz yıl kalınca dünyaya ve hayata doymuş oluyoruz! Ve artık bu bizim için yeter!
Hayır; öyle bir şey yok!
Hayata doyulmaz! Zaten bizim için de yetmez.
Allah’ın verdiği nimetlere doyulur mu? Bunu lütfen aklınızdan atın! Ve “yüz sene yaşayayım da gerisi önemli değil; yok olsam da olur!” demeyin. Yüz sene bir ağaç gölgesinde oturur gibi gelir geçer ve siz ortada kalıverirsiniz.
Bu nedenle insan hayatından “yok olmak” kavramı çıkarılmıştır. Kavramı vardır, evet; ama gerçekliği yoktur! Belki de ibret olsun ve tefekküre malzeme olsun diye gerçekliği olmadığı halde, kavramı hayalimizi meşgul eder, durur.
Bir şeyin yokluğu, o şeyin sadece yanımızda ve bilincimizde olmadığını gösterir. Gerçekte olmadığını değil! Gerçekte yokluk yoktur; çünkü Allah vardır.
Bu Altına Düşkünlüğün Nedir?
Anlatılır ki, Hazret-i Eyyûb Aleyhisselam banyoda üzerine su dökünürken, birden koca su altına kesmiş. Üzerinden kovalar dolusu altın dökülüvermiş! Birden her taraf sarı sarı altın olmuş!
Eyyüb Aleyhisselam yıkanmayı bırakmış, altınları toplamaya davranmış. Topladıkça köşelerden kuytulardan altın dökülüyormuş.
O arada gaybî bir ses işitilmiş:
“Ey Eyyüb! Seni zengin kılmadım mı? Bu altına düşkünlüğün nedir?” demiş.
Eyyûb Aleyhisselam:
“Rabbim, Senden gelmedi mi?” diye sormuş.
“Evet!” cevabı gelince, Eyyûb Aleyhisselam:
“Senden geldiği için müstağni kalamam Rabbim!” diye cevap vermiş.
Şimdi sorayım: Allah’ın verdiği bir hayata müstağni kalabilir miyiz? “Yüz sene yaşasam yeter!” Diyebilir miyiz? Yok yetmez dostlar!
İşte ebedî hayat bu nedenle var! Fânîsi yetmeyeceği için!
Bir Akşam Vakti Kadar!
Kıyameti gördüğümüzde de bizler ne hissedeceğimizi Kur’ân’ımız söylüyor. Dünyada bir akşam veya bir kuşluk vakti kadar kaldığımızı zannedeceğiz!
Kur’ân bunu dünya hayatı bizi aldatmasın diye söylemiştir. Öyle ya, kısacık olduğunu bildiğimiz halde ebedî zannediyoruz. Oysa dünyanın ne kadar “kısacık” olduğunu kıyamete varınca anlayacağız.
Kabir hayatı, yani berzah hayatı başka bir hayattır. Bir “ara dönem”dir. Zaten “berzah” tam da bu demektir. İnsanlar orada kıyameti bekliyorlar. Orada zaman da farklıdır. Bize göre geçen binlerce sene belki orada kısadır.
Yalnız dünya hayatına dahil olmadığı kesindir. Herkesin ameline göre orada bir hayatı vardır. Ameli iyi olanların, mükâfat manasında iyi bir ortamda ve genellikle iyilerle beraber; kötü olanların da amelinin cezası olarak kötü bir ortamda oldukları konusunda rivayetler vardır. Sadece, günah veya sevap, bazı küçük amellerin mahşer öncesi hesabının orada görülmesi muhtemeldir. Asıl hesap ise mahşer günündedir
Aslında orada sona gelinmiştir; ama henüz kıyamet gelmemiştir. Sadece mahşer öncesi son durağa gelinmiştir.
Dipnot:
1- Naziat Suresi: 46